1. Bölüm

17 1 2
                                    

Herkese merhabaaa ballarım..♡
Şu an okuyacağınız bu kitab benim yeni yazdığım bir kitabdır.

Umarım severek okursunuz.

(Yazım yanlışlarımı lütfen belirtin.)

Hayat bazen çok garip çok fazla güle bilirsin ama bir o kadarda ağlaya bilirsin. Ama bu söylediğim garip gelmeye bilir çünki normalde bunu yaşıyoruz. Seviyorsun ama onun sana aşık olmasının imkansız olacağını bile bile hayeller kuruyorsun, bu garip işte onun seni sevmeyeceğini senin çirkin olman onun için bir sebep olduğunu bildiğinden sana bakmayacağını hep bilirsin. Ama işte aşık oldun tutuldun ona, sanki ondan başkasına bakamazsın gibisine geliyor, başkasına iyi güzel ya da yakışıklı desen ona- seni hiç sevmeyecek olana, seni hiç güzel bulmayan adama- ihanet edeceğini düşünürsün. Çok saçma değilmi? Senin yaptıkların onun hiç umrunda değildir ama sen hep "Bunu yaparsam ne düşünür?", "Bu ona kötü hissettirir mi?", " Kırıldı mı acaba?" , " Çok mu kaba oldum mu ki..?" gibi şeyler yaparak hareket edersin çünkü ona aşıksın, değer veriyorsun. Onun hakkında yeni şeyler öğrenince çok mutlu olursun. Öğrendiklerin küçük şeyler olsa bile ona ait olduğu için küçük ayrıntıları bile seversin. Kokusu bile her yerde herkesten farklıdır hemen ayırt edebiliyorsun. Çünkü böyle ayrıntıları unutmuyorsun.

Gözlerinin aldığı şekilleri bile biliyorsun. Şaşırınca kaşlarının arasında küçük çatılma ya da havaya kalkma olur. Kırılınca dudaklarında gözlerine ulaşmayan gülümsemesi olur onu bilirsin. Samimi gülümseyince yanağında çok fazla belli olmayan ya da hiç belli olmayan ama sanki sana öyle olduğunu düşündüren küçük gamzesi var ve gülünce o ordan kendisini belli etdiğini bilirsin. Kahvelerinin kısıldığını görürsün ve bu ona yeniden aşık olmanı sağlayacak bir sebeptir.

Gülüşünün sende bırakacağı etkileri bilmiyordur ama sen bunuda bilirsin . Tüm gün bunu herkese söylemek isteyeceğini mutluluktan havalara uçacağını bilemez. Ya da kötü hissettiğin bir günde sana gülümserse, tüm gününün tamamen güzel geçeceğini her an onun sana nasıl gülümsediğini ve bütün gün sana kötü hissettirecek şeyleri onun bir küçük gülümsemesinde unuttuğunu nasıl bile bilir ki? Bilemez değil mi?..

Bence de bilemez çünkü bilse, şimdi bakıştığımız şu üç millisaniyede onun hakkında neler düşündüğümü bilerdir gibime geliyor.

Vee evet az önce üç millisaniye bakıştık benim platonikle, kesin aşık yoksa niye o kadar süre bakışıp umut versin.

Ona olan aşkım takıntı mı? İşte bunu bilmiyorum. Çünkü insan neden takıntılı olduğu birini görünce içinde heyecan olur ki? Bence takıntı değil.

Yıllar önce...

Okuldan yeni çıkmış Liya yine de yalnız başına evine gidiyordu. Artık alışkındı okula yalnız gidib gelmeye . Adımları zaten küçükdü, ama o yolu daha da uzatmak istediği için adımlarını küçülterek evine gitmeye başladı.

Okulun yolundan daha yeni çıkmıştı ki, arkasından onun yaşlarında gözüken ama boyu Liyanın boyundan uzun olan bi çocuğun onun küçük adımlarına yetiştiğini gördü. Lira o çocuğu daha önce görmediğini biliyordu. Ama çocuk daha büyük adımlarla gittiği için Liyaya yetişmişti.

Küçük çocuk Liyanın yanına ulaşıb . Liya acaba gerçekten onunla yürüyüp yürümediğini merak ettiği için yanındakine baktı. Çocuk da ona bakıp elinde ki, saati gösterdi. "Saati biliyor musun?"

Yanımdasın.. Ama Tam Değil Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin