17

9.9K 994 258
                                    

beyler bölümler karışmış, bir sonrakini okuyun önce.

"senin ben o şutu çektiğin bacağını kökünden sikeyim orospunun evladı."

bir hışımla kapattığım ekranın başından kalkıp masanın üzerinden aldığım paketle balkona doğru ilerlemeye başladım. sinirden kıpkırmızı olduğuma yemin edebilirdim, ki bu kadar önemli bir maçın yitirilmesi bununla hafif kalırdı. alışkındım, tuttuğum takım sağ olsun.

balkona çıktığımda hâlâ söylenmeye devam ediyordum, ki bir sonraki maça kadar da ne zaman aklıma gelse sövecektim. kesinlikle takıntılı ya sinir problemleri olan biri değildim. evet.

serin hava zaten karışık olan saçlarımı biraz daha birbirine katarken elinle siper ettiğim çakmakla yaktım sigarayı. koltuğu es geçip balkon demirine ellerimi yaslayıp mahalleyi izlemeye başladım. sigarayı içme şeklim arkamdan atlılar kovalıyor gibiydi çünkü ne zaman sinirli olsam yaptığım işi hızlı yapardım. gerek de yoktu hani ama vücudumun tepkileri biraz değişikti.

biten izmariti demirin üzerine bastırarak söndürüp tam da o sırada çalan kapıyı açmaya doğru yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. birini bekliyor muydum, hayır. merak desen, o da yoktu.

peki söyleseler kapıyı çalan kişinin kim taehyung olduğunu, bunları yapar mıydım? tartışılır.

kapıyı açtığım an söylediği gibi tek kelime ettirmeden aramızdaki mesafeyi kapatıp kapandı dudaklarıma. öyle sert ve aceleciydi ki, ve ben öylesine transa girmiştim ki algılamam çok uzun sürdü.

ensemden kavradığı saçları çekerek karşılık vermeme sebep olduğundan ayağımın ucuyla kapattım kapıyı. karşılık vermeye başladığımda en az onun kadar serttim. nefes nefese geri çekilip yüzüme bakmaya başladı. sert ifadesi o an öyle çekici geldi ki, bu kez kontrolü elime alıp arkasındaki kapıya sertçe ittim bedenini. yeniden dudaklarına atıldığımda az önceki şokun acısını çıkarıyordum. bir de günler süren özlemin hıncı.

parmakları saçlarımı çekerken ayrılmam imkânsız gibi geliyordu ondan. dudaklarım arasına aldığım dudaklarını hunharca sömürüyordum. kafamı yana eğip biraz daha derinleştirdim öpücüğü. evde yankılanan tek şey çıkan ıslak seslerdi.

dilinin baskısını hissettiğimde dudaklarımı aralayıp içeri aldım. sıcak ve pürüzlü yüzeye dişlerimi geçirdiğimde ağzından ufak bir inilti kaçtı. ve ben bunun ardından daha sert emmeye başladım dilini. bedenlerimiz birbirine yapışık hâldeydi. kasıklarımda onun baskısını hissettiğim anda kafam uçmuş gibiydi sanki. ne yaparsa karşılık veriyordum, ne yaparsan karşılık veriyordu.

fakat alacak nefes bulamayınca yeniden ayrıldım.

dağılmış ve şiş dudaklarıyla karşımda tanrı duruyordu.

"jeon," dedi nefes nefese. sonra nefesini ıslattığı dudaklarıma vererek güldü.

"taehyung." dedim aynı tepkiyi vererek.

"deli gibi özledim."

"bu şekilde evime gireceksen devamlı özle."

karşılama töreni zafer ve taehyung'un dudaklarıma son kez kondurduğu öpücüğü ile son bulduğunda salona geçtik. yayıldığı koltukta ona bakarak sırıtmaya başladım.

"yalnız, şimdiden müptelası oldum. haberin olsun."

kafasını yana eğip baştan aşağı süzdü beni.

"istediğim de buydu."

"aç mısın?"

"hayır, çok yorgunum sadece."

"duşa gir, ben de bi' kahve yapayım sana olur mu?"

kafasını salladığında gülerek saçlarımı karıştırdım.

"ha beraber duş alalım dersen,"

"gel."

beklediğim tepki bu değildi aslında. küfür veya red bekliyordum ama taehyung piç gibi gülerek bana bakmaya başladığında benden ona bir şeyler sıçradığını anlamam uzun sürmedi.

"yarın işe gideceğini bilmesen bütün geceyi birlikte geçirebilirdik."

"hâlâ altta olduğum hayalini mi kuruyorsun?" dedi dibime girip.

"hâlâ bunun önemli olduğunu mu düşünüyorsun?" dedim kaşlarımı kaldırarak. eğilip çeneme hafif bir öpücük bıraktı.

"seninle her şeye varım ama bugün değil. çünkü uyuyacağız."

"başım ağrıyor bahanesiyle kocasına vermeyen kadınlar gibisin."

yüzünü buruşturup gülerek omuz attı. sonra önümden geçip ezbere bildiği duşa ilerlemeye başladı. ben de aval aval arkasından izlemeye.

mutfağa geçip kahve için su koydum. dilim istemsiz dudaklarıma gittiğinde hafif şiş ve ıslak olması dişlerimi göstererek gülmeme sebep olduğunda  kafamda bir şeylerin oturmaya başladığını fark ettim. giderek kapıldığım bu duyguların adı her ne sikimse beni dünyanın en mutlu adamı kılıyordu.

gecenin sonunda içtiğimiz kahvelerin ardından yaptığımız tek şey de uyumak oldu. daha doğrusu o uyudu, ben de tüm gece onu seyrettim. yüzünün her yerini öperken, saçlarını severken ve kokusunu nefes niyetine solurken düşündüğüm tek şey bu herifin her santimi ile bana ait kılınmış olduğuydu.

kim taehyung ve jeon jeongguk. yüzyılın devrimiydik.

smoke symphony |tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin