TSA-Pardon

629 104 45
                                    

"Gençler hadi başlıyoruz yerinize.Özge sen yavaş yavaş geliyorsun ve Beste'ye çarpıyorsun.Devamını zaten biliyorsunuz."

"Tamam hocam,başlıyorum"

Özge yavaş yavaş geldi.Benim elimde bir çok poşet vardı ve bana yanlışlıkla çarpar gibi yaptı.

"Pardon"

Bende sinirli ve yapmacık bir tavırla bağırarak "Kalabalık caddede zaten zar zor yürüyorum bir de gelmiş pardon diyorsun.Pardon deyince çarpman geçiyor ya zaten."dedim.Tiyatroda gerçekten başarılıydım ve rol yapmayı çok seviyordum.Tiyatro kursuna pekte uzak olmayan,yarım kalmış bir inşaatta rolüme çalışır,yeterince ezberledikten sonra kursa giderdim ve piyes arkadaşlarımla birlikte oyunumuzu sergilerdik. Küçüklüğümden beri tiyatroya ilgim vardı.Tiyatroya olan bağlılığımdan dolayı okulu bırakmıştım.Tabii bütçemizin olmaması ayrı konu.

...

Yine o inşaata gidip evden getirdiğim minderin üstüne oturdum.Şuan elimde olan piyes gerçekten çok garipti.Samuel ve Aleyna adında iki karakter vardı.Kız sadece geceleri aşık oluyordu ve güneş doğduğunda Samuel'in Aleyna'ya bir tek "daha karpuz kesecektik." demediği kalmıştı.

Sağ tarafımda duran şişeye uzandım ve 1 litrelik şişeyi tek seferde bitirdim. Ahh! Efe 2.5 litrelik suyu bile tek dikişte bitirebildi.Hayır hayır tabi ki de onu özlemiyordum.Hadi ama kim kendini terk eden birini özler ki ? Hayır onu sevmiyorum,düşünmüyorum.Başka bir şey düşünmem lazım.Imm mesela yürüyen kuşlar,uçan kediler,miyavlayan köpekler,ne kadar da güzeller.Neyse çok saçmaladım.

Biraz daha piyese çalıştıktan sonra kağıtlarımı çantama koyup kalktım. Markete uğrayıp akşam yemeği için bir kaç gerekli malzeme aldım. Maddi durumumuzdan dolayı pekte alışveriş yapamıyorduk.

Babam alkol bağımlısıydı.Büyük ısrarlarımızla  ben 15 yaşındayken tedavi görmek için yurt dışına gitmişti. Tedaviye yüksek bir miktarda para gerektiği için evimizi satıp küçük bir ev almıştık.Artan parayı da babamın tedavisi için yurt dışına göndermiştik.Babam hala hastanede tedavi görüyor,gün geçtikçe iyileşiyordu. Annem ise 5 aylık hamileyken trafik kazasında kardeşimle beraber hayatını kaybetmişti.

 4 kardeşiz ve evde maddi durumu sağlayan sadece ablam ve benim.Ablam bir giyim mağazasında satış elemanı olarak çalışıyor, her ay maaş alıyor ama ben sadece sahneye çıkıp oyun oynadığımda küçük bir miktar para alıyorum.Oturduğumuz ev kira ve zar zor geçiniyoruz da denebilir.

Zili çaldığımda kapıyı en küçük kardeşim Eylül açtı. Elimdeki poşeti aldıktan sonra içine baktı ama abur cubur göremeyince yüzünü buruşturdu.

"Yaaa bir kerede abur cubur alsan mesela bende yaşıyorum ya hani ! Benim de canım bir şeyler istiyor ya. Zaten almam için para vermiyorsunuz, istiyorum onuda almıyorsunuz, gerçekten beni hiç düşünmüyorsunuz."

Daha cevap bile veremeden poşetleri atıp gitti.

" Heeey! onun içinde nimet var tamam mı ! Off Eylül yaaa domatesler ezilmiş"

Cevap bile vermiyor kıza bak ya...

"Tuğçe gel. Yiyecek bir şeyler aldım hazırlayalım da yiyelim"

Tuğçe benden bir yaş büyüktü. Çoğu kişi ay farkıda olsa kendine abla denilmesini isterdi ama babamın ve annemin gitmesi bu olayı çok değiştirmişti. Tüm yük Tuğçe'nin üzerinde olduğundan o hep küçük olmaya özenmiş büyümek istememişti.

"Kardeşlerini çağır da ye ben aç değilim"

"Bir kere ters cevap vermesen olmaz zaten"

" Eylül ,Nisan hadi gelin yemek yiyeceğiz . " sesimi dahada yükselterek " Tuğçe ablanız yemeyecekmiş." dedim gönderme yapmasam olmaz.

Kızlar geldiğinde sofraya oturup yemek yemeye başladık.



ARKADAŞLAR HİKAYEMİZE YENİ BAŞLADIK LÜTFEN BİZE DESTEK OLUN BİR VOTE VERMEK VE YORUM YAPMAK ZOR DEĞİL HERHALDE 2 SANİYENİZİ ALMAZ LÜTFEN DESTEK OLAN HERKESE TEŞEKKÜRLER :)





Taze Solmuş AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin