Felix boynunda hissettiği ısırıkla derince inledikten sonra başını daha da yana eğmişti. Elleri durmadan kırmızı saçları kavrarken oturduğu yerde biraz daha yükselmişti.Sam'in elleri belinden kalçasına kayarken Felix kendini biraz daha itmişti. Aldığı karşılık ise Sam'in kalçalarını sıkması olmuştu.
Felix terlediği için ensesine yapışan mor saçlarından rahatsız olmuştu. Sam, eşinin rahatsızlığını hissetmiş olacak ki siyah eldivenli elini ensesine uzatmış ve saçlarını okşadıktan sonra diğer omzuna doğru toplamıştı.
"Ah.. Teşekkür ederim vampircik." Felix elini vampirin çenesine yaslayıp başını boynundan ayırması için havaya kaldırmıştı. Sam sivri dişlerini cadının teninden ayırdıktan sonra kan akan dudaklarını yalayıp tek kaşını kaldırmıştı.
Felix'in mor gözleri yerini kırmızıya bırakırken Sam'in topladığı, omzundan sarkan, saçları sarıya dönmüştü. Felix iki eliyle Sam'in yanaklarını tutup kendine çekmişti. Ortaya çıkan dudaklara derince bir öpücük bırakıp "Sıra ben de vampircik." diye mırıldanıp tekrardan öpmüştü.
Sam, mühürlü eşinin dudaklarına ardı ardına bıraktığı öpücüklerden birini uzatıp dilini araya sokmuştu. Anında ortaya çıkan dişler dilini ısırırken Felix'in boğazını akan kanı yutmasına izin vermişti.
Felix vampirin diliyle çok oynamadan hedefini boynu olarak değiştirmişti. Omzuna geçirdiği dişleri ile zevkle inleyip kanı içmeye başlamıştı. Sam ise hiç canı acımıyormuş gibi eldiven taktığı elini onun sarı saçlarına dolayıp bazen de okşuyordu.
Sam'in diğer eli Felix'in bedeninde gezintiye çıkarken "Seninle konuşmam gereken bir şey var." diye mırıldandı. Felix onu umursamadan ısırıklarını şah damarına yaklaştırdı. "Anılarını gördüm."
Felix'in zevkten kapattığı kırmızı gözleri aniden açılırken hemen dişlerini beyaz tenden çekmişti. Başını kaldırıp zaten ona bakan Sam ile göz göze gelmişti. "Ne demeye... çalışıyorsun?"
Sam parmağına doladığı saç tutamını bırakıp elini Felix'in başına götürüp yavaşça okşamıştı. "Sorun yok, gerilme."
Felix hissettiği gerginlikle cadı ve vampir tarafı üzerinde kontrolünü kaybetmeye başlamıştı. "Sam, ne demeye çalışıyorsun?" Kırmızı gözlerinden biri mora dönüşürken tedirginlikle konuşmuştu.
Sam'in eli çoktan Felix'in mora dönüşen sağ gözünün altına giderken "Her şeyi biliyorum demeye çalışıyorum.. Yongbok." demişti.
Felix'in mor gözünden akan yaş vampirin siyah eldivenine düşerken dudaklarını birbirine bastırmıştı. "Sam.." duraksayıp başını iki yana salladı. "Hayır.. Hyunjin."
Sam'in kırmızı gözlerine şefkat parıltıları düşerken cadının sağ gözüne küçük bir öpücük kondurmuştu. "Buradayım, geçti. Yaşıyorum, yaşıyoruz."
Felix'in eli vampirin yanağına yerleştirdiği eline giderken destek almak için bileğine tutunmuştu. "Nasıl olur.. Nasıl bilebilirsin?" Sam'in yüzüne kondurduğu öpücüklerinden ardından konuşmaya çalışmıştı.
"Şatoya geldiğin zaman bana Ruby dediğinde sana istemeden Ametist diye karşılık vermiştim. Bu zaten içime bir şüphe düşürmüştü." Felix büyük bir merakla Sam'i dinlerken aklına gelen önceki yaşamının anıları ile istemeden gülümsemişti. "Birbirimize özel anlarda öyle sesleniyorduk."
Sam gülümseyerek kucağındaki bedeni belinden destekleyerek biraz daha yanına çekmişti. Cadının diğer eli çoktan omzuna konarken vampir baş parmağını kalp şeklindeki çilin üstünde gezdiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
take a bite ✓
Fanfictioncadı felix bir vampir ısırığını boynunda taşımak istiyordu. | social & utopia & texting | by larren