Kim Jennie;
Yaşadıkları zordu. Yaşattıklarım zordu. Daha ben olduğunu bilmeden vicdan azabı çekerken şuanda üstüme toprak atmışlardı resmen. Yanımda oturan Taehyung'a baktım.
"Özür dilerim."
Özür diledim. Yapabileceğim bir şey yoktu. Anlattıklarıyla biraz biraz hatırlasamda çok bölük bölüktü. Tamamı yoktu ve olmuyordu bazı kısımları uymuyordu. Hissediyorum. Onun gözünde görüyorum. Her şeyi görüyorum hemde. Bütün duyguları.
"Dileme. Bir kere seni kaybettim. Sadece seni değil kendimi kaybettim ben. Bir daha gitme."
Evet gitmeyecektim. Kesin kararlıydım. Git dese bile bırakmazdım şu saniyeden sonra.
"Gitmeyeceğim"
Ona döndüm kucağına oturdum ona sarıldım. Beklemiyordu bende beklemiyordum. O hali gözüme geldikçe ona yaşattıklarım gözüme geldikçe yapacak bir şeyim olmuyordu. Elimden bir tek sarılmak geliyordu.
"Sarılmak geçirmiyor evet ama elimden bir tek bu geliyor."
"Seni çok özledim. Evimde olmanı,hayatıma müdahale etmeni,seninle uyumayı"
"Hiç fotoğrafımız var mı?"
Bunu dediğim anda telefonunu çıkardı ve bir albüme girdi. Tanrım bunların hepsinde vardım. Tek başıma çekildiklerim,ikimizin oldukları, videolarımız... Her anımız çok güzeldi. O her anımızı kaydetmişti. Bizi unutmamıştı. Bunu telefonunda saklaması... Çok büyük bir sorumluluk gibi geliyor. Birini ölesiye sevdikten sonra onu kaybetmek. Uyuşturucu bağımlısının elinden bir anda uyuşturucuyu alıp ondan ayırmak gibi. Ben unuttum. Ama onun beyninde her salisemiz var. Ve onun unutması zor.
Bir fotoğraf çarptı gözüme,üstüne tıkladım. Annem. Annemde mi biliyordu? Annem ben ve Taehyung yemek yiyoruz. Hepimiz çok mutluyuz, çok gülümsüyoruz. Dahada ötesi gözlerimiz gülüyor resmen. Annem ve ben kareye bakıyoruz. Taehyung bana bakıyor. Gerçekten seviyormuş gibi.
"Sen hayatımın merkeziydin. Ben ailemle pek görüşmezdim. Tercihen. Ama seni tercih edemiyordum Jennie. İster istemez sana geliyordum ben. Sende öyleydin. Biz herkesin olmak isteyeceği türden bir çifttik."
Başımı olumlu anlamda salladım.
"En çok sana güvendim ben. En çok seninle paylaştım her şeyimi. Tabi en başlarda böyleydi bu. Zamanla her şeyim sen oldun."
Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Acı çeken bir adamdı o.
" Seni kaybedince sadece sevdiğim kadını değil her şeyimi kaybettim ben."
Nefes aldı devam etti. Gözünden bir damla yaş düştü.
"Senden önce mantıksal bir adamdım ben. Her şeyimin saati vardı. Gülümsememin bile."
Arkasına yaslandı ve bana baktı.
"Sen geldin kurallarım bozuldu benim."
"Birgün bile pişman olmadım. Her günümüz ayrı güzeldi. Kavgalarımız bile özenilecek türdendi. Bazen düşünüyordum. Ne yaptım da sen benim oldun,benimle oldun?"
Kafasını iki yana salladı ve doğruldu ve kucağında olan benin beline sarıldı. Kalbim yine hızlandı.
"O gün kavga etmiştik. Ama halledilmeyecek bir şey değildi. Çok basit bir şeydi. Sonra sen eve geçiyordun. Yani gitmek için çıktın burdan."
Sanki o anı yaşıyor gibiydi. Bir kere daha derin bir nefes aldı. Güç toplamaya çalışır gibiydi sanki.
"Telefon geldi. Kaza geçirmişsin. Şirketten nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Sonra hastaneye geldim. Asansör bozuktu 15. Katta olmana rağmen koştum. Merdivenleri o kadar hızlı çıktım ki kalp krizi geçirecektim resmen. Ameliyathanenin önünde annen vardı."
Her detayını hatırlıyordu. Hiç unutmamıştı.
"Senin çıkmanı bekledik. Çok uzun sürdü ameliyatın. Çok ağırmış kaza. Görüntüleri izledim. İlk başlarda izleyememiştim. Sonra izledim. Karşıdan gelen tırın altında kaldın sen"
Bu sefer çok şiddetli ağlamaya başladı. Tıpkı o geceki gibi. Ve belimi sıktı. Sanki gerçekliğimden emin olmak ister gibi. Sanki kalkıp gidecekmişim gibi. Gitmemi istemiyormuş gibi.
"Sen... çıkamadın ameliyattan. Sonra doktor çıktı işlemler için falan dediği zaman inanamadım. Görmek istedim. Daha sabah kavga ettik biz ölmedi dedim. Yaşıyor o biliyorum. Şaka yapıyorsunuz. Hadi Jennie çık ve hamilelik sürprizini yap dedim. Çıkmadın"
"Sakinleştirici vermişler. Sonrasını hatırlamıyorum. Ertesi gün uyandığımda odamdaydım. Dedim tamam sadece kötü bir kabusmuş. Uyandım evde seni aradım. Yoktun. Lisa aradı. İyi olup olmadığımı sordu. Neden soruyorsun dedim. Gerçekmiş işte. Hastaneye gittim sonra seni görmek istedim. Görürsem inanırdım diye düşündüm. Morga indirdiler beni. Yüzünü açtılar. Gördüm... Bembeyazdın. Sen beyazdın zaten ama orda daha farklı bir beyazdın. Nasıl çıktım bilmiyorum en son hatırladığım arabaya bindiğimde kendimde olmadığımdı. O gece eve gidemedim. Korktum. Sonra ertesi gün gittim. Odama girmedim. Yataktan kokun gitmesin diye. Soyunma odasını girmedim"
Devam edecekti izin vermedim. Kollarımı açıp sımsıkı sarıldım.
"Bir daha olmayacak. Bu kadar üzmeyeceğim seni. Geçmişi tamamen hatırlayamıyorum fakat hatırlayacağım. O zamana kadar da hiç ayrılmak yok."
Büyük elini küçük ellerimin arasına aldım ve parmaklarımla parmaklarını kenetledim.
"İlk gördüğümde bir şey hissettim. Kalbimin içinde bir sızı oluştu ve göğsüm sıkıştı resmen. Kalbimin ritmi değişti. Gözlerinde bir şey aradım. Sebepsiz ama aradım bilmiyorum neden belki de hissettim" dedim.
"Beyin unutur. Hafıza kısmı unutur daha doğrusu. Fakat sevmek de beyinin işidir. Ama sevgi hissedilir. Sen anıları unutsanda hislerin hep seninle. Hissetmişsin Jennie."
Biraz öyle oturduktan sonra ayağa kalktım.
"İşimin başına dönsem iyi olacak. Sende çalış biraz. Kafanı topla."
"Araban gelecekti. Çilingir gelecekti"
Tamamiyle unuttuğum şeyle elimi alnıma vurdum.
"Tanrım resmen salağım"
"Biliyorum saçma gelecek ama tekrardan yanıma taşınmanı istiyorum."
Başımı yere eğdim ve düşündüm. Saçmaydı. Daha dün bir bugün iki tanıştığım bir adamdı. Ve onun evinde kalmamalıydım.
YOU ARE READING
Nor +18 /Taennie/
Fanfiction"Nasıl yapabiliyorsun?" Bana mı söylemişti? Neyi nasıl yapabiliyordum? "Ben her yerde seni ararken kokun kıyafetlerden gitmesin diye uğraşırken sen nasıl" Devam edemedi. Sanırım aklı yerinde değildi. Tezgahta gördüğüm viski bardağıyla farkettim. Alk...