Önceden yazdığım Bozkır ve Doğu Masalları'nın üzerinden 3 ay geçmiş hali olarak düşününüz lütfen bu bölümü. Zaten okuyunca hangi zaman dilimi olduğunu anlayacaksınız :)
Keyifli okumalar<3
"Abi bak sen yorgunsun, ben kullansaydım arabayı."
"Değişiriz birazdan ya." dedi Kenan, omuz silkerek. "Hemen gitmiyoruz zaten."
"Haydaa. Daha ne işimiz var Allah aşkına?" Veysel bir an şüpheyle baktı abisine. "Yoksa bana söylemediğin gizli bir kardeşin daha mı var, ha?"
Kenan kahkaha attı bu soruya karşılık olarak. Hala gülerken bakışlarını yoldan koparıp Veysel'e döndü. "Allah iyiliğini versin senin Veysel."
"Amin amin, hepimize." Abisinin nihayet o karamsarlığı tamamen üstünden attığını fark eden Veysel gülümsedi ve önüne döndü. "Cidden soruyom ama, ne yapacaz daha?"
"Bir işimiz yok da... Seni bir yere götüreceğim."
"Nereye?"
"E oğlum az sabret ya, geldik zaten."
Kardeşlerin Gedelli'den Edirne'ye gelişi sabahı bulmuştu. Kenan'ın üvey annesinin cenazesini kaldırıp evde kalan eşyaların toparlanma işini de hallettikten sonra; gereksiz maceralara da atılmaktan kaçınmamışlardı. Kenan'ın bütün mirası üvey kardeşine bırakıp üstüne iyi mi diye kontrol etmek için tehlikeye atılması; Veysel'e bir yandan lüzumsuz gelse de, diğer yandan Kenan'ın üvey kardeşine olan abiliğinin bile nasıl bir düzeyde olduğunu anlamasını sağlamıştı. İçinde abisine karşı kalan son şüphe kırıntıları da bu yolculukla son bulmuştu. "İnsan insanı yolculukta tanır derdi dedem... Doğruymuş meğer." diye geçirmişti içinden.
Kenan'ın bildiği güzel bir mekanda yemek yedikten sonra Gedelli'ye dönmek için yola çıkmak üzerelerdi şimdi. Ancak otoyola çıkış tabelasını geçtiklerini gören Veysel kaşlarını çatarak abisine döndü.
"Valla sabret diyon da ba-"
"Oğlum sen ananın karnında nasıl bekledin 9 ay?" diye güldü Kenan. "Prematüre mi doğdun yoksa?"
"Pre- ney?"
"Erken yani."
"Hee, evet. 8 aylık mı ne doğmuşum. Ana karnında öfkeme yenilmişim herhalde." diye ekledi Veysel, ufak bir sırıtışla.
Kenan kıkırdadı. "Şaşırmadım... Neyse, bak geldik."
Arabayı bahçeli, açık hava bir mekanın önüne çektiğinde, Veysel merakla baktı camdan dışarı. "Burası neresi ya?" Gözlerini kısarak tabelayı okudu sonra. "Dondurmacıya mı geldik?"
"Evet." diye gülümsedi Kenan. Veysel tek kaşını kaldırarak ona döndü.
"Ne alaka şimdi?"
Kenan'ın gülümsemesi yüzünden düşer gibi oldu bir an. Veysel'in tarafındaki camdan doğru mekana göz gezdirirken derin bir nefes verdi.
"Birkaç kere gelmiştik buraya..." diye mırıldandı. "Barış istedi diye. Küçüktüm o zamanlar ama... Barış'la bana yaptıkları o ayrımı yaşıma rağmen fark etmiştim." Gözlerindeki ifadeden geçmişe gittiği belliydi. Yutkunup toparladı kendini. "Pek de güzel geçmezdi yani buraya gelişlerimiz... Benim açımdan."
Veysel bir şey diyemedi. Kenan'ın bakışları önündeki direksiyona döndü yavaşça.
"Edirne'den ayrılıp Gedelli'ye gelmeden önce..." dedi sessizce. "Son kez uğramak istemiştim buraya. İçeride bir sürü aileyi, çocuklarıyla olan mutluluklarını görünce geldiğim gibi dönüp gidecektim ki, yaşlı bir adam durdurdu beni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shots • VeyKen (Gönül Dağı)
FanfictionGönül Dağı'ndan Veysel ve Kenan'la alakalı, birbirinden bağımsız bölümler ♡ Dizide asla göremeyeceğimiz ama görmemiz gereken sahneleri, çok güzel yazılabilecekken geçiştirilen olayları da yazıyorum. Bütün Gönül Dağı ve VeyKen Fc'yi beklerim 🌸