ep3

160 17 1
                                    

Merhabalarr❤💃

İyi okumalar hepinize<3

Bu arada bu bölüm yazarın anlatımı ile olacak.

Not;
Taehyung 29, Jungkook 18 yaşında)

***

"Öyle demek istemedim. Yani sana bakmadım. Gözüm kaydı biraz, sonuçta karşımda o halde duruyordun... yani bende istemsizce şey ettim sadece."

"Tatlısın... Jungkook"

Jungkook duyduğu cümle karşısında daha da afallamıştı. Ne diyeceğini bilmez halde öylece kalakalırken Taehyung bundan oldukça hoşlanmış gibiydi. Onu utandırmaktan hiçte pişman değildi.

Jungkookun kızarmış yanakları, utandığı için kaçırdığı gözleri, kendisinden istemsiz dalıp gidiyordu Taehyung. Gördüyü bir çok kızdan güzel olması gerçeğinide göz ardı edemezdi elbette. Az önce gülerken dikkat ettiği tavşan dişleri o kadar tatlı gelmişti ki gözüne.. Kahve renk saçları, küçücük burnu, bir çok kadını kızkandıracak kadar pürüssüz olan cildi. Bu kadar kısıtlı zamanda bile bunlar oldukça dikkatini çekmişti. Kendiside farkındaydı karşındaki küçük beden onu her davranışıyla etkiliyordu.

Ve ilk defa birisi makamını bilmeden ona yardım etmiş, kendisiyle böyle içten konuşmuştu.

Jungkook gelen sesle omzu üzerinden arkaya dönerken Taehyung daldığı yüzden zorda olsa gözlerini almış, kendiside onun gibi arkaya bakmıştı. Atını ne zamandan beri orada bağladığını kendisi bile unutmuştu Taehyung.

"Çok güzel"

Jungkook'un fısıltı gibi sesini duyan Taehyung gülümsemişti hafifce. Kendisine bile garip gelmişti bu durum. Kısa sürede konuştuğu çoçuğa gülümsediği kadar hiç bir insana gülümsememişti bu kadar.

"Sevdinmi?"

Jungkook gözlerini ağaca bağlanmış oldukça güzel siyah atdan çekerek yanındaki adama çevirmiş, başını onaylamak anlamında hızla sallamıştı.

Taehyung dudaklarını hafifçe ıslatıp derin nefes aldıktan sonra ayağa kalkmıştı.

"Hadi kalk" Jungkook kendisine uzanan ele bir süre bakmış ardından hiç düşünmeden tutmuştu.

Taehyung elinin üzerine konulmuş, kendisine zıt olan küçücük ele bakarken iç geçirmişti hafifçe. Bu görüntü oldukça hoşuna gitmişti.

Jungkook karşısındaki adamın yardımıyla kalktığında elini çekmek istemişti fakat Taehyung elini daha sıkı sarmıştı. Elleri bir bütün olmuştu adeta.

"Benimle gel."

"Nereye gidiyoruz ki?"

Taehyung çocuğun sorusunu umursamadan kendisiyle beraber onuda sürüklemişti arkasından. Atın yanına geldiklerinde Taehyung atın ağaca bağlanmış iplerini çözmüş, tekrar yanında duran ellerini sıkı tutmuş olduğu bedene dönmüştü.

"Seninmi?" çocuğun meraklı ve güler yüzle sorusuna karşın adam hafifce başını sallamıştı.

"Bin hadi"

Jungkook hiç düşünmeden kabul etmek istiyordu fakat burada çok zaman geçirdiğininde farkındaydı. Saraya dönmeliydi, babası saraydan ayrılmadan önce geri gitmek ve onunla beraber eve dönmek zorundaydı.

Elini yavaşca Taehyungun elinden çekip, mahçup bir ifadeyle ona bakmıştı Jungkook.

"Şimdi olmaz, yani ben gitmeliyim"

ĆRÙELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin