Kurtuluş Günü

180 23 22
                                    

Palyaçolarımız o gün bir araya toplandığında bütün olasılıklar düşünülmüş, nasıl aşiret reisimiz Hiashi'yle kardeşi Hizashi'yi vazgeçirebilirler diye binbir çeşit sansasyonel olay teoride kurulmuş ama işin içinden bir türlü çıkılamamıştı. Durum çok vahim görünüyordu.

Zorla evlendirilecek Hyuga palyaçolarımız giderek ümitlerini yitiriyor, her ortaya atılan yeni fikir içlerinde küçük bir filiz yeşertse de sonu çıkmaz sokak olan bu fikirler o küçük filizleri kurutmaya yetiyordu. Neji, Hinata'ya göre daha dirayetli olsa da onun dahi yüzünden anlaşılır hale gelmişti bu mücadeleden bitap düşüşü ki Hinata o gün hiç olmadığı kadar dağıtmıştı kendini vazgeçmemek için verdiği mücadelenin son demlerindeydi. O güzelliğiyle insanı içine çekip hapseden ay parçası gözleri parıltısını kaybetmiş, ağlamaktan kan çanağına dönmüş fazlasıyla da şişmişlerdi.

Naruto onu böyle görmeye dayanamıyordu. İki yıldır ışığına hayran kaldığı kızın bu hali resmen en karanlık gecenin kollarına bırakmıştı onu. Biraz olsun dinlenmenin ona iyi geleceğini düşünerek gecenin ilerleyen saatlerinde Hinata'yı uyuması için ikna etmiş rahatlatabilmek adına da uyuyana kadar o çok sevdiği ipek saçlarını okşamıştı. Hinata'nın derin bir uykuya dalışı biraz olsun Naruto'yu da rahatlatmıştı böylece.

Palyaçolarımızı, arkadaşlarını bu hallerde görmek daha da hırslandırıyordu ne var ki. Bir yolu bulunacaktı bir çözümü olmalıydı. Tatlı tatlı halledilmiyorsa acısıyla da kurtaracaklardı arkadaşlarını. Gerekirse araya her türlü hatrı sayılır tanıdık sokulacak, parayla ikna olacaklarsa o para kuruşu kuruşuna ödenecek, sonunda Hyugalarımız aşiretlerinden atılsa bile her türlü onlara sahip çıkılacaktı. Vazgeçmeyeceklerdi ama durum bu ya işleri zordu. O gün sabahlara kadar düşünmelerine rağmen tamam işte bu işler denebilecek bir plan yoktu hala ellerinde.

Ve sabaha doğru artık herkes uykusuzluktan kendini bir köşede uykuya teslim etmişken Naruto, Sasuke, Sakura üçlümüz kalmıştı bir başlarına. Ne kadar onların da gözlerinden uyku aksa da bu durumu en çok hırs meselesi edenler onlardı, uyuyamazlardı içleri sızlıyordu bi kere. Sasuke'den ne kadar beklenmese de evet o da oldukça üzgündü bu durum için. Mahşerin üçlüsü kanepeye yan yana oturmuş kara kara düşünürken o sırada bir şey oldu işte.

Kapı çalıyordu ve gelen seslere göre bu Rin'di Sakura ablasının sesini tanımıştı ama bir ses daha vardı. Kalın tok bir erkek sesiydi bu. Ait olduğu kişinin yüzünü görmenize gereksinim duymadan sizi etkileyebilecek türdendi ve Sasuke bu sesin kime ait olduğunu çok iyi biliyordu. Naruto'nun sağında oturan Sakura ve yine Naruto'nun solunda oturan Sasuke aynı anda ayaklanmış ve kapıya yönelmişti. Birlikte kapıyı açtıkları anda o cazibeli sesin sahibi gözlere görünmüştü.

"Bizim evi kiralatmışsın hiç haber vermiyorsun kuzen." elini yanında duran Rin'in omzuna atarak... "Bu tatlı hanımefendiyi de rahatsız ettim sabahın köründe."

"Tatlı hanımefendi babandır. Çek lan elini ablamdan."

"Sakura!"

O sırada kapıda konuşulanları merak edip Naruto da ayaklanmış ve kapıda gördüğü manzarayla şaşkınlığını yansıtmıştı.

"Oyy taşaklarına kurban Obito reisim gelmiş."


...

"Durum böyle işte abi, akşam sekizde oturduk başladık düşünmeye hala bir yol bulamadık."

Uchiha Obito, Sasuke'nin amcasının oğlu. Uzunca bir zamandır şehir dışında olmasına rağmen ani bir kararla bavulunu toplamış Konoha'ya dönmeye karar vermişti o gün ama geldiğinde ne görsün hali hazırda onu beklediğini düşündüğü evi pek de onu beklemiyordu. Sasuke evi Sakura ve ablasına ayarladıktan sonra Obito'ya haber vermeyi unutmuştu durum böyle olunca da sabahın körü ufak bi terslik çıkmıştı. Neyse ki durum kolayca izah edilmiş ve Obito içeri buyur edildiğinde haliyle bu kadar kişinin neden burda olduğunu sorgulamıştı ve palyaçolarımızın sonunda dermanlarını bulacakları konuşma başladı.

Aşiret Paket [Naruto Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin