Ben , Alin Kaya.
17 yaşında , maddi durumu iyi olan bir ailenin geriye kalan tek çocuğum.
Ve şu an ; çatı katında ki odamda , yatağıma uzanmış , kulağımda kulaklıklarım ile üçgen tavanı seyrediyorum.
Şu an , yaşıtlarım gibi ben de hayal alemine dalmayı çok isterdim. Mesela sevgilimi düşünüp hayaller kurabilirdim. Ya da yaz tatilinde yapacaklarımı düşünebilirdim. Ama önce bir sevgilim , ve yaz tatili için umutlarımın olması gerekiyordu.
Ne kadar zengin olursanız olun , paranoyak bir aileniz varsa yaz tatillerinizi bütün gün bahçede ki havuzun etrafında geçirmeniz gerekiyor.
Odamın kapısı çalınınca kulaklıklarımı çıkartıp yatakta doğruldum. Zaten müziği dinlediğim de yoktu.
"Girin."
Kapıyı evimizde çalışan Ayşe Teyze açtı. Çok tatlı bir kadındı. Bembeyaz saçları ve yumuşacık yanakları vardı. Ve yüzünde her zaman ki gülümsemesi.
"Alin , canım annenler seninle konuşmak istiyorlar. Salondalar."
"Tamam Ayşe Teyze , geliyorum."
Birbirimize gülümsedikten sonra Ayşe Teyze kapıyı kapattı. Ben de yataktan kalktım ve kulaklığımı telefonumdan çıkartarak çalışma masama koydum. Telefonumu eşofmanımın cebine koyarak odamdan çıktım ve merdivenleri inmeye başladım.
Salona geldiğimde annem ve babam televizyonun karşısında ki koltukta oturmuş kahvelerini içiyorlardı. Ben de tekli koltuklardan birisine oturdum.
Bir süre hiçkimse konuşmadı. Bu bi zaman sonra sıkıcı olmaya başladı. Bu sıkıcı sessizliği bozan ise babam oldu. Ve ben de gözlerimi artık desenini ezberlediğim halıdan çekip babama çevirdim.
"Alin , nasılsın kızım?"
"İyiyim babacım , sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim. Teşekkürler."
Ve gene sessizlik...
"Okul nasıl hayatım?" Bu sefer sessizliği bozan annem oldu.
"Bitmek üzere işte."
"Sınavlarına çalışuyorsun değil mi?"
"Evet anne."
Tekrar ve tekrar sessizlik. Hadi ama ! Sessiz kalmak için mi buradayım?
"Seninle bir şey konuşmak istiyoruz."
"Dinliyorum?" Gözlerimi tekrar babama çevirdim.
"Yazın ne yapmayı planlıyorsun?"
"Son yıllarda ki gibi sıradan bir şey." Dedim gözlerimi devirerek.
"Peki bu yıl Antalya nasıl bir fikir?"
Şaşkınlıkla babama baktım. Annem de şaşkınlığımı arttırmaya niyetliydi galiba.
"Ya da İstanbul?"
"Şaka değil? ... Değil mi?" Dedim biraz tuhaf bir şekilde.
"Hayır canım." Annem gülümsüyordu.
Şu an şaşkınlıktan şuraya yığılabilirdim. Ciddiler miydi? Gerçekten mi? Şaka gibi.
İkisi de bir cevap ister gibi gülümseyerek ama merakla bana bakıyorlardı?
Gülümsemeleri görmediğim şey değildi. Onlar hep gülüyordu. Ama böyle bir konu? Biraz şaşırtıcı gerçekten. Tamam şaşırtıcı olabilir. Lanet olsun aşırı derecede şaşırtıcı. Ve ben rahatsız olmaya başladım.
Sıkıntıyla gülümseyerek ayağa kalktım.
"Sanırım cevaplamak için daha iki ayım var. Neyse. Ben.. test çözmeye gidiyorum. Iı-ıı görüşürüz."
Ve , Alin uçar adım osasına çıkar. Huh!
Biraz tuhaf bir zamanlama yaptılar. Mütüş. Sanırım bir süre bunu düşünmek istemeyeceğim.
Çalışma masama oturarak test kitaplarımdan rastgele bir tanesini aldım. 'Edeblyat' bu daha da mütüş işte. Bayılırım Edebiyat'a(!)
Kalemliğimden mor kalemimi alarak testi çözmeye başladım.
23:17
İki saat Edebiyat çözmek bana fazla. Başım ağrıyor. Bu günlük bu kadar yeter.
Masadan kalkarak kendimi yatağa attım. Bayağı yorulmuştum. Gözlerimi kapatmamla uyumam bir oldu neredeyse.
Sabah gözlerimi açtığımda direk olarak telefonumdan saate baktım.
06:05
Alarmın çalmasına daha 25 dakika var. Nasıl alarmdan önce kalkabilirim? Benden bahsediyoruz. Ben. Uykuyla kendini bütünleştirmiş Alin Kaya'dan. Neyse zaman öldürüyorum.
Ne kadar tekrar uyumaya çalışsam da başaramamıştım. Ve saate baktığımda sadece 3 dakika geçtiğini gördüm. Cidden mi? Ah ! Ölebilirim.
En sonunda kendimi zorlayarak yataktan kalktım ve banyayo doğru ölü adımlarla gittim.
Hazırlanıp kahvaltımı yaptıktan sonra babamla evden çıktık.
Bugün bir terslik vardı. Annem ve babam tek kelime etmemişlerdi. Ve asık suratlıydılar. Neler oluyor ki? Onları ilk defa böyle görüyordum.
Arabada da ber ne kadar babamı konuşturtmaya çalışsam da beni hiç duymuyor gibiydi.
En sonunda pes ettiğimde okula gelmiştik zaten. Babama "Görüşürüz" diyip cevap beklesem de gene değişen bir şey olmadı. Ben de derin bir nefes alarak arabadan indim.
Bir şeyler ters gidiyordu. Ama ne ?
Sınıfa bizim kızların yanına gittiğimde ise ağlamak istiyordum. Burada da mı aynı manzara? Neyse. Sakin ol Alin.
"Hey selam." Her zaman ki neşeli ses tonumu takınmaya çalışmıştım.
"Selam." Hepsi aynı anda aynı soğuk ses tonuyla cevaplamışlardı.
Eh , en azından konuşmayı unutmamışlar.
Neler olduğunu anlamaya çalışsam da her şey çok saçma geliyordu. Sanki bir kamera şakası gibi. Kötü bir kamera şakası gibi...
Kızlarla sınıftan çıkıp kantine doğru gidiyorduk. Ancak hepsi birbirini tanımıyormuş gibi davranıyordu. Neleri var bugün bu insanların?
"Hey baksan..."
Eğlenceli olmaya çalışarak arkama kızlara dönmüştüm ki en arkadaki kişiyle donmam bir oldu.
Bu .. Bu bir şaka olmalıydı. Berbat bir gün olmalıydı. Hatta berbat bir gündü. Bu güne gün bile demek istemiyordum. Yoksa deliriyor muydum?
Gözümden düşen bir damla yaşla ağzımdan bir isim dökülmesi bir olmuştu.
"Delfin.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden
ChickLitBen , Alin Kaya. 17 yaşında , maddi durumu iyi olan bir ailenin geriye kalan tek çocuğuyum. ... Ne kadar zengin olursanız olun , paranoyak bir aileniz varsa yaz tatillerinizi bütün gün bahçede ki havuzun etrafında geçirmeniz gerekiyor. ... "Yazın ne...