kahve muhabbetleri

2 0 0
                                    

Bu yazıyı üniversitede yoğun bir günün ardından eve gelince yazmıştım. Aptal kahve sohbetleri. 

***

İnsanların normal akışı beni bir (1) insandan sonra zorlamaya başlıyor. Kendimi birkaç kişiyle aynı masada bulunca nasıl da canım sıkılıyor, moralim alt üst oluyor. Gündelik konuşmalar, gündemden bahsetmeler, kişilik analizleri ve konuşmalar... Yine başladı, ayak uydurmaya çalışırken takındığım o maske yeniden sınırlarını belli etmeye başladı. İçim nasıl daralıyor, uykum nasıl geliyor ah bir bilseniz... Neden böyleyim, sorusu kafamı kurcalıyor. Ancak ben sorunun kendimde olduğunu okuduğum kitaplarda anlıyorum.

Site anlayışı hakkında bir bok bilmeden okuduğum kitaplarda aslında benim her şeyden ne kadar bağımsız ve ayrı olduğumu fark ettim. Nerede olduğumu biliyor muyum, hangi sınıfa aitim? Siteye ayak uydurmak neden bu kadar zorluyor beni?

Bu aidiyet duygusunu kaybetme durumum yine ortaya çıkmaya başladı, yine neyde sorun yaşadım da bu duygu durumu ortaya çıktı diye düşünmeden edemiyorum. Evet aile problemleri başladı ancak basit bir aile problemi tüm insanlığın dertlerini ve kişiliklerini küçümseme, kişilik ve var olmayan karakter durumlarından nefret etmeme başlatan neydi beni?

Belki de içimde bir yerlerde zaten hep uzaktım bu durumlara. İlişkiler, sosyal bağlar, iletişim... İletişimi sadece kendi içimde veya yazılarımda başarabilmem ne ifade ediyor benim için... Neden ben de bir konuşmaya dahil olurken zorlanıyor ve anlatma gayretinde bulunmuyorum, neden kendimi anlatmak istemiyorum? Konuşmak istiyor muyum yoksa sadece ortamlarda sesim çıksın mı istiyorum? Sesimin çıkması kimin umurunda ki... Ortamda çıkardığım veya çıkarmaya çalıştığım sesler kendim için bir anlam ifade etmezken neden teoride bu kadar önemli ki?

Siktiğimin kahve konuşması kadar beni daraltan bir şey olmamıştı şu hayatta. Hatta belki de o masa bana kim olduğumu göstermek için gönderilmişti kim bilir? Rol model. İnsanlara uymak... Karşıt durumlardan korkumuz, insanların karakterini değil fikirlerini yargıladığımız o masa. O gün kendim hakkında pek tereddütte bulunmadım ancak masada bahsi geçen hayatımda hiç görmediğim ve muhtemelen de göremeyeceğim kişi adına çok fazla düşündüm. Kişinin fikrini söylemesi onu gruptan ayırırken kişinin fikrini söylememesi ve değiştirmesi onu karakterinden ve onurundan ayırıyor. Düzende hangisi önemli peki? İnsan kendi benliğini, karakterini bir kenara mı koymalı, bu giz ve maske bir gün zaten onun gerçekliğini gizlice göstermez mi?

İnsan ilişkileri içimi korkutuyor. Konuşmak istemiyorum, bahsetmek istemiyorum, bir durumu savunmak ve o durum hakkında konuşmak istemiyorum. Neyim ben, insanlığımı mı kaybediyorum?

Hayal durumundan çıkalı çok fazla oldu ancak bu dünya üzerine hayal kırıklıklarım sanırım hayal durumundan ötürü değil, ben doğduğumdan beri hayal kırıklığı yaşıyorum dünya üzerine. Neyim sorunlu neyden dolayı bu haldeyim bilmiyorum ancak yaratılışımı sorgulamayacağım çünkü ben yalnız değilim. Yaratılışımda da böyleydim, şu anda da böyleyim.

Benim iletişim ve sosyalleşme heveslerimi kıran aileme teşekkür ederim, hayatın aslında ne kadar ucube ve gereksiz olduğunu bana gösterdiler. Belki de kahvenin derinliği üzerine tartışan o grupta hayret verici bir şekilde şehvetle ben de orada bir şeyi savunuyor olacaktım. Okuyucular benim bu sohbeti ciddiye aldığımı sanmasın, kahve sadece bahane.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 30, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KarışıkWhere stories live. Discover now