"Jeongguk, bizim masada yemek ister misin? Hiç yanıma uğramıyorsun, şu sıralar sadece odada karşılaşıyoruz." Jeongguk Hoseok'un gülümseyerek hafif sitemli ses tonuyla söylediği şeylere karşılık olarak hafifçe tebessüm etti ve başını hyungunun bahsettiği masaya çevirip kısaca göz attı.Masada üst dönemlerden Hoseok'un arkadaşları Namjoon ve Jin oturuyordu. Birazdan sevgilisi Jimin'le beraber Yoongi de masadaki yerini alacak her zamanki gibi en ortadaki dört kişilik yemekhane masasını tamamen dolduracaklardı. Hatta zaman zaman çevresindeki insanlardan kurtulursa sarı saçları ve iri bedeniyle masanın köşesinde rahatça oturacak olan Taehyung bile her an orada bitebilirdi. Bunun düşüncesi Jeongguk'un kaşlarını çatmasına sebep olurken derin bir nefes verdi. O sıkışık ortama ve Taehyung'a tüm öğle arası boyunca dayanması imkansızdı. Her gün onunla aynı odada olmak ona fazlasıyla yetiyordu zaten. Bu yüzden başını yeniden karşısındaki bedene çevirirken tatlı bir tonda tuttuğu sesiyle konuştu.
"Teşekkür ederim hyung, bugün biraz acelem var o yüzden hemen yiyip geri döneceğim. Başka bir zaman uğrayacağıma söz veriyorum, şimdi hiç kalabalık yapmayayım." Hoseok küçüğünün uydurduğu belli olan bahaneye karşı başını hafifçe sallayıp onayladığında ise Jeongguk ufak bir baş selamıyla az önce doldurduğu tepsisini alarak köşedeki kimsenin oturmadığı masalardan birine doğru yürüyüp yerleşti. Okula henüz alışamadığı için göz önünde olmayı istemiyor, genelde tek başına takılmaktan hoşlanıyordu. Normalde çok konuşkan ve enerjik birisi olsa da bunu anca birisine ya da bir yere alışınca gösterebilen biriydi Jeongguk. Başlarda ise kesinlikle çok çekingendi o yüzden yemekhanenin en köşesinde sessizce yemeğini yerken gözlerden uzak olduğu içinse fazlasıyla keyifliydi.
Yaklaşık birkaç dakika sonra ise yemekhanenin girişinde gördüğü uzun boylu beden sanki bunu hissetmiş ve keyfini bozmaya hazır bir şekilde içeri ilerlemişti.
Jeongguk, Taehyung'u gördüğü an ona doğru ister istemez en yargılayıcı bakışlarından birini yolladı, uzakta olduğu için onu görmesinin zor olacağını biliyor bunun rahatlığını taşıyarak bakışlarını Taehyung'un uzun bedeni boyunca gezdiriyordu.
Her zamanki mavi yırtık kotlarından birini giymiş, üstünde ise şu sıralar spora gittiğini belli eden kollarını gösterecek şekilde kolsuz bol bir tişört vardı. Dağınık saçları ve her mevsim üzerinde olan siyah postallarıyla beraber oldukça çekici gözüküyordu. Kim Taehyung giydiği her kıyafeti üstüne yakıştırabiliyordu. Onun bu kadar kusursuz olması ve dikkatini çekebilmesi ise Jeongguk'u deli ediyordu. Taehyung'un güzelliğinden etkilenmeyecek tek bir kişi bile yoktu ve buna kendisi de dahildi. Bu yüzden bakışlarını yeniden yemeğine çevirirken kendi düşüncelerine fena halde kızgındı. Şu yemeği bir an önce bitirip buradan gidesi vardı, tahmini üzerine Taehyung da çoktan masanın köşesindeki yerini almış olmalıydı.
Ama işler pek tahmin ettiği gibi olmamıştı.
Çünkü bakmamakta ısrarcı olduğu bedenin adım sesleri gittikçe ona yaklamış daha sonrasındaysa siyah postallar görüş alanına girmişti. Jeongguk merakla başını kaldırdığında ise Taehyung yüzünden silmediği arsız sırıtmasıyla çoktan yanına oturmuştu. Masada Jeongguk'un şaşkınlığı yüzünden kısa bir sessizlik hakim olurken direkt ona bakan gözler ve gülümseyen dudaklar sinirini bozmuştu ki bu sessizliği bozan kişi o oldu.
"Burada ne yapıyorsun?"
"Yemekhanede mi? Yemek yemeye geldim Jeongguk." Taehyung'un bilmemezlikten gelerek rahatça omuz silkmesi karşısındaki kısa siyah saçlı oğlanın derin bir nefes vermesini sağlarken Taehyung'a kıyasla az bir farkla küçük kalan eli havalanmış ve sabrı sınanırmışcasına alnındaki yerini bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dormmate
Fanficjeongguk yeni okulunun yurdundaki üç kişilik odasında okumaya alışık olduğu yaoi webtoonları okurken zorlanıyordu, taehyung ise bunu fark etmişti.