Jeongguk düzgün düşünemiyordu.Boş odasında volta atarken telefonunda dakika başı saati kontrol ediyor ya da Taehyung'tan şaka yaptığına dair bir mesaj bekliyordu. Ama ne dakikalar ilerliyor ne de Taehyung ona mesaj atıyordu. Kafayı yiyecek gibi hissediyordu.
Yemekhanede olan konuşmalarının ardından Taehyung gece erken uyumamasını söylemişti ve Jeongguk onun bu sözüne asla anlam verememişti. Dün hakkında her şeyi öğrendikten sonra onunla dalga geçtiğini düşünmüştü ama sarışının hiç dalga geçer bir yanı da yok gibiydi.
"Sana yardım etmeme izin ver" dediğinde yüz ifadesi oldukça ciddiydi.
Ellerini sıkıntıyla saçlarının arasına sokarken derin bir nefes verip başını iki yana salladı. Düşünerek bir sonuca varacağı yoktu, her şey belirsizdi. Düşünerek kendini sıkıntıya sokmaktan başka bir şey yapmıyordu.
Her şey birazdan oda arkadaşının gelmesiyle belli olacaktı.
Saat çoktan akşam vaktine gelmişken kafasındaki her şeyi bir kenara bırakıp kendini ortada duran yatağına bıraktı. Kalan vaktini Taehyung'a küfür ederek geçirmeye karar vermişti.
Olan her şey için onu suçluyordu; duvar kenarındaki yatağı kapması onun suçuydu, gizliliğine özen göstermeyip telefon ekranını ve onu izlemesi onun suçuydu, yemekhanede yanına gelip saçmalaması tamamen onun suçuydu. Jeongguk yeni okuluna alışmaya çalışan sıradan on dokuz yaşında bir gençti ve Taehyung hayatına aptal olaylar katmaktan başka bir işe yaramıyordu. Düşünceleri sinirini bozarken başını yastığa bastırıp ufak bir çığlık attı.
"Orospu çocuğu Taehyung."
"Jeongguk!"
Gelen sesle yastıktan başını kaldırdığında karşısında gördüğü Hoseok ise mahçupça gülümsemesine sebep oldu. Attığı çığlık sırasında kapının sesini duymamıştı.
Hoseok hayatında gördüğü en kibar insan olduğu için küfür etmiyor haliyle yanındakilere de küfür etmeyi yakıştıramıyordu. Özellikle bebek olarak gördüğü Jeongguk'a. Bu yüzden büyük olan, odadaki kendi yatağına ilerlerken ayıplayan bir ses çıkardı.
"Taehyung'a olan sevgin gözlerimi yaşartıyor bazen."
"Sinirimi bozuyor hyung ya."
Hoseok antremandan çıktığı için terden ıslanmış saçlarını geriye doğru parmaklarıyla tararken çantasını bir kenara koydu ve yatağının ucuna oturup şikayetçi bir şekilde ona dönen bedene baktı. "Yine ne yaptı? Sabah yemekhanede birlikteydiniz, yakınlaştınız sanmıştım." Jeongguk duyduğu şeyle istemsizce kızardığında anında bakışlarını Hoseok'tan kaçırdı.
Evet yakınlaşmışlardı, hem de gereğinden fazla.
"Orada da gelip sinirlerimi bozdu, beni sinirlendirmek resmen hoşuna gidiyor saçma sapan şeyler söylüyor. Onunla bu konuyu konuşsan olmaz mı hyung?" Ağzının içinden öfkeyle şişirdiği yanaklarıyla mırıldandığında arkadaşını abisine şikayet eden çocuklar gibiydi Jeongguk. Sonrasında aklına gelen şeyle gözlerini hızlıca açmış ve iki elini hayır dercesine havada sallamıştı. Hoseok, Taehyung'u uyardığında Taehyung'un ona ne konuştuklarını anlatabileceği aklına gelmişti ve bu onun için kesinlikle son olurdu. Taehyung'a asla ama asla güvenmiyordu. O aptal, patavatsızın tekiydi ve utanmadan ona teklif ettiği şeyleri başkalarına da söyleyebilirdi.
"Vazgeçtim hyung! Sakın konuşma. Ben onunla konuşup kendim çözerim."
Hyungu Jeongguk'a bir süre boş bir şekilde baktıktan sonra gözlerini devirerek yorgunlukla yatağına uzandı. Bu ikisinin dramaları onun yaşlı bünyesi için fazlaydı ve hiç uğraşası yoktu. İlkokul çocukları gibilerdi. "Pekala Gguk, aranızda halledin ve artık iyi anlaşın yoksa benim ikinizle de konuşmam gerekecek." Gözlerini kapatırken sırtını Jeongguk'a doğru dönmüş ve yorganını kafasına çekerken mırıldanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dormmate
Fanficjeongguk yeni okulunun yurdundaki üç kişilik odasında okumaya alışık olduğu yaoi webtoonları okurken zorlanıyordu, taehyung ise bunu fark etmişti.