Gecenin bir saati uyandım uykumdan. Yanımda annem yatıyor ve babam yatağımızın köşesine oturmuş ona bir şeyleri izah etmeye çalışıyordu. Yüzünü avuçlarının arasına almış ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Sebebini biliyordum..
"Dedem.." dedim içimden.
Doğduğumdan beri yanımda olan, birkaç yıl öncesine kadar babam bildiğim o adam. Avuç içlerimi özenle öpen, bıkmadan sırtında gezdiren, gecenin bir saati benim için açık park arayan dedem.
Yoktu artık, uyanıp babama yumruklar sallayıp yalan söylüyorsun diye ağlayıp zırlamak istedim. Hatta yatağın köşesine bayılmak ve herşey geçince ayılmak. Ama geçmeyecekti, üstelik o şımarık kızları sevmezdi. Uyuyacaktım, geri uyuyup hiçbir şey bilmiyormuş gibi yapacaktım. Ben de öyle yaptım.
.
.
.
.O gitti. Çok uzun süre geçmedi. Oturdum ve ellerimi kucağımdan başka koyacak yer aradım. Sonsuza kadar dudaklarımı kanatıp, yumruklarımı sıkamazdım. Ben de onu yazdım, hala ölmediğini anlattım. Artık benim için Büyük Adam'dı adı.
ve başladım;