Açıklayabilirim

1.6K 136 44
                                    

Aşkım lütfen bekle açıklayabilirim adhsakdahd Ay mutluyum çünkü ne pc ne de klavyem bozulmamış sadece klavyenin pili bitmiş sajddljada Kendi salaklığım yüzünden iki gündür kalp krizi geçiriyordum ama geçti. Şükür momentlerinizi alırım. 

Geçen bölümüzün açılışı beğenildiği için bir benzeri ve hep duymak istediğim bir cümle ile açılışımızı yapalım. 

Kendine gel Bihter, biz zenginiz.

Başım. Lanet! Off başım resmen çatlıyordu. Alarmdan önce mi kalkmıştım? Geç kalmamam lazımdı. Doğrulmaya çalışmamla belimde bir ağırlık hissettim. Kol? Ah, tamam Damon'muş. 

NE!

"Damon!" Resmen çığlık atmış ve n korkudan sıçrayarak göt üstü yere düşmüştüm. Damon'da korkuyla uyanmış başını tutuyordu. Boynu, göğsü ısırık ve tırnak izleriyle doluydu. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır! 

Belime saplanan ağrıyla ayağa kalkıp çıplak bedenimi fark etmemle yerde duran bornozumu alıp hızla giyindim. 

"Marcus? İyi misin bebeğim?" Bebeğim? Siktir! Yaşananlar bir bir tokat gibi zihnime çarparken duvara tutundum. Cidden yaşanmıştı. O olaydan sonra Damon'dan ölesiye kaçmıştım ama kızgınlığa mı girmiştim? Ve omega yanım Damon'u çağırmıştı.

"Marcus?" Uykusu iyice açılan Damon bana endişe dolu gözlerle bakıyordu. Yataktan çıkıp yanıma gelmiş ve yüzümü avuçlarının arasına almıştı.

"Güzelim? İyi misin? Acıkmış olmalısın, git ve sıcak bir duş al tamam mı ben hallederim." Yüzümü bırakması ile başımla onaylayıp hızla banyoya geçtim. Suyu açıp küvete girerken kafam allak bullaktı. Kızgınlık bu kadar lanet bir şey miydi? Rezil bir baş ağrısı, tüm vücudum acı içinde ve kızgınlığa dair anılarım karmakarışıktı. 

Net olan şey Damon'un artık ne olduğumu biliyor olmasıydı. Ve tepkilerine bakarak... hakkımda kötü düşündüğünü sanmıyordum. Sağlam bir açıklama bekliyor olmalıydı. Haklı olarak. Suyun altında fazla oyalanmadan temizlenip çıktım. Bornozumla yatak odasına geçtiğimde her zaman inci gibi olan oda savaş alanından halliceydi. 

Şimdi ne olacaktı? Aşağılanacak mıydım? Ucube gibi mi görecekti beni? Ne tepki vereceğini kestirememek başımda ki ağrıyı şiddetlendiriyordu. 

Yaptıklarımız aklıma gelirken dolabımı açtım. Giyinirken aynada ki aksime baktım. Resmen parçalanmış gibiydim. Tenimde iz olmayan tek bir yer yoktu. Canımı yakmayacak pamuktan pijama takımı giyip salona geçtim.

Damon mutfak adasına iki kahvaltı tabağı hazırlamış, kahve makinesini çalıştırmış omlet hazırlıyordu. Altında dolabımdan aldığı gri bir eşortman üstünde ise hiç bir şey yoktu. Kazı alanından hallice duran sırtı ile bir süre bakıştım. 

"Geç otur bitti sayılır." Arkasını dönmeden konuşan adamı ikiletmeden oturdum. Kızarmış tost ekmeği, salatalık, biraz peynir ve domatesle standart güzel bir tabak hazırlamıştı. Tavada ki omleti spatula ile tabaklarımıza eşit şekilde böldükten sonra büyük kupalara kahveleri doldurup o da karşıma oturdu.

"Nasıl hissediyorsun, canın yanıyor mu?" İlk sorduğu soru bu muydu? Yeni demlenmiş kahveden bir yudum alıp kendime gelmeye çalıştım.

"İyiyim. Kahvaltı için teşekkürler ama buna vaktimiz var mı?" Duvarda ki saat çoktan dokuzu geçiyordu. Gayet sakin bir şekilde kahvaltısını yapan adamdan gözlerimi ayırmadım.

"Önemli değil. Bütün işleri Beth ve Sara hallediyor. Yüksek ateşin olduğu için beni arayıp izin istedin, fenalaşıp hastaneye kaldırıldığın ve ailenden kimse olmadığı için şuan sana refakatçilik yapıyorum." Zeki adamdı. Ama biz kaç gündür...

Kanlı AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin