Seungmin, Hyunjin ile yaptığı konuşma sonucunda araları biraz daha iyileşmişti. En azından günlerinin nasıl geçtiğini soracak kadar. Yaşça büyük olan saygı sözcüklerini çok umursayan biri değildi. Arada büyük bir yaş farkı olmadığı sürece Hyung denmesini beklemiyordu. En azından Seungmin'e dediği buydu. Karşısındaki adamı tanımıyordu ama tanımak içinde bir adım attığı da söylenemezdi. Hyunjin de Seungmin'in hızına uyuyordu. Kahve gözlü gencin sorduğu sorular kadar karşılık veriyor. Seungmin'i cevaplara boğmuyordu. Sorduğu sorularda hep yüzelseldi. Bu durum hem Seungmin'i rahatlatırken hem de bilinmedik soru denizine itiyordu. Seungmin etrafındaki insanlara göre kişisel hayatını daha özel tutan biriydi ve insanların özel hayatlarını kurculamayı sevmezdi.
Ancak konu Hyunjin'e geldiğinde kendini merak etmekten alıkoyamıyordu. Siyah saçlı oğlan neden gelmişti buraya? Kısa konuşmalarından çıkardığı kadarıyla Hyunjin prestijli bir dans stüdyo işletiyordu. Dans veya performans ile ilgisi olmayan Seungmin bile duymuştu adını. Böyle bir işi olan biri neden buradaydı? Kendi evinde kalıp kafa dinlemek yerine neden öğreci dolu bir yurtta, kendisinden küçük biri ile oda paylaşırdı ki?Sadece Chan'ın çağırdığı için gelme fikrini beyni kabul etmeyi reddediyordu. Büyük olanın yurda gelme saati yaklaştıkça girdiği bu gereksiz düşünceler bugün de onu yanlız bırakmamıştı.
Hyunjin'in yurda dönüş saatleri garip bir şekilde aşırı dakikti. Geçen iki hafta boyunca aynı saatte odaya gelip duşunu almış olurdu. 9-5 çalışan memurdan bile daha dakikti. Halbuki Felix'in saati saatine uymazdı. Hoş biri öğrenci öbürü ise kendi stüdyosunu işleten biriydi. Tabi durum sadece tesadüften ibarette olabilirdi. Sonuçta iki hafta bir çok şey için kısa bir süreydi.
Seungmin her ne kadar iki haftanın bir insanın rutinini anlamak için kısa olduğunu düşünsede Hyunjin'in aksatmadan takip ettiği dakikliği aklına kazınmıştı. İşte bu yüzden her zamanki dakikliğinin aksine Hyunjin'in ortalıkta olamayışı garibine gitmişti. Son bir haftadır yemeğe beraber gittikleri için Seungmin yemeğin son dakikalarına kadar büyük olanı beklemekten alamadı kendisini. Kahve oğlan neden bunu yaptığını bilmiyordu bile. Hyunjin ile sözleşmemişlerdi. Belki Hyunjin şuan biri ile yemeğe gitmiş olabilirdi. Belki de randevuya. Sonuçta sabahları Seungmin, Hyunjin uyanmadan odadan çıktığı için siyah saçlı adamın böyle bir şeye hazırlanıp hazırlanmadığını bilmiyordu. Seungmin düşüncelerinin geldiği noktayı görünce kendine şaşırmadan edemedi. İçinde anlamlandıramadığı ve tanımadığı hisle odasından çıkıp yemekhaneye ilerledi. Her ne kadar Hyunjin ona söz vermediğini bilse de veya Seungmin'in onu beklediğinden bir haber olsa da kahve gözlü oğlan içinde küçük bir burukulma ile yedi yemeğini. Son dakikalara kaldığı için etrafta tek tük öğrenciler vardı.
Seungmin yemeğini bititrip aşağı inecekken Yemekhane görevlilerinin yemeği topladığını görünce ağzından çıkan kelimeleri durduramadı. "Pardon, oda arkadaşım yemeğe yetişemedi onun için bir tabak hazırlayabilir miyim,lütfen?"
Seungmin yurttaki diğer görevliler tarafından sevildiğinin farkındaydı ve bunu kullanmamaya çalışırdı. Hatta şuan elinde aşağı indirdiği tabağa baktıkça daha da pişman oluyordu. Okulun en büyük kurallarından biriydi odaya yemek götürmeme kuralı ve bu kural yurtta kalan öğrencilerin yanında mentörleri ve kat görevlilerini de kapsıyordu. Şuanda çok nadir,bu ana kadar hiç,kırdığı kurallardan birini kırmıştı. Bunu da hakkında bir şey bilmediği Hyunjin için yapmıştı. Ona neydi Hyunjin'in yemek yiğip yememesi. Büyük ihtimille ilk tahmini doğruydu ve şuan biri ile randevusu vardı. Odaya geri döndüğünde Seungmin'in gereksiz çabasını görüp içten içe ne kadar garip olduğunu düşünecekti. Büyük ihtamalle bunu yaparken Seungmin'e hissettirmemeye çalışırdı. Hyunjin bir çok şey olabilirdi ama kaba bunlardan biri değildi. En azından Seungmin'e karşı, Jisung sınırları zorladığında müzisyenin anlayacağı dilden konuşmaya başlıyordu siyah saçlı adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Day We Met| hyunmin
FanfictionDuygular ve hisler kendisini bildiğinden beri uğraşmaktan kaçındığı mümkün oldukça derin bir mezara gömdüğü iki konuydu. Peki duygulardan ve hissetiklerini dillendirmekten korkmayan yeni oda arkadaşı onun yıllardır süregelen alışkanlıklarını değişt...