Normalde diğer bölümü uzatıcaktım ama çoktan okunduğu için vazgeçtim.
Yazım hatası varsa yazın lütfen
İyi bölümler
.
.
.
..
.
Geceyi bir parkta, yarı uyanık yarı uyuyarak geçirmişti. Güneş gökyüzünü aydınlatmaya başlamıştı. Yattığı bankta doğruldu. Hala tek parça olduğuna mutluydu. Cebinden telefonunu çıkardı ve yakındaki pansiyonlara bakmaya başladı. Uygun fiyatlı küçük bir yer buunca haritalara girdi.
Yürüme mesafesi yaklaşık yarım saatti.
Rotaya göz gezdirdi. Telefonu ön cebine sokuşturup ayağa kalktı.
Valizini ve çantasını alıp ilerlemeye başladı.Sokaklar hala sessizdi. Sadece birkaç tane araba vardı. Pazar sabahı olduğundan en erken saat 10'a kadar da hareketlenmezdi.
Arada bir navigasyona bakarak pansiyonun önüne geldi. Beyaza, çok yeni olmayan bir binaydı. İçeri girince resepsiyonda orta yaşlı bir kadın tarafından karşılandı. Kadının kahverengi saçları arasında nadiren beyaz teller karışmıştı. Uykusuz gözüküyordu. Buna rağmen güler yüzle karşıladı.
Felix başıyla selam verdi. "Günaydın." Kadında selam verdi. "İki geceliğine burda kalmak istiyorum. Kahvaltı, öğle, akşam yemeği olmayacak." Kadın başıyla onayladı. "Gecelik 15.000 WON." Elindeki hesap makinesinde kısa bir hesap yaptı. "Öğrenci indirimiyle 25.000 oluyor." Felix başıyla onayladı ve cebinden bir tomar para çıkardı. Saydıktan sonra parayı kadına uzattı. Kadın tekrar kısaca saydı ve bir çekmeceden anahtar çıkardı.
Felix anahtarı kadından aldı. "3. kat 4 numara." kadın kısaca ekledi. Felix başını sallayıp merdivenlere ilerledi.
3. kata gelince durdu. Her katta 3 oda vardı. Gözleri hızlıca numaralarda dolaştı ve 4 numarayı buldu. Anahtarla kapıyı açıp içeri girdi. Küçük odada tek kişilik bir yatak, birde masa vardı. En azından temizdi.Kapıyı kapatıp içeri girdi. Valizini yatağın yanına bıraktı. Çantasını da masaya koydu. Daha sonra yatağa yattı. Yorgundu. Önceki gece neredeyse hiç uyuyamamıştı.
Kısa süre sonra uykuya daldı.Gözlerini açtı. Yanındaki telefonundan saate baktı. Saat 1'e geliyordu. Dört saat uyumuştu. Yataktan kalktı ve odadaki minik tuvalete gitti. Elini yüzünü yıkadı. Biraz daha ayılmıştı.
Üstünü değiştirdi. Parasını valizin gizli gözüne bırakıp bir miktarı yanına aldı. Telefonunu da aldıktan sonra aşağı indi. Lobide, resepsiyonda kayıt yaptıran biri vardı. Arkadan bakınca saçları tanıdık gelmişti. Önünü dönünce onun, dün gece Felix'e yardım eden kişi olduğunu anladı. Hala utanç duyuyordu, birinin karşısında bebek gibi ağlamış olmaktan.
Yüzünü kapatarak hızlıca binadan çıktı. Fark edilmediği için rahatlamıştı.
Yarı zamanlı iş bulmak için, tam zamanlı olmazdı çünkü okulu vardı, kafelerdeki iş ilanlarına bakacaktı.
Kafelerin bulunduğu bir sokağa girdi. Kapısında iş ilanı olan bir yer arıyordu. Sonunda bir kafenin camında bir afiş gördü. "18 yaşından büyük, yarı zamanlı çalışan aranıyor" yazılı afişe bakarak içinden sevinç çığlıkları attı. Üstünü düzeltim kafeye girdi. Doğruca kasaya gitti. "İyi günler. İlanınızı gördüm." Camı gösterdi. "Kimle konuşabilirim?" Orta yaşlı adam mahçup bir tavırla baktı. "Üzgünüm birini bulduk. Arkadaşıma afişi sökmesoni söylemiştim ama sökmemiş." Köşedeki, masayı silen garsona yan gözle baktı. "Önemli değil. Tekrardan iyi günler."
Dışarı çıktıktan sonra Felix'in tüm heyecanı kaçmıştı. Zaten bu kadar kolay olacağını düşünmesi hataydı.
Bir kaç sokak daha dolaşmış, birkaç tane daha ilana denk gelmişti ama elinde bir hiç vardı. Üç saatlik yürüyüşün ardından, son girdiği kafeye oturmaya karar verdi.
Hafif bir şeyler içmek istiyordu. Menüye göz attı. Bir cheesecake ile latte sipariş etti.
Garson kısa süre içerisinde siparişini getirdi. Felix teşekkür edip kahveden bir yudum aldı. Uzun süredir bir şey yemiyordu yada içmiyordu. Galiba 20 saatten fazla olmuştu bir şey yemiyeli. En son dün bu saatlerde bir tost yemişti.
Önündeki pastaya baktı ve istemsizce gözleri doldu. Sebepsiz yere içini huzursuzluk kaplamıştı. Çaresiz hissediyordu. Kafasındaki sesler ona bir sürü şey söylüyordu.
Derin bir nefes aldı. Sesleri bastırmak için şarkı dinlemeyi isterdi ama babası kulaklığını, ona seslenmesine rağmen duymadığı için kırmıştı. Yenisini alıcak fırsatı yada parası da olmamıştı.İç çekip çatalı eline aldı ve önündeki pastayla oynamaya başladı. Bir lokmayı ağzına götürdü ama canı fazlasını istemedi. Sadece kahvesini bitirdi ve hesabı ödeyip kalktı.
Yarım saat boyunca sokaklarda öylece yürümüştü. Hiç bir iş ilanına rastlamamıştı. Açlıktan karnı ağrıyordu ama canı hiç bir şey istemiyordu. Yemek yerlerinin önünden geçtikçe kokudan midesi kalkıyor, yön değiştiriyordu. Açlığını unutmak için telefonunu kurcalamaya başladı. Şarjı azalıyordu. Şarjı bitmeden kaldığı yere geri dönmeliydi.
Navigasyonu açtı ve kısa bir yol aradı. Uygulama, onun için en kısa yolu oluşturdu.
Resepsiyondaki kadını selamlayıp odasına çıktı. Yorulmuştu. Saat 5'e geliyordu. Üstüne pijama giyip yatağa yattı. İş bulması gerekiyordu. Para kazanması gerekiyordu. Aynı zamanda okula gidip sınavlara da girmesi gerekiyordu. Bu düşüncelerin altında ezilirken uykuya daldı.
.
.
.
.Çok içime sinmedi ama atıyorum. Yine kısa oldu üzgünüm. Gittikçe bölümleri uzatıcam. (umarım)
Bu gün dershanem ve çok fazla ödev vardı. Sizi bölümsüz de bırakmak istemedim. Umarım sevmişsinizdir.
Bundan sonra hafta içleri 2 günde 1, hafta sonları cumartesi pazar toplam 3 bölüm atıcam.
Görüşürüzzzzzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurt {Hyunlix}
Fanfictioncr: skzzsa_ (İnstegram) Felix babasından şiddet görüyordu. Bulduğu ilk fırsatta evden kaçtı. Sarhoş, tehlikeli adamlar peşine takılınca sokakta gördüğü ilk kişinin koluna girdi. Bu kişi Hyunjin'di.