Okunma sayıları halis miiiiiiii (benim için fazla)
Aşırı mutlu oldummm
Böyle devam edelimSizi bölümsüz bıraktım üzgünüm:<
Bu hafta çok şey oldu. Genel olarak yoğundu. Evde değildim. Telefonum kırıldı. Hesabın şifresini unuttum. Sizi darlamıyim. Bölüme geçelim..
.
..
Sabah uyandıktan sonra, eşyalarımı toplayıp aşağı indim. Kadına çıkış yapacağımı söyeleyip anahtarı teslim ettim. Tam kapıdan çıkıyordum ki birine çarptım. Kafamı kaldırıp baktığımda o adamı gördüm. Beni hatırlamamış olmasını umuyordum.
"Pardon" diyip başımı eğdim.
Adam beni hatırlamadı, veya hatırlamazlıktan geldi, sadece "önemli değil" diyip gülümsedi.
O içeri girdikten sonra bende dışarı çıktım.Kafamda yüksek sesli bir soru yankılandı. "Nere gideceksin?" Ağlamak istiyordum. En azından eşyalarımı bırakacak bir yerim olsun isterdim. Yaşım biraz daha küçük olasa, belki bir yurda gidebilirdim. Ama doğum günümdü ve artık resmi olarak 18 yaşındaydım.
İç çektim ve nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım. Şimdiden verdiğim karardan pişmanlık duyuyordum.
Yerdeki taşı tekmeleyerek yürümeye devam ettim. Bir süre sonra bir markette iş ilanı gördüm. Belki de kurtuluşum buydu. Sonra elimdeki valizlere, doğruca markete giremiyeceğim geldi.
Bir az düşündükten sonra geldiğim yere dönmeye karar verdim. Rica etsem çantalara bir süre bakarlardı.Hızlıca pansiyona döndüm ve resepsiyona gittim. "Pardon, rica etsem şu çantalara 1-2 saatliğine göz kulak olur musunuz?" Kadın elimdekilere baktı ve işine döndü.
"Şu köşeye bırak." Gözüyle bir yeri işaret etti. Eşyaları oraya bıraktım ve tekrar dışarı çıktım.Marketin önüne gelince derin nefes aldım. "Sakin ol." Mırıldanarak içeri girdim. Çalışanlardan birisi, yeni gelen ürünleri rafa diziyordu. "Pardon," Kafasını bana çevirdi. "İş için kimle görüşebilirim." Bıkkın bir ifade takındı. "Haftaya salı gelin. Bu gün konuşabileceğiniz birisi yok."
Başımı sallayıp hızla dışarı çıktım.Bıkmıştım. İleride bir kaldırıma oturdum. Gidecek kimsem yoktu. Arkadaşlarımın, zaten iki tane vardı, ailesi beni sevmezdi. Sebebini bilmiyorum. Bir kez Jeonginlerde kalmıştım. Saat geç olunce Jeongin ısrar etmişti. Jisung'un ailesini görmedim bile. Sadece beni sevmiyorlar. Hemde hiç.
Dizlerimi kendime çektim ve kollarımı dizlerime sardım. Gözlerimden bir kaç damla yaş süzüldü.
Sakin olmam gerekiyordu. Paramın sonuna gelmiştim. En azından bir geceyi daha ödeyecek param yoktu. Acaba yalvarsam bir kaç gün daha kalmama izin verirler miydi? Tek çözümün bu olduğunu düşündüm ve geri pansiyona döndüm.Siyah saçlı çocuk ordaydı. Çok bakmadan doğruca resepsiyondaki, eskiden burda olan, yaşlı kadının yerine gelen, adama doğru ilerledim. "Pardon, maddi sıkıntı içerisindeyim." Sesim fazla kısık çıkmıştı. Masaya biraz daha eğildim. Adam duymamış gibi kaşlarını kaldırdı.
"Param yok. Bir iş bulana kadar burda konaklasam. İş bulur bulmaz parayı ödeyeceğim."
Utançtan yerin dibine girmek istiyordum.
"Ne saçmalıyorsun? Dolandırıcı falan mısın?" Yaşlı adamın kaşları çatılmıştı.Başıma bir ağrı saplandı. "Hayır, bayım. Sadece ailemle problem yaşadım ve kalacak yere ihtiyacım var."
Adam homurdandı, "Ordan bakınca hayır kurumuna mı benziyoruz?" İnat etmenin faydası olmayacağını biliyordum ama başka seçeneğim yoktu. "Lütfen.. Parasını ödeyeceğim." Adam sinirli bir şekilde yerinden kalktı.
Mideme kramplar giriyordu. Uzun süredir yemek yemediğim içindi. "Para yoksa oda da yok."Başım döndüğü ve gözlerim karardığı için kıpırdayamamıştım. Görüş açımın %75'ini kaplayan karaltının yok olmasını bekliyordum.
Omzumda bir ağırlık hissettim. Kulaklarım çınlıyor, dengemi kaybediyordum.
"Duymadın mı! Defol dedim."
Adamın yüksek sesi duyduğum son şeydi. Kalanı karanlık..
.
.
.Kısa olduğuna bakmayın
Bir bölüm daha yazıcam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurt {Hyunlix}
Fanfictioncr: skzzsa_ (İnstegram) Felix babasından şiddet görüyordu. Bulduğu ilk fırsatta evden kaçtı. Sarhoş, tehlikeli adamlar peşine takılınca sokakta gördüğü ilk kişinin koluna girdi. Bu kişi Hyunjin'di.