Yatağımdan kalkar kalmaz ses çıkarmamaya dikkat ederek formalarımı giydim. Saçlarımıda topladığımda hazırdım. Çantamı koluma takarak oturma odasına ilerledim. Babamın kanepede uyuduğunu gördüğüm için kahvaltı yapmadan evden çıkmaya karar verdim.
Askılıktaki paltomu ve ayakkabımı giydikten sonra kapıyı sessizce kapattım. Çantamın içindeki kulaklığı çıkararak kulağıma taktım.
Yaşadığım mahalle tehlikeli bir yerdi. Sabah saat yedi olması ise işleri kolaylaştırmıyordu. Adımlarımı biraz daha hızlandırdım.
Okulun önüne geldiğimde beklemeden içerisine girdim. Sınıf dışarıya nazaran daha sıcaktı.
Sırama oturmamla başımı koymam bir oldu. Oldukça uykuluydum. Dün babamın etrafı dağıtması üzerine geç saatlere kadar evi toparlamakla uğraşmıştım.
Bir el tarafından dürtülmemle uykum bölündü. Gözlerimi açtığımda öğretmenin sınıfa girdiğini fark ettim.
Ders fizikti. Son fizik sınavından düşük aldığım için konulara daha fazla ağırlık vermiştim. Bu yüzden pür dikkat dinlemeye koyuldum.
Zil çaldığında okulun dışında olan kantine doğru ilerledim. Sıraya girdikten sonra beklemeye koyuldum. Tam bu sırada kantinin içinde bir kargaşa çıktı.
Seslerin geldiği tarafa baktığımda iki kişinin kavga ettiğini gördüm. Önümde olan iki kişi de kavgayı izleyebilmek için sıradan ayrıldığında kantinciye simit istediğimi söyledim.
Parayı verdikten sonra çıkışa gidiyordum ki kavga yüzünden kapalı olduğunu gördüm. Bir yığın insan kavgayı daha yakından izlemek için yarış veriyorlardı.
Oysa benim tek istediğim hızlı bir şekilde sınıfa ulaşmaktı. Sonunda öğretmenler gelerek kavgayı ayırdı ve çıkışa giden yol açıldı.
Adımlarımı hızlandırarak okula girdim. Kapıdan girmemle birisine çarpmam bir oldu. Yaşından ötürü öğretmen olduğu belli olan kadın geçmem için kenara çekildi.
Gidiyordum ki bileğimi tuttu. Bileğimdeki morluğa dikkatli bir şekilde baktıktan sonra gözleri yüzüme ulaştı.
Bir şey sormadan bileğimi bırakmasıyla sınıfa ilerledim. Kaç yıldır şiddet görüyordum ve çoğu insan bunu fark etse bile bir şey yapmak yerine bakıp geçerdi. Aynı şeyin yaşanması umutlarımı daha da kırdı.
Bu sırada fizik öğretmeni sınıfa girdi ve ders başladı.
Ders sınıfa giren nöbetçi öğrenci ile yarıda kesildi. Kendi adımı duymamla öğretmende olan dikkatim kısa etek giymiş olan kıza kaydı. Yerimden kalkarak kızın yanına gittim. Öğretmene rehber öğretmeninin çağırdığını söyledikten sonra rehberlik servisine ilerledik.
Kızın yaralarıma baktığında yüzünde oluşan ifadeden benden iğrendiğini görebiliyordum. Kız "burası" dedikten sonra yanımdan ayrıldı. Kapıyı çalarak içeriye girdim.
İçerde beklediğimin aksine rehber öğretmeni değil, sabah çarpıştığım kadın vardı. "Gel canım otur şöyle." diyerek masanın yanında bulunan koltuğu gösterdi.
Koltuğa oturduğumda konuşmaya başladı. "Öncelikle Leylacım, bana doğruları söylemeni istiyorum." Derin bir nefes alarak devam etti. "Gördüğüm kadarıyla vücudunun belirli bölgelerinde morluklar ve kızarıklar var. Bunları kim yaptı Leyla?"
Sonunda birisinin olanları fark etmesiyle içimi umut kapladı. Fakat babamın yüzü ve dün yaptıkları aklıma geldikçe umudum kayboldu.
"Düştüm" dedim sadece. Evet berbat bir yalan söyleyerek düştüğümü söyledim. Kadın dediğimi duyduğunda neler olduğunu tekrar kavramışa benziyordu. Masaya doğru eğilerek elimi tuttu.
"Bak Leyla, sana yardımcı olmayı istiyorum. Belki de defalarca sana aynı şey söylendi ve sonuçsuz kaldı. Fakat umudunu kaybetmemeni ve bana gerçekleri anlatmanı istiyorum.
Derin bir nefes alarak gerçekleri söyledim. "Babam" diyebildim sadece. Kadın gözünü kapatarak acı dolu bir ifadeyle bana baktı.
"Merak etme tatlım, sana yardım edeceğim." dedikten sonra kapı açıldı. Gelen rehber hocasıydı.
"Banu hocam, başka öğrencilerle de ilgilenmem gerekiyor. Eğer Leyla'nın bir sorunu varsa rehber hocası olarak ben yardımcı olurum. Siz lütfen kendi dersiniz olan din kültürüyle ilgilenin."
Yalandı. Rehber hocamız bu okulda olan kimseye yardımcı olmamıştı. Adının Banu olduğunu öğrendiğim öğretmen sadece kafasını salladı.
Sahi ya ben bu kadının adını bile bilmeden anlatmıştım. Kulağa saçma gelebilir ama on yedi yıllık yaşamınızda ilk defa birisi size neler olduğunu sorduğunda o anki mutlulukla her şeyi anlatabiliyordunuz.
Banu hoca son bir kez bana döndü. "Bu konuştuklarımız özel kalsın olur mu ? Zamanı geldiğinde beraber tüm dünyaya haykırırız ama şu an olmaz."
Ne demek istediğini anlamıştım. Eğer babamın haberi olursa beni şu anki durumumdan daha beter hale getirirdi. Kafamı sallayarak sınıfıma döndüm.