İyi okumalar <3
Mert Hakan'dan:
Çardağa doğru adımlarken bakışlarım çardakta bacaklarını kendine çekmiş halde oturan İrfan'daydı. Parmaklarının arasında tuttuğu sigarayı içine çekerek zehirli dumanı soluyor aynı anda da elindeki telefonu kurcalıyordu. Her neye bakıyorsa o kadar dalmıştı ki ona yaklaşan adımlarımı dahi hissetmiyordu.
"Pişt,"
Çatık kaşlarıyla süslü bakışları ağır ağır sola döndü. Beni gördüğüne çok mutlu bir şekilde göz devirirken, ben de muzip bir sırıtışla karşılık verip bedenimi tam yanına bırakmıştım. "Beni gördüğüne bu kadar mutlu olma be İrfo," Dudaklarından salınan duman sağ yanağımı yalayıp geçerken, "Ne demezsin," dedi kısık bir sesle. "Ben de bu piç ne zaman yağmur olur da damlar, diyordum."
Kahkaha atmamak için dudaklarımı ısırdım. "Benden başka işin mi yok oğlum senin?" Elimi uzatıp parmaklarının arasındaki sigarayı kapınca homurdansa da itiraz etmemişti. "Onu sana sormak lazım,"
Bacaklarımı tıpkı onun gibi kendime çekerek kollarımı dizime yaslayıp elimdeki yarım sigaradan büyükçe bir nefes çektiğimde bakışlarının üstümde olduğunu biliyordum. "Yok," dedim kısaca.
"Ne yok?"
"Sordun ya işin yok mu diye, yok işte."
"Onu anladık amın oğlu, "
"Anladıysan niye tekrar ettiriyorsun götveren?"
"Sana ne dalyarak, keyfim öyle istedi demek ki."
"Tekte anlamıyorum demiyorsun da,"
"Sen bana gerizekalı muamelesi mi çektin?" derkenki sesi cidden dumura uğramış misaliydi. "Hayırdır başka bir muamele mi düşlüyordun?" dedim imayla karışık. Gözlerini kısarak baktı yüzüme. "Ya ya, hemen de bel altına çek anasını satayım, beni bu gecelik Elizabeth'e mahkum etmezsin artık."
"Sana bir koyarım, görürsün Elizabeth'i,"
"Hangi Elizabeth?"
"II.Elizabeth amına koyayım," dedim söylenerek. Beraber Diana'ya çaya gidersiniz."
İrfancan abartılı bir tepkiyle söylenmeme güldüğünde göz devirdim. Döl israfı piç. "Bu az geldiyse hatırlat yarın sabah aç karna da gülerim,"
"Bamya sikli seni," Sinirle soluduğumda kahkaha attı.
"Kırma küçük İrfo'yu Hakan," dedi dudak büzerek. "Sana küserse götünü her gördüğümde kalkmaz bak,"
Kaşlarım çatılırken bacağına sert bir şekilde vurdum. "Keserim lan çükünü,"
"Yine kaybeden sen olursun," diye pişkin pişkin cevap verdiğinde sabır diler misali, "Hasbinallah," dediğimde okulun kapısından gürültüler gelmeye başlamıştı.
İkimiz de aynı anda dönüp baktığımızda az önce spor salonundaki kavgadan ötürü Müdür'ün odasına alınan arkadaşlarımı görmüştüm, ha tabi ki yalnız değillerdi. Keza Altay Kerem'in az önce fırlattığı vurduğu top yüzünden moraran gözaltını gösterirken Ferdi Arda'nın ısırdığı omzunu tutarak Arda'yı darlıyordu. Ve evet, Arda Ferdi'yi o kargaşada ısırmıştı.
Çardaktan kalkıp yanlarına adımladığımızda Kerem ve Altay önden gidiyordu. Altay morarmış göz altını işaret ederek, "Kerem öp de geçsin be," diye laubali bir tavırla konuştuğunda Kerem burnundan soluyordu. "Öperim Altay öperim ama diğer gözünü, tek başına morarmış kalmasın yazık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deplasmanda plasebo •multiship•
Fanfiction- ferdi kadıoğlu, arda güler. - altay bayındır, kerem aktürkoğlu. - barış alper yılmaz, ismail yüksek. - halil dervişoğlu, yunus akgün. - irfancan kahveci, mert hakan yandaş. Turnuva finalinde okuldaki iki sınıf futbol maçı için karşı karşıya geli...