Bölüm şarkısı: Söyle Bana Nerdesin - Emre Çakmak
İyi okumalar !
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
" Nisa, bi' gelir misin tatlım?"
Beni çağıran müdür yardımcısı Evsa hanıma zoraki olduğu 10 kilometre öteden belli olan gülümsememi attım. Çok yapmacık biriydi, çok sinirimi bozuyordu.
" Buyrun Evsa Hanım, bir sorun mu var?"
" Eh, var tabii bir sorun." Çaktırmadan göz devirdim.
Uzatma be kadın, ben senin şeker israfı parfümünü koklamak zorunda değilim!
" Bugün mesaiye kalman gerekiyor "
Bunun için mi burnum can çekişti!
" Sorun yok Evsa Hanım fakat bunu beni yanınıza çağırmadan da söyleyebilirdiniz. İyi günler."
Ne anladın Yurdagül ne anladın!!!
*
İşlerimi bitirmiş, yavaş yavaş arabama doğru yol alıyordum. Siyah Porche' nin yanına gelince durdum. Arabama ve kendime gurur duyan bakışlar attım.Ben bir moda tasarımcısıydım. Bolca param vardı ve bu parayı arabama yatırmak benim yapabileceğim şeylerden sadece biriydi.
Kısacası bir Ali Koç olamasakta vardı bi' giderimiz.
Hadise, Tarkan ve Derya Uluğ sahne kıyafetini tasarladığım isimlerden sadece birkaçıydı.
Geldiğim yeri sonuna kadar hak ettiğimi düşünüyorum. 7 yaşından beri benim hayalimdi bu. Orta gelirli bir ailede büyümüştüm, özel dersler alamazdım çoğu meslektaşım gibi. Kendim sonuna kadar savaşarak burs kazandım ve İstanbul'un en iyi yerlerinde okudum.
Düşüncelerden sonunda çıkabildiğimde arabama bindim. Ve yavaş yavaş eve ilerledim.
*
" Söyle bana nerdesin, istesem gelir misin? Kalbimin gözdesi, ve bu derdin çaresi!"
Şarkı söyleyerek araba kullanıyordum, bunu hep yapardım ve yolculuklarım genellikle eğlenceli geçerdi.
Şarkının bitimine doğru arabada telefonumun sesi yankılandı, baktığımda ise bilinmeyen bir numara arıyordu. Kim olabilirim diye düşünürken aramayı cevapladım.
" Merhaba Nisa hanım, ben Tayfun Aksoy. Emre Mor 'un menejeriyim."
Nee, neee, ne!
" Merhaba Tayfun Bey, açıkçası beni neden aradığınızı merak ediyorum. Benimle ne konuşacak olabilirsiniz acaba?" şaşırmıştım , hemde fazlasıyla.
"Bunu telefonda size iletmek ne kadar mantıklı bilmiyorum. Ama bu şuan önemli değil, asıl konumuza gelecek olursak. Biliyorsunuz ki Ferdi - Sera çifti yakında evlenecek. Ferdi ile ikisi yakın arkadaşlar olduğu için Emre özel bir takım elbise diktirmek istedi. Sizde çok iyi bir tasarımcısınız, Emre'ye özel bir tasarım yapmanızı istiyoruz. Bizi kırmayacağınızı düşünüyorum. "
Davulcu vur davulaaaaa!
" Peki, ama bu telefonda konuşulacak bir şey değil bildiğiniz gibi. Lütfen müsait olduğunuzda moda evine gelin. Emre Bey gelirse daha uygun olur " dedim ve yanlış anlamaması için hemen toparladım.
" Yani... Ölçüler ve özel bir isteği olup olmadığını sormak için."
" Tamamdır Nisa hanım, biz size geri dönüş yapacağız. Bizi kırmadığınız için teşekkürler." Tatlı bir adamdı anladığım kadarıyla, sesinden anlatabildiğim kadarıyla çoktan kırklarını bulmuş olması gerekir.
" Ben teşekkür ederim, kendinize iyi bakın iyi akşamlar." Bunu söyledim ve telefonu kapatmasını bekledim. Bu benim yıllardır alışkanlığımdı. Telefonu kapattığım zaman sanki karşı tarafın yüzüne kapatmış gibi hissediyordum.
Direksiyonu sağa kırdığımda evimin önüne geldim. Evimle iş yerim arasında baya bir mesafe vardı. Bu bana zorluk oluyordu.
Tabii zorluk olacak, benzin kaç para olmuş !
Haklısın tatlım.
Kapıyı açtığım gibi beni karşılayan kedim Julie ile gülümsedim. Açık kahve tüyleri olan tüylü tüylü bir kediydi ve maşallahı vardı yani benden ağırdır biraz obez gibi bir şey oldu bu da iyice.
" Anneni özledin mi bebeğim? Ben seni çok özledim yaaa. " Beni anlar gibi miyavlıyordu. Akıllı kedim benim.
Bana da ilgi gösteeer
Bak bak bak hoppaaaaa
" Of acıktım yaaa!" Saat gece ondu, ne yesem diye düşünüyordum ve vakit çok çabuk geçiyordu. Kısıtlı zamanların kahramanı makarna aklımda belirli verdi bir an.
Kim bulduysa Allah razı olsun!
Makarnayı ocağa katıp üstümü değiştirmeye gittim. Saten gecelik takımımı giyip Julie'yi kucağıma aldım. Ve bir film açtım. Arada makarnayı kontrol etmeye gidiyordum.
Yemeğim hazır olduğunda elime aldım ve televizyonun karşısına geçtim. Julie ona kattığım mamasını yiyordu.
Kafamı sikeyim, ne diye duygusal film açıyorsam!
Göz yaşım aktı ve tabağımda bir çatallık kalan makarnamın üzerine düştü. Filmdeki kız ne kadar ağlıyorsa bende o kadar ağlıyordum. Çok çabuk ağlayabilen biriydim.
Telefonuma gelen mesaj bildirimi ile telefonumu elime aldım. Bilinmeyen numara idi.
Bugünde maşallah yani,
05***: Merhaba Nisa, ben Emre. Tasarım için benimle özel bir şekilde konuşmak istemişsin galiba. Yarın senin içinde uygunsa ofisine geleceğim. Şimdiden randevumu alayım da :)
Siz: Tamamdır Emre Bey, yarın öğleden sonra müsaitim. Ofisime gelebilirsiniz.
Saçmalığın böylesi! Bu adam neden bana bunun için yazıyor ayrıca gülücük?
Konuşmadan hayretler içinde çıkıp telefonumu yan tarafıma bıraktım. Film zaten bitmişti. Julie çoktan yatağına geçmiş uyuyordu, benimde uyku vaktim büyük ihtimalle gelmişti. Bulaşıklarımı makineye yerleştirip paytak paytak odama gitmeye başladım.
Vay nasıl bir gün yaşamışım. Her baba yiğidin nasibi değildir Ronaldo'ya çalım atmış futbolcuya özel tasarım yapmak.
Mükemmelim ya
Öhm öhm
Ay tamam mükemmeliz
Kendi kendime iç sesime göz devirip bugün olanlara tekrardan odaklandım. Mutluluktan yastığı bile ısırdım yani.
İmzalı forma alırız dimi? Bak biz çok fanatik Fenerbahçeliyiz alalım tamam mı?
Çok fanatik?
İç sesim bile düzgün cümle kuramıyor!
" Neyse, artık uyku vakti." dedim ve gece lambamı kapatıp kendimi derin uykunun kollarına bıraktım.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Bu bölüm çok kısa oldu ama bölümler ilerledikçe uzunluk yavaş yavaş artacak. Umarım beğenirsiniz. Hikayeyi iyice anlamanız için ilk üç bölüm hemen bu hafta gelecek. Haftada iki bölüm atmayı düşünüyorum. Ama bunu sonra tartışıtız.
Kendinize iyi bakın, beni sever kalın!
Kitaba başlama tarihinizi alabilir miyim?
💙💙💙💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anamız Babamız Yok Deriz| Emre Mor
Fanfiction" Ya bizi böyle yakalarlarsa, kapının ardında sevişirken. Ya bizi böyle gören olursa- " " Merak etme sevişirken basılmayız , genelde kapıyı kilitlerim " ~Emre Mor Fan fic~