Selamlarr..
Yorum yapmayı ve beğeni tuşuna basmayı unutmayalımm
Anonim
Karşımdaki kağıdın üzerine son dokunuşlarımı yaptım. Tükenmez kalemle bile yapsam o hep güzel çıkardı.
Çok güzeldi. Ama uzaktanda olsa ona her baktığımda, aynada kendisini ne zaman görse çirkin hissettiğini anlardım. Bunu hissetmemek elde değildi. Kendini çirkin hissetmesi hoşuma gitmiyordu.
Ona, onu anlatsam kendisine olan nefreti biter miydi?
Gözlerine haksızlık yapmasına dayanamıyorum. O gözler nasıl kendini çirkin görür? O dudaklar nasıl kendini çirkin bulduğunu söyler? O yanaklar neden her defasında gözyaşlarıyla yıkanmak zorunda kalır?
Bazen karşısına çıkıp herşeyi söylemek istiyordum. Ama bu cesareti kendimde bulamıyordum. Çünkü kim tanımadığı birine inanır ki? Ben bile bazen kendimi kaybettiğimi sanıyorum. Onun gözlerinde. Bir gün o gözler ona baktığı gibi bana bakar mı? Her zaman ona gitmek isteyen ayakları kendi isteğiyle bana gelir mi? Zordu ama onsuzda yapamıyordum.
Yanımda hiç bir zaman olmamasına rağmen, bir yanım onsuz kalmıştı.
Resmi bitirip gözden geçirdim. Herşeyi tükenmez kalemle çizmiştim. Tam olarak istediğim gibi yapmamıştım. Çünkü, bence o güzel gülüşü bir beyaz kağıda çizemeyeceğim güzellikteydi. En başarılı portremi bile yapsam,onun güzelliği ve gülüşü hepsini gölgede saklardı.
Masamdan ayağa kalkıp, elimdeki kağıdı çok fazla bozulmamasına dikkat ederek çantama yerleştirdim. İçtiğim çayın parasını ödeyip çıkışa yöneldim. Dışarı çıkmak için elimi kapı koluna attım...
Ve oradaydı. Hep olduğu gibi ,kalbimdeki kendisinden bile her zaman daha da güzel olmayı başarabiliyordu.
Üzerinde yeşilin ve kahverenginin karışığı olup ona bol gelen sweetshirt, altındaysa siyah dizlerinin biraz üzerinde biten eteği ve siyah ayakkabısı vardı. Saçları fazla hacimli olduğu için fön çekse bile kısa süre sonra bozulmaya yakın olurdu. Bu yüzden yine saçları düz ve hacimliydi. Buysa ona ayrı farklılık katardı. Aşık olmamak elde değildi.
Bu saatte okula gitmesi imkansız çünkü saat beş. Muhtemelen yine ek kursa gidecekti. Attığı adımlardan geciktiğini anladım ve saate baktım. On ikiyi birkaç dakika geçiyordu. Ama sanki adamlarının farkında değil gibiydi. Kitapçının yanına yaklaşınca kahveleri benimle kesişdi ve saniyeler içinde gözlerini kaçırdı. Bunu birkaç kez yaptı.
Lanet olsun! Bu yaptığı birisine bu kadar yakışmamalıydı!
Sonunda bana doğru yaklaştı."Pardon, bir şeye mi bakıcaktınız?" Diye birşeyler söyledi. Ama ben gözlerinde takılıp kalmıştım.
Bir dakika, bir dakika. O benimle mi konuştu? Bildiğimiz bana seslendi.
Ne güzel sesleniyor kurbanı olduğum dudakları..
"Sizinleyim." Cevap vermediğimi görünce sağ elini gözümün önünde salladı. "Pardon kör müsünüz?" Umutsuzca mırıldandı. "Birde sağırmış.. ama yakışıklıymış," Bende hiçbir kıpırdama göremeyince gitmeye yeltenmişdi ki, beynimin alarmları yandı.
Siktir. Siktir. Siktir. Kıza dalıp gitmişim konuşmayı unutmuşum. En son ne söylemişti?
Gitmemesi için elimi bileğine uzatıp onu durdurdum. Aniden bunu yaptığımdan dolayı korkmuştu ama kendini toparlayıb bana soru dolu bakışlarla baktı. "Buyrun? Birşey mi sorucaktın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdasın.. Ama Tam Değil
RomanceSevmek bazen zordur ama en zoru platonik olmaktır..