Suyun oylece durmasi, gercekligi sorgulamama neden olmusken annemin adimi seslenmesiyle panikleyerek saunanin dibinden kalktigim anda su tekrar aşağı dokuldu ve tam o sirada annem iceri girmisti, olanlara tanik oldu mu olmadi mi emin degildim. Tekrar kendimi nefessiz ve boguluyormus gibi hissediyoken annem kolumdan tutup yukari cekti. Anlamadigim sekilde bir seyler soyluyordu, azarladiginin farkindaydim ama tam olarak ne dedigini hatirlayamiyorum, hatta nerdeyse hic. Ona oylece bos bakip oksuruyordum ki bana sıkıca sarilip mirildandi.
-tanrim...bu bir hataydi...
Bu kadar yaramaz bi cocugu tek basina bırakmak bir hataydi muhtemelen. Uzun lafin kisasa kisasi (hayir kesinlikle gecmisimi hatirliyorum!!) O gunden sonra bir seylerin farkina varmaya baslamistim, ve annemde durup dururken beni kiliseye gotururdu.
Kiliseyi seviyordum aslinda tuhaf bir sekilde oraya ait oldugumu hissediyordum. Her cumartesi aksam sadece annem ve ben kiliseye gitmeye basladik, tabii 6 yasindaki bir cocuk icin kilise en fazla ne olabilir ki?
Haftalar gecti ve ikizleri daha cok merak ettikce odamdan, ozel derslerimden, keman kurslarimdan kacip odalarinin ustundeki kucuk pencereye tirmanip onlari izlerdim. Dakikalarca, belki saatlerce ta ki ortalikta olmadigim anlasilana kadar izlerdim. Adimi duydugum anda ust uste koydugum sandalye ve kitaplardan olusan kurtulus ikizler merdivenimden yere cakilirdim, yer mi fransiz cocugu tabii ki yemez kalk kos sen burda yoksun.
Babami daha sık gormeye baslamistim ama daha sessiz, sakindi. Nedeni muhtemelen annemin sert yargilayici bakislaridir, sonucta welcum to w'graves. Yemegi bitirip bahceye cikmak icin izin aldiktan sonra (aldim tamam mi uslu biri olarak elbette izin aliyorum ben) bahceye resmen firladim. Dunden kalan yagmurun havadaki nem kokusuna karismasina bayiliyordum. Kokusunu icime cekip adeta asik olurmuscasina cigerlerimi ve tum icimi doldurmasiyla icim kipir kipir oluyodu. Etrafta kosturup defalarca dusup her yerimi -yine- yaraladiktan sonra çukurda birikmis yagmur suyundan kendi yansimama bakip daginik saclarimi guluvermistim. Ansizin aklima sauna... ve saunada olanlar geldi. Ya.. ruya degilse? Tum ulkeler capinda belirli gucler elbette ki vardi; toprak, hava, elektrik, buz, ates, doga. Elime bakip onu culurdaki birikintiye dogru tuttum, gozlerimi kapattim, saunada olan hislerimi tekrar hatirlamaya calistim. Korku, bos... anlamsiz bir duyguydu. Gozlerimi actigimda ufak su parcaciklari iplik seklinde yukari cikmisti. Bunu gercekten ben mi yaptim? Bunu hava gucuyle yapmis olmaliydim! Degil mi...
Bahce kapisinin sertce acilmasiyla babamin bagirisini duydum.-Daniel Waldgrave!!!
Irkilmemle suyun geri birikintiye cakilip etrafa sicrarken hizla babama dondum. Ofkeliydi... cooook ofkeliydi. Onu sinirliyken defalarca kez gordum ama bu cok farkli gibiydi yutkundum ten rengim yandaki ak duvardan farksizdi. Yavasca ona yaklastim.
-sen... ne yaptığını saniyosun.
Dedi cokta sinirli olmayan bir ses tonuyla, heyecanlanip ona parildayan gozlerle baktim, well what can i say.. cocuktum.
-sende gordun degil mi baba!! Suyu nasil kaldirdigimi gordun degil mi? Bu demek oluyor ki ben ru-
Yakamdan toplayip yukari kaldirmasiyla gomlegimin acik dugmesi tam soluk boruma bastirilarak sozum kesilmisti.
-seni...seni aptal.
Beni adeta yere kendi direkt birakarak pesinden gitmem emri verildikten sonra iceri gecti. Yanlis bir sey yapmis olmaliyim, beni dogru yola sokmaya çalışıyor hepsi bu. Onu takip ettim ve ansizin tum sato halki suskundu, babam annemi cagirip disarda yaptigimi anlatti. Annem cokta sasirmis degildi yine de buz kesildi.
-kendi gozlerinle.. gordun mu Vincent? Onu gordun mu?
Diyerek babamin yakasina yapisti, kisik sesle bir seyler dedikten sonra ikiside bana bakti. O sirada bana bol gelen kollarimla oynamakla mesguldum.
Babam ve annemle mutfaga gectik, masaya oturduk ve annem onume kocaman bir kasede sadece su koydu.