Aylar yıllar sonra burada yb için toplandık, evet. Ama olsun geç olsun güç olmasın demişler:')
Kontrol etmeden atıyorum, hatam varsa affola.
İyi okumalar <3
#
İsmail'den:
"Annem bak o çorbayı iç mutlaka yoksa valla elimden alamazlar seni!"
Annemin sayamadığım bilmem kaçıncı iç titreten tehditleriyle süslü cümlesini duyduğumda büyükçe oflayıp göz devirmiştim bir kez daha. Kadın evham yapma konusunda öyle bir seviyeye gelmişti ki normal şartlarda hasta olup da okula gitmeyeyim diye Allah'a yalvaracak olan ben, şimdi de iyileşmek için yalvarıyordum. Sanırım anne dırdırı hoca dırdırından şaibeli olarak daha beterdi, artık emin sayılırdım.
"Anladım validem, Allah Kur'an çarpsın anladım. Hadi bekletme artık babamı," Sözlerimi duyduğunda çelik kapının önünde babamın geç kaldık adlı şiiri eşliğinde ittirmesiyle evden çıkmak üzereyken yeniden bana dönmüş ve kızarcasına kısarak bakarken, "Senin canın anne terliği çekiyor herhalde, geçiştirme beni." dediğinde sol yanımdan kurşun yemişim gibi bir dramatiklikle baktım yüzüne. "Aşk olsun be, ben öyle bir insan mıyım?"
"Çık artık şu evden hanım, çık çık." Babamın illallah ederek kurduğu cümleden sonra annem kınayan bakışlarını bu sefer babama çevirmişti. "Ay bir konuşturmadın Bekir, bir konuşturmadın. Düğün senin düğünün sanki."
"Tövbe tövbe," dedi babam bozulan asabıyla. "Sayende gelinle damadı gece yarısı evlerine bırakırlarken yoldan çevirip takacağız takılarını."
"Aman sülale senin sülale, istiyorsan yarın dükkana çağır tak."
"Ya sabır Allah'ım, ya sabır,"
Kapının ağzında kıkırtılarıma mani olamazken ikisi de aynı anda bana dönüp bakınca dudaklarımı birbirine bastırıp susmak zorunda kalmıştım. "Benim biricik evladım hastalanmış, iki kelam ettirmiyorsun akraba sevdandan." Evet, annem şimdi de babama atarlanıyordu. Kadınların her meseleden atarlanabilecek bir pay çıkarabilmesini kalpten tebrik ediyordum.
"Tarzan gibi gezmesini biliyor ama pezevenk,"
"Baba alınıyorum ama," diye araya girdiğimde anneme bakmayı kesip bana dönmüştü. "Sen sus lan keraneci," Ağzıma hayali bir fermuar çekerek sustuğumda yeniden anneme dönmüştü.
"Cefası sana mı Allah Allah? Bakarım ben oğluma," diyen annem gider ayak yumuşamış olacak ki bana dönüp öpücük atmayı da ihmal etmemişti. "Sözümden çıkma annem, ilaçlarını da al." Ben de göz kırparak gülümsediğimde annem sonunda topuklu ayakkabısını giyip çıktığında kapıyı örtmek üzere olan babam da, "Adam ol otur evinde, hadi Allahaısmarladık," demişti babaca diliyle. Bu cümlenin babam için dikkat et kendine demek olduğunu biliyordum çünkü.
Demir kapı da arkalarından kapandığında pencerelerden sızan sokak lambalarından başka ışık olmayan evde yalnız kalmıştım sonunda. Karanlık koridorda küçük adımlarla ilerleyip önce odama geçip sabahtan beri içemediğim sigaraya kavuşarak paketimden bir dal alıp pencere pervazına geçtim. Camı açıp sigarayı tutuşturarak birkaç nefes almıştım ki bahçe kapısının zili çalmıştı.
İrkilerek korkup sigarayı söndürmem saniyelerimi almazken elimle amansız bir çaba içine girip dumanı dağıtmaya uğraşmış ardından çalışma masamda duran parfümü alıp çok da abartmadan birkaç kere havaya sıkmıştım. Zil bir kez daha çaldığında bir şey unuttuklarını düşünüyordum ve götüm alev alacak kadar tutuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deplasmanda plasebo •multiship•
Фанфик- ferdi kadıoğlu, arda güler. - altay bayındır, kerem aktürkoğlu. - barış alper yılmaz, ismail yüksek. - halil dervişoğlu, yunus akgün. - irfancan kahveci, mert hakan yandaş. Turnuva finalinde okuldaki iki sınıf futbol maçı için karşı karşıya geli...