Geldiğini görmemişlerdi bile.
Ricky insanların üzerine atlarken arabaya bağlı olan at acıyla kişnedi. Şehrin kuzeyindeki yarı karanlık ormanın son derece güvenli bir yer olduğuna inanma hatasına düşmüşlerdi. Ancak çift çok geç uyanmış, Ricky üzerlerine atladığında başlarını kaldırıp bakmaya bile fırsat bulamamıştı. At arabasının tepesine çıkan Ricky, sol eliyle kadının boynunu kırarken sağ eliyle adamın başını geriye atıp boynunu parçaladı. Hayatı, fışkıran yoğun ve sıcak kanla sona erdiğinde adam daha nedenini merak etmeye bile fırsat bulamamıştı.
Ricky normalde öğünlerini biraz daha uzun vakit ayırmayı yeğlese de bu kez işi başından aşkındı. Ordu bu ormanda saat başı devriye geziyordu ve Ricky'nin bir katil olarak karşılarına çıkma niyeti oktu.
Atı arabaya bağlayan koşum takımının kayışlarını koparttı. Hayvan serbest kalır kalmaz kaçtı. Ricky etkiyi arttırabilmek adına tekerlerden birini tekmeledi. Parçalanan fren çomağı ve çatırdayan kasnak Ricky'yi daha da aciz ve çaresiz gösterecekti. Kadının ortadan kaybolması gerekiyordu elbette. Ricky onu yerinden kadırıp ağaçların arasına taşıdı. Ağaç kökleri ve gür çalılar yüzünden, sığ bir mezar kazmak bile riskli bir vakit kaybı olacaktı. O yüzden, Ricky cesedi görebildiği en sık çalı kümesinin altına itti. Sonra da çıkardığı işi inceledi. Öğünde ikinci bir tabak fena olmazdı aslında ama kadının kanını içmemekle akıllılık etmişti. Toprak neredeyse hiç bozulmamıştı ve bu şekilde, insanları cesedin yanına yönlendirecek kan izi de bırakmamıştı.
Ricky koşturarak açıklığa döndü ve bütün dikkatini ölü adama çevirdi. Isırık izleri ufaktı ama daha aşikar bir ölüm sebebi işin kalitesini artıracaktı. Boynu inceldikten sonra, arabadan bir bıçak bulup adamın gırtlağını bir uçtan diğerine kesti. Atardamarı parçalayarak diş işlerini gizledi. Kusursuz değildi. Üstelik adamın damarlarında Ricky'nin arzu ettiği dramatik etkiyi yaratacak kadar kan kalmamıştı, o yüzden hikayeyi dallandırmak için ellerine ve kollarına birkaç kesik daha ekledi.
En sonunda da adamı arabadan kaldırıp bir meşe ağacına dayadı. Bunun umutsuz da olsa kahramanca bir son çırpınış gibi göründüğünü hayal etti neşeyle. Kendisini yaralarsa onu kurtaracak olanlar ne kadar çabuk iyilestiğini fark edebilirlerdi. O da giysilerini özenle yırtarak pudra mavisi kumaşta birkaç artistik hasar yarattı. Ellerini toprakla ovaladı. Yüzünü buruşturarak yanaklarına bir parça toprak sürdü, sonra da narin köprücük kemiklerine ve elbisesinde ki yırtıktan görünen karnına. Artık toynak sesleri duyulmaya başladığı için bir yandan saçlarını dağıtırken bir yandan da hazırlamış olduğu sahneye son kez göz attı. Ardından meşe ağacının altındaki cesedin yanına yığıldı.
Atların çıkarttığı sese bakılırsa altı kişiydiler. Durdular. Ricky şaşkın mırıltılarını duydu. Adamlar açılıkta yaşanan felaketi idrak ederken onun gözlerini kapatıp kımıldamadan yatmaktan başka çaresi yoktu. Adamlar dikkatli adımlarla yaklaştılar. Ricky ipuçlarını incelediklerini hayal edebiliyordu. Güneş çoktan ağaç tepelerinden aşağı inmiş olsa da dikkatli davrandığı için memnundu.
Askerlerden biri, "Nefes alıyor." deyince Ricky kirpiklerini titreterek gözlerini açtı. Aleni bir şaşkınlıkla etrafına bakındı, tek elini ağrıyormuş gibi başına götürdü. Altı asker uzun mavi kırmızı ceketleriyle karşısına dikildiler. Fransız ordusu duruma el atmak üzere olay yerine varmıştı.
Ricky başını yana çevirince ağaç gövdesine dayanmış ölü adamı gördü. Ellerini göğsünde kavuşturup, "Abim!" diye çığlık attı. "O korkunç adamlar abimi öldürdü." Kendini melodramik bir edayla arabacının cansız göğsüne attı, yüzündeki sırıtışı adamın gömleğine bastırarak sakladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost and found | haobin
Fantasiköken vampir ailesi bin sene evvel birbirlerine bir söz verdi. her zaman ve sonsuza dek bir arada kalacaklardı. ama verilen sözleri tutmak ölümsüzken bile kolay değildi.