Başlangıca atılan adım

92 9 4
                                    

Yorgunluk artık vücudunun bir uzvu olmuş gibi hissediyordu. Midesinde bir türlü geçmeyen bulantı hissine hantal vücudunun ağrıları eklenmişti. Oysa küçükken çok spor yapan biriydi ama şimdi sırf uçak yakalamak için koşmak bile yormuştu. Bir de yakalamak için koştuğu uçağın kendi uçağı olmaması da cabası. Tabi bir de bu koşuşun havaalanının içinde oluşu şu anda onu etkileyen mide bulantısının en büyük sebebiydi. Havaalanları çocukken çok severdi. Farklı insanların buluştuğu bu yer ona etkileyici geliyordu. Ta ki havaalanları onu annesinden ayıran bir yer haline gelene kadar. Sevgi dolu bir aileye doğup kaos içinde büyümek zorunda kalması yetmemiş bir de ortaokula giderken ülke değiştirip annesinden uzak kalmak zorunda kalmıştı. Ve suçlayabileceği kimse yoktu etrafında. Ebeveyinleri şaşırtıcı bir şekilde boşanmayı aşırı saygılı bir şekilde yürütmüşlerdi. İki yetişkin olayı tam olarak anlayıp kendi içlerine sindirebilmiş olmaları, Seungmin'in de aynı şekilde tepki vermesine neden olmuştu ya da o öyle olduğunu düşünüyordu. Ancak küçük aklından geçen ve kendisine sakladığı düşünceleri, 21 yaşındaki kendisinin sırtına yük olmuştu ama yine küçüklüğündeki taktiği izleyip her şeyi kendisine saklamayı seçmişti.

Düşünceleri yüzüne vurmuş olacak ki oda arkadaşı Felix "İyi misin?" diye sordu. Seungmin kafa sallamakla yetindi. "Güzel bir tatili hak ettik değil mi?" diye devam etti Felix. Seungmin bu hayatta bir çok kişiye karşı soğuk veya kaba davranabilirdi ama Felix asla bu kişilerden biri değildi. Güneşin vücut bulmuş hali olan bu çocuğa karşı zaafı vardı Seungmin'in. "Ben bu işi neden tekrar kabul ettim ki?" diye sorguladı kafasını koltuğu yaslarken. "Çünkü çocukları seviyorsun?" Seungmin tek kaşını kaldırıp sarı saçlı oğlana bakınca Felix kıkırkardı.

"Bu iş okulunu ödüyor ve cv ine yazdığın anda tüm okullar seni işe almak için sıraya girecek" İkili kapıda kimin konuştuğuna bakma ihtiyacı bile duymadan Jisung odaya girip kendisini Seungmin'in yanına attı. "Hayır ben anlamıyorum okul başlayalı 2 hafta oldu. Niye bu kadar yorucu herşey? Ve sen nasıl bu kadar neşelisin?" son soru Felix'e yöneltmişti Jisung. Felix'in konuşmasına izin vermeden tekrardan "Bu çocuklar lisesi değil mi? Neden uçağın kapısına kadar biz götürmek zorundayız. Ayakları var yürüsünler kendileri" diyerek söylenmeye devam etti. Felix, Jisung 'un söylenmesinin getirdiği rahatlıkla cevap verdi. "Öncelikle hala yetişkin değiller o yüzden okul tek başlarına havaalanında bırakamaz. Ve bunun yanında ikinizin aksine yaptığım işi seviyorum. Ve başında yorulmanız çok normal ikiniz de geçen sene bu zamanlarda burada değildiniz." Seungmin kafasını sallayıp gözlerini tavana dikti.

Bir önceki sene,okulun ilk döneminin sonunda gelmişti bu iş karşısına.

Seungmin çok büyük sayılmayan bir özel üniversitede okuyordu. Okulunu çok sevse de ciddi mana da maliyetli oluşu onu iş aramaya itmişti. Okuldan aldığı burs derslerini karşılıyordu ama okuduğu bölümün ders dışı maliyeti o kadar fazlaydı ki. Sırf bir ödev için bile harcadığı miktar bir haftada kazandığı yarım zamanlı işin maaşından yüksekti. Kara kara para konusunda dertlenirken hocası sayesinde başvurmuştu bu işe.

Stray Kids okulu adını çok duyduğu bir liseydi. Ülke genelinde bilinen bir üne sahipti. Adının aksine ciddi manada zengin ve prestijli insanların okuduğu bir okuldu. İlk açıldığı yıllar sadece saray ve soylu insanların çocuklarını gönderdiği bir okul olmasına rağmen yüzyıllar sonra normal insanlara da açılmış ama buna rağmen öğrencilerin büyük bir kesimini yine varlıklı aile profili oluşturuyordu. Okul sadece yatılı öğrenci kabul etmesi ve bu yatılı öğrencilerle ilgilenecek mentör ihtiyacı Seungmin'in kendisini burada bulmasına neden olmuştu.

Okul öğrencileri seçtiği gibi kendi kadrosunu seçerkende aşırı seçiciydi. Maaşı bir çok işten fazlaydı ama beklenti de aynı oranda yüksekti. Yurtta kalacak mentörlerin çoğunluğun üniversite öğrencisi olması isteniyordu. Bunun yanında seçilen öğrencilerden mükemmele yakın puanlar bekliyorlardı. Şaşırtıcı bir şekilde bölüm şartları yoktu. Bu yüzden sahne sanatları okuyan Felix ve müzik okuyan Jisung ta yüksek puanları oldukları için bu işe alınmışlardı. Mentör olmak büyük ölçüde yurdun düzenini korumaktan geçiyordu. Yurtlar dairelere bölünmüştü ve her dairenin 12 öğrenci kapasitesi vardı ve her daireye 2 mentör düşüyordu. Seungmin çok şanslı biri olmasa da bu sefer şans yüzüne gülmüş Felix'i ikinci mentör olarak yanına vermişti. Felix tek kelime ile güneşti. Sarı saçları olsun, yüzünden ayrılmayan gülümsemesi olsun veya sorunların karşısında koruduğu sakinliği olsun güneşin vücud bulmuş haliydi.

The Day We Met| hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin