3- everest dağı

801 83 22
                                    

iyi okumalar💕

*

Arda'dan:

"Yunus, bir daha sormayacağım," dedi Kerem muhtemelen yüzüncü kez. Yunus'a inatla boynundaki yarayı soruyor olsa da Yunus'un tek yaptığı çırpınmaktı.

Hışımla ayağa kalkıp, "Sorma ya," dedi Yunus sesini yükselterek. "Sorma abi zaten," dediğinde hepimiz Yunus'un geçiştirmek üzere ayarlanmış tavrına aşinaydık. "Bana bak memeli hayvan, elimde kalırsın." Kerem'in iç titreten tehdidinden sonra Yunus ayağını sitemle yere vurdu dudak bükerek."Of ya of of!"

"Oflama it,"

"Sana ne be,"

"Hasbinallah," diye sabır dileyen Mert'e gülmemek için dudaklarımı dişledim. "Sen ne bıyık altından kıkırdıyorsun bebe?"

"Lan dağıtmasanıza konuyu!"

Yunus, Kerem'in meseleyi yeniden döndürmeye çalıştığını anlayınca, "Sen harbiden niye gülüyorsun ya?" dedi bana bakıp terslenerek. Kaşlarım çatılınca ben de oturduğum yerden doğruldum. "Bana ne sarıyorsunuz köpekler?"

"Lan şu saniye ortamdaki iq seviyesinin ortalamasına bakılsa iki haneli sayıları geçmez amına koyayım," diyen Mert'ti. Cümlesinden hemen sonra attığı kahkahaya göz devirirken mırıldandım. "Ortalamayı senin tek hanelin düşürüyor, aynen."

"Sen bana laf mı soktun şimdi?"

"Estağfurullah, dört yıldır lise son olmak sana sokmamış, ben mi sokacağım?"

"Lan bak Allah yarattı demem, geçiririm şimdi," Mert'in üstüme meylederek tehdit savurmasına karşı burnumu kırıştırarak dudak büzdüğümde bizi bölen yine ve yine Kerem'di.

"Mezhebinizi sikeyim sizin ya," diye bıkkınlıkla konuştuğunda hepimizin dikkati yeniden ona dönmüştü. "N'oldunuz oğlum siz?" Annelerinin azarladığı çocuklar gibi başımızı eğdiğimizde ayıplar gibi, "Cık cık," demişti başını sağa sola sallayarak. "Emeklerime yazık, utanın lan."

"Lan göt mü verdik sanki?" Yunus'un mırıldanarak söylediği cümleyi Kerem hariç hepimiz duyunca kıkırdamıştık. Kerem'in kaşları daha çok çatılırken dirseğimi Yunus'un karnına geçirdim. "Sus, öldürteceksin bizi." Kıkırdamalarımın arasından zar zor konuşmuştum.

"Kerem?"

Sınıfa giren nöbetçi öğrencinin seslenmesi bakışlarımızı oraya çevirmiş ve Kerem'in agresif bir tondaki, "Ne?" geri dönütüne karşılık çocuk neye uğradığını şaşırmış bakışlar atmıştı.

"Ş-şey Volkan Hoca ve Emre Hoca sizi spor salonunda bekliyor."

"Biz kim lan? Hepimiz mi?"

Mert'e sorusuyla ona baktı çocuk. "Kerem ve Altay'ı kast etmiştim,"

"Alker is coming back yani."

"Mert, Allah'tan belanı arama." dedi Kerem önce bakışları Mert'teyken ardından kapıdaki nöbetçiye döndü. "Sen de niye siz diyorsun oğlum? O çam yarmasının yanımda olmak gibi bir durumu mu var sanki?" Nöbetçi çocuk da Kerem'in azarından payına düşeni almıştı.

"Hay Allahım ya," diye soluyan Kerem daha fazla laf ebeliği yapmadan sınıfın çıkışına yürüdüğünde ben de yerimden doğrulup kalkmıştım. "Kantine gidiyorum, bir şey istiyor musunuz?"

"Bana bir Dido ve bir çay, demli olsun."

"Bok ye," Gıcık gülümsemesiyle bana bakan Mert'ten bakışlarımı alıp Yunus'a döndüm. "Sen zaten Allah'tan silleni yemişsin kanka, seni es geçiyorum."

Depresyon mood Serdar Ortaç misali bakışlar takınan Yunus, "Yok çok mutluyum," dedi spastik gülümsemesiyle. Göz devirip sessiz kalırken sınıfın çıkışına yürümüştüm.

Sınıftan çıkıp alt kattaki kantine indiğimde her zaman olduğu gibi başı sonu olmayan bir sıra karşılamıştı. Oflayarak sırada seçebildiğim en sondaki kişinin arkasına geçip ayağımı yere vura vura beklemeye başladım. Elimde tuttuğum kartımla ritim tutar gibi elime vururken arkamda biten tanıdık ses irkilmeme sebep olmuştu.

"Pişt," diyen Ferdi kıvırcık saçlarını yanağıma sürte sürte başını omzumdan uzatıp dikkatimi çektiğinde derin bir nefes verdim. Başı hemen başımın yanındaydı, sürtünüp duran saç tutamları ise huylanmama sebep oluyordu.

"Gel gel," dedim agresif bir sesle. "Gel götüme gir, az oldu böyle." Anksiyeteyle savaşan ruhum birine beş adımdan fazla yakın olmamı zorlaştırıyor olduğundan gergin hissediyordum. Bu konunun kesinlikle Ferdi'yle alakası yoktu.

"Hayır dersek kalbimiz kurusun," dedi Ferdi bana eziyet etmeyi kesip doğrulduğunda. "Piçsin," dedim hala sahte bir gülümsemeyle yüzüm süslüyken. Ferdi'nin şen kahkahası kantinde yankılandığında birkaç meraklı bakış da bize dönünce artık anksiyeteyle savaşmıyordum, anksiyeteydim adeta.

"Ferdi siktir git başımdan ya,"

"Cık, benden yapamayacağım şeyler isteme,"

"Senin zorun ne lan?"

Omuz silkti umursamazca. "Okulun kantini burası arkadaşım, haklarımı elimden alamazsın." Sıra bize gelmiş olduğundan elleri cebinde ilerleyerek beni arkasında bıraktığında, "Hay haklarını sikeyim," diye mırıldandım arkasından.

"Kulaklarım duyuyor,"

"Onu da sikeyim,"

Ben de arkasından ilerleyip hemen yanında durmuştum. Kantinci İzzet abi bizi yan yana gördüğünden bön bön yüzümüze bakmış ve muhtemelen bu olaya bir mantık aramıştı.

"Sen ne istiyorsun Arda oğlum?"

İzzet abiye odaklanmaya çalışsam da Ferdi çayını alıp omzunu kantinin camına yaslayarak bana odaklandığından içimden sabır çekiyordum. "Sen gitsene bi'," desem de umursuyor sayılmazdı. Derin bir soluk verip sakin kalmaya çalıştım.

Kendi siparişlerimi de verip tepsiyi aldığımda Ferdi de benimle beraber hareketlenmeye başlamıştı. Eğer asabımı bozduğunu bilmeye devam ederse kuyruk gibi peşimde dolaşacağını bildiğimden kendi kendimi ikaz ederek sakinliğimi korumaya devam ettim.

Üst kata yöneleceğimiz sırada koridorun başında ara sınıflardan olan bir çocuk belirdi. Usain Bolt misali bir virajla koridorun ortasında durmuştu. "Lan spor salonunda Altay'la Kerem birbirine girmiş," dedi heyecanla. Duyduklarımla gözlerim büyürken koridordaki diğer kişiler uğultuyla karışık gülüşmeye ve spor salonuna yönelmeye başlamıştı.

Arkamdaki Ferdi'ye dönüp baktığımda bakışlarımız kesişti. İkimiz de muhtemelen aynı şeyi düşünüyorduk. Hay avradına yan düzdüğümün çocukları...Sonunda okuldan attıracaklardı bizi. O sabır diler misali nefeslenip burun kemerini sıkarken ben koridordaki dokuzuncu sınıf çocuklardan birine yönelmiştim hızla. Elimdeki tepsiyi uzatıp, "Al, afiyet olsun abim." diyerek tepsiden kurtulduğumda hızla okulun çıkışına yürümüştüm.

Ferdi de arkamdan gelirken okuldan çıkıp merdivenleri birer ikişer indik ve hemen karşıdaki spor salonuna yöneldik. Kapıdaki kargaşayı aşıp içeri girdiğimizde bizi karşılayan görsel pek de yabancısı olduğumuz bir tablo değildi.

Volkan Hoca ve Emre Hoca köşede Altay ve Kerem'i göstererek tartışırken Kerem, adeta Everest'e tırmanan dağcılar misali Altay'ın sırtına çıkmış ve boğarcasına boynuna sarılmıştı kollarıyla.

Ferdi'yle aynı anda birbirimize bakmıştık ve muhtemelen yine aynı şeyi düşünmüştük. Hay mezheplerine kaldırım taşı dizdiğimin çocukları...hiç mi uslanmanız yok?

*

yıllar sonra ben evet.

sizi çok özlemiştim ve çok seviyorum<3
gırgır şamata olsun neşe olsun biraz diyen killa hakan misali yazdım ben, umarım siz de keyif almışsınızdır.

görüşmek üzere.

deplasmanda plasebo •multiship•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin