"Yeni doktor mu?"
"Evet Seyran Hanım, misafir doktor gelecekmiş bu vaka için."
"E gelsin bakalım. Gelince haber ver olur mu Neşe?"
"Olur Seyran Hanım, haber veririm."
Tebessüm edip odama geçtim. Derin bir nefes aldım ve hastanın dosyasını incelemeye başladım. Hastaların desem daha doğru olurdu çünkü vaka, yapışık ikizleri birbirinden ayırma vakasıydı. Asistanlar, hemşireler, başhekimler, müdürümüz ve hatta sosyal medya üzerinden Türkiyedeki bütün doktorlar bile bu ameliyatı izleyecekledi. Türkiye'de daha önce denenmemiş bir prosedür uygulayacağımız için çok önemli bir ameliyattı. Benim için de hayatımın ameliyatıydı. Kariyerim için çok önemliydi. Kapımın çalınmasıyla düşüncelerimden kurtuldum.
"Kim o?"
"Benim Seyran Hanım, Neşe."
"Gel Neşe."
Neşe elinde dosyalarla içeri girdi.
"Seyran Hanım bunlar böbrek nakli yaptığınız hastanın taburcu evrakları."
"Teşekkür ederim canım."
"Rica ederim ne demek."
Tam odadan çıkarken aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı ve tekrar bana döndü.
"Ha bu arada Seyran Hanım,"
"Misafir doktor 5 gibi gelecekmiş. Haber vereyim dedim."
"Anladım sağol Neşe'cim"
Kafasını sallayıp odamdan çıktı.
°°°
Saat 5'te kapının önünde bekliyorduk. 5 dakika, 10 dakika derken 20 dakika geçmişti.
"Baya dakik bir insanmış." dedim alayla. Bu ne sorumsuzluktu böyle? Daha tanışmadan gözümden düşmüştü.
"Ben daha fazla bekleyemeyeceğim, odama çıkıyorum. Gelince haber verirsiniz."
Neşe kafasını sallayınca odama çıktım. İşine geç kalan bir adamın, ameliyat yeteneği nasıl olabilirdi ki? Yine de önyargılı yaklaşmamaya çalışıyordum ama olmuyordu. Kafamı dağıtmak için kafeye inmeye karar vermiştim. Kapıyı açmamla Neşeyi karşımda görmem bi olmuştu.
"Ay bismillah. Korktum."
Gülerek "Bende bende." dedim.
"Ee ne oldu? Niye gelmiştin sen?"
"Yeni doktor-"
"Off şiştim ya. Lütfen geldi de yoksa cinnet geçireceğim şuracıkta."
"Evet geldi."
"Eee nerede?"
"Kafede, oturuyor."
"Yanıma gelip tanışmaya bile tenezzül etmedi yani?"
Neşe mahcup bir şekilde bana baktı.
"İyi peki. Ben gidiyorum."
Odamdan bir hışımla çıkıp asansöre bindim. Sinir katsayılarım giderek artarken burnumdan soluyordum. Kafeteryaya girdim ve etrafta göz gezdirdim. Tanıdık bir sima görünce sersemledim. Gözlerimi kırpıştırıp tekrar baktım. Ama yok, doğru görüyordum. Göz gezdirirken beni görünce yüzünde bir gülümseme oluştu. Ağır adımlarla yanına gittim.
"Ferit! Senin ne işin var burada?"
"Ben yeni doktorum. Hani şu yapışık ikizleri vakası için gelen."
"Ama sen? Ne alaka ya."
"Seyrancım hatırlarsan, bende tıp okuyordum."
Nasıl olabilirdi. Aklım almıyordu. Üniversitede tanışmıştık Ferit ile. Bir süre sonra ise sevgili olmuştuk. Ardından ben bir süreliğine Almanyaya eğitime gittiğimde gece telefonuma gelen mesajla yıkılmıştım. Ferit fotoğrafta başka biri ile öpüşüyordu. O günden sonra Ferit ile iletişimimi kesmiştim. Hayatıma da başka hiçbir erkeği almamıştım.
"İyi tamam. Zaten kısa bir süre. Ama bu süre içerisinde benimle muhatap olma."
"Sey-"
"Muhattap olma dedim."
Asansöre bindiğimde nefesimin daraldığını hissettim. Yıllar sonra tekrar karşıma çıkmıştı. Lavaboya girdim ve yere çöküp sessiz sessiz ağlamaya başladım. Beni çok kırmıştı ama ben her seferinde onu affetmiştim. Bende böyleydim işte. Dayanamıyordum onsuzluğa. Ama son yaptığı şey bardağı taşıran son damla olmuştu. Ondan sonra da görüşmemiş, selam dahi vermemiştik birbirimize.
Sonra yaptığım şeyi farkedip ayağa kalktım. Elimi yüzümü yıkadım ve aynadan kendime baktım. Beni bu sefer dağıtmasına izin vermeyecektim. Kararlı bir şekilde odamdan çıktım. Mesaim bitmişti ve bende bitmiştim.
°°°
"Seyran."
"Efendim?"
"Şimdi biz arkadaş ta mı değiliz?"
Ameliyat için pratik yaparken Feritin sorduğu bu soruyla duraksamıştım. Yapay insan vücudunun başında, ameliyathanede yalnızken bu soruyu sormuş olması beni şaşırtmıştı. İç çektim.
"Hayır, arkadaş da değiliz. Yalnızca aynı vaka için görevlendirilmiş iki doktoruz."
Cevap gelmeyeceğini bildiğim için işime devam etmiştim. Bir süre sessizlik olmuştu. Ardından yine konuştu.
"Seyran, bu daha ne kadar böyle devam edecek?"
"Ne nasıl devam edecekmiş?"
"Bu işte. Aramızdaki buzlar nasıl eriyecek? Sen beni nasıl affedeceksin?"
"Affetmeyeceğim."
"Hadi ama Seyran. Bak bi dinle, anlatayım. Lütfen."
"Ya neyi anlatacaksın neyi? Bizim aramızdaki o saçma ilişki 2 yıl önce bitti. Daha da konuşacak bir şeyimiz kalmadı."
"Tamam. Her şey iki yıl önce bitti. Ama ben yine de bu yükü daha fazla taşımak istemiyorum. En azından sadece dinle."
İşimi bitirip kalkmıştım. Önlüğümü çıkarıp attım.
"Eee anlat hadi, dinliyorum." dedim bıkmış bir tavırla.
"Biliyorsun o gün Selin evinde bir yemek veriyordu. Güya hepimiz olacaktık. E tabi sen Almanyada olduğun için gelemeyecektin. Bende bizimkilerin ısrarı ile gitmeye karar vermiştim,"
Nefes alıp devam etti.
"Selinin evine gittiğimde Selin kapıyı açtı. İçeride kimseyi göremeyince 'Neredeler?' diye sorduğumda 'Bahçeye kurdurdum masayı. Geç sen, bahçedeler.' dedi. Bahçeye çıktığımda kimseyi göremedim ve bir anda kolumdan çekip öptü beni. Yemin ediyorum o bir kaç saniyede nasıl çektilerse çektiler. Ama ben idrak edince hemen Selini ittim ve bir daha beni aramamasını, benimle muhattap olmamasını söyledim. İki gün sonra da Selinin okuldan ayrıldığını öğrendim."
Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Halbuki ben o gecenin devamının olduğunu da düşünüyordum. Feritin o kızı isteyerek öptüğünü zannediyordum. Haksızlık etmiştim.
"Anladı-"
Sözünü tamamlayamamıştı çünkü alt dudağı dudaklarımın arasındayken bu mümkün değildi.
---
Selammm. Bir işe başladık hadi hayırlısı. Bu partın devamı bir sonraki bölümde olacak, sonra ise birbirinden farklı hikayeler ile çıkacağım karşınıza. Umarım beğenmişsinizdir. Kendinize iyi bakın görüşürüzzzz🤍