2- orangutandan bozma derviş

1K 93 54
                                    

iyi okumalar, sizi baya bi' çok seviyorum💕

-

Yunus'tan:

Merdivenleri birer ikişer inip zemin kata vardığımızda Halil ve İrfancan okulun içinde oradan oraya volta atıyordu. Halil'in yaratıcı küfürleri koridorda yankılanırken Mert çoktan kahkahalara boğulup İrfancan'ın haline gülmeye başlamıştı.

"Run İrfo run,"

Mert'in ona doğru koşan İrfancan'a sanki yarış atı izliyormuş gibi tepkileriyle kurduğu cümleden sonra benim de bakışlarım Halil'e kaydı. Zaten kan ter içinde olan vücudu İrfancan'ın peşinden koşunca daha da terlerken nefesleri ise oldukça düzensizdi. Yeterince korkutmuş olduğuna kanaat getirmiş olacak ki İrfancan Mert'in yanına vardığında o da koşmayı bırakmış ve yürür vaziyette bize yönelmişti. İrfancan Mert'in de kolunu tutarak yola devam ediyor ve Halil yaklaştıkça temkinli adımlarla geri gidiyordu.

"Lan Derviş niye durdun lan? İyi misin oğlum?"

Halil'in öfke problemleri olduğunu bilen herkes onun sinirlendiği birine bir kere vurmadan pes etmeyeceğini bildiğinden şaşırmıştık. Ama o, çok normal surat ifadeleri ve tepkileriyle yanımıza varmış ve, "Lan siktir git,belanı arama." demişti dizlerine yaslanıp soluklanırken.

Tam önümde duran Halil'e dönüp kurumuş kanın bulaştığı burnuna baktığımda o da üstüne çevirdiğim bakışlarımı fark edince göz göze geldik. Muhtemelen duyduğum endişeden kaynaklı kaşlarımı çatmış, biraz da somurtmuştum. Halil de fark ettiğinden kaçamak bakışlarla yüzüme bakıyordu.

"Ne demişler Merto bilir misin?"

"Ne demişler?"

"Güvenme Derviş'e gelir sokar ebene."

"Harbiden demişler mi?"

"Bende yalan olur mu piç? O yüzden şimdi kıta değiştireceğim."

Ben ve Halil tıpkı, buyrun izleyin ve ibret alın temalı youtube videosu hissiyatı veren ikilinin sohbetini dinlerken onlar varlığımızı çoktan unutup kantine doğru konuşa konuşa ilerlemeye başlamıştı.

Kaşlarım hala çatıktı ve sohbetleri beynimde bir obruk açmıştı. Gözden kaybolduklarında sonunda yalnız kalabilmemizin rahatlığıyla Halil'in işaret parmağıyla elimin üstünü okşadığını hissedince ona döndüm. Kanayan burnu ve pert olmuş bedeniyle yüzüme sırıtarak bakması benim de ister istemez sırıtmama sebep olduğunda elime değen elini tutarak koridorun hemen sonundaki malzeme odasına adımladım.

Kapı her zamanki gibi açıktı. İçeri girip kapıyı örttüğümüz anda Halil kollarını belime sıkıca sarıp kapıya yaslamıştı sırtımı. Dudakları ezbere bildiği dudaklarıma değip üst dudağımı fütursuzca emmeye ve ısırmaya başladığında inlememek zordu. Halil'e temas ettiğim her an zordu.

Üst dudağımı yemeye yeminli hareketleriyle emmeye devam ederken dilinin dişlerime değdiğini hissettim. Anında dişlerimi araladığımda dili bir yılan misali içeri girip dilime değmişti. Nefes almak da inlememek için çabalamak kadar zor olana dek öpüşmeye devam ettikten sonra dudakları sesli bir şekilde ayrılmış ve kulağımla boynum arasında kalan yere yönelmişti. Önce ısırıp ardından diliyle ıslattığında kafamı geriye atarak ona daha fazla yer açmakla meşguldüm.

deplasmanda plasebo •multiship•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin