Ben kocaman bir adam sevdim.
Elleri kocaman, gözleri kocaman, yüreği kocaman bir adam. Sevdikçe içinden çıkamadığım bir adam. Hep yanımda kalacağını sandığım, herkesten çok güvendiğim, çocukluğumu emanet ettiğim adam. Onunla büyüdüğüm, onunla öğrendiğim bir adam. Küçücük yüreğini evim zannettiğim, yüzündeki her kırışıklığa dalıp gittiğim adam. Hiç gitmeyen, gitmek istemeyen bir adam.Gülüşlerimi, söyleyeceklerimi, susacaklarımı onun için sakladığım bir adam. Gündüzüm, gecem, rüyalarım,kabuslarım olmuş bir adam. Doya doya sarılamadığım, öpemediğim adam.Öyle bir adam sevdim ki, hiç veda edemedim. Kabullenemedim belki, belki hoşçakal demeyi kendime yediremedim. Belki de ona bu kadar erken çekip gitmeyi yakıştıramadım.Ben gittiğine hiç inanmadım. Ağlarken ellerinin omuzlarımda olduğunu, gücümü kaybettiğimde ellerimden tutup kaldırdığını, ihtiyacım olduğunda hep orada olduğunu varsaydım. Yukarılardan bir yerden, gittiğin yerden beni izlediğine inandım ben. Gittiğine hiç inanmadım, büyük adamlar gitmezdi. Terk etmezdi.Büyük adamlar sözlerini tutardı, büyük adamlar küçücük kızlarını ağlatmazdı.
ve sen büyük adam, sen kızını öpmeden bir yerlere gitmezdin.Sen ölemezdin, sen ölmemeliydin. Büyük adamlar ölmezdi, gitmezdi. Ağladığımda kulağıma "gülgüzeli" şarkısını fısıldamalı, benimle birlikte ağlamalıydın. Gözlerimden yaşlarımı silmeli, ıslak kara gözlerime yeniden hayran olmalıydın. Sen bensiz gitmemeliydin büyük adam, ölmemeliydin.
Sen gittin, giderken arkanda bıraktıklarını da beraberinden götürdün. Enkazlar bıraktın arkanda..İyileşmeyecek yaralar, hiç durmayan gözyaşları bıraktın. Sen gittin, ama arkanda daha büyümemiş bu küçücük kızı bıraktın.