"Ah..seni tanıyorum çünkü.."
"Beni takip mi ettin?"
"Hayır, ama evet..ama yine de hayır! Ben stalker değilim! Neden seni takip edeyim? Seni tanımıyorum bile! Aslında tanıyorum ama sen hala bir yabancısın!"
"Kendinizi açıklayabilir misiniz bayım?"
Ben kendimi açıklamaya hazırlanırken beni durdurdu ve tekrar konuştu.
"Ah dur, ayakkabılarını bağlamadın mı? yine mi?" diye iç çekti, önümde eğildi ve ayakkabılarımı bağlamaya başladı.
Ayakkabılarımı bağlarken tekrar bana baktı. Göz gözeydik, birbirimize bakıyorduk.
"Bana bakma, bağlama şeklime bak." Tekrar ayakkabılarıma doğru döndü.
"Ah. Doğru, evet.."
Tepkime kıkırdadı.
"Kaç yaşındasınız efendim?"
"Neden?"
"Merak..?"
"21"
"Ah, şu 'mükemmel' yaştasınız...değil mi?"
"Evet, ideal yaş diyorlar.."
"Senin için işler böyle yürümüyor gibi görünüyor, değil mi?"
"Kesinlikle yanılmıyorsun.."
Bağlamayı bitirdi ve tekrar ayağa kalktı.
"Neden buradasın peki?"
Gerçekten ciddi bir şekilde konuşuyordu ve ben de onun önünde delirmişcesine utangaçtım.
Kendimi utangaç hissettiğim kadar onun da soğukkanlı olduğunu görebiliyordum. Buz pistinde karşılaşmamızda da öyleydi..
Bu çocuğun arkadaş ortamında nasıl bu kadar eğlenceli olabildiğini anlamıyordum. Benimle çok resmi ve düz bir yüz ifadesiyle konuşuyordu. Sürekli hem de.
"Ben mi? Ah doğru! Seninle konuşmam lazım!"
"Dinliyorum."
"Bana bağlısın."
"Af buyur?"
Af buyur mu?
"Televizyonuma bağlısın. 3 gündür senin yüzünden televizyonumu kullanamıyorum!"
"Ne saçmalıyorsunuz bayım?"
"Ciddiyim! 3 gündür telefonunu izliyordum! Çok şükür seni bulabildim!"
"DUR NE-"
"Biliyorum bu korkunç geliyor ama.."
"Sana inanmıyorum! Bir bakacağım.."
Telefonunu açtı ve bluetooth'a girdi.
Gördüğü şeyle daha çok bozuldu. Telefonu bana doğru eğdi.
"Bu senin televizyonun mu..?"
"Evet! Bu benim! Felix'in televizyonu! Sırf senin farkına varman için değiştirdim ama.."
"Özür dilerim, bu bir saçmalık.. Neden otomatik bağlanmış ki bu?"
"Bilmiyorum ancak sorun değil..sadece lütfen televizyonumu artık rahat bırak.."
"Sikerler..çok tuhaf..nasıl fark edemedim bunu ?"
"Sana o kadar ulaşmaya çalıştım..Reklam sandın tabii ama olsun.."
"Ah, sen miydin? Off, cidden.."
"Tamam, tamam! Sorun değil! Sadece bir dahakine bluetooth'unu kontrol et, olur mu?"
"Tabii ki, bayım! Tekrar karşılaşmak istemem!"
Ah.
Kafamı salladım. İkimiz de konuşmuyorduk şimdi, ayakta dikiliyorduk sadece.
"Ahh, madem hallettik..gideyim, değil mi? Yanlız kalmak istemiştin.."
"Aslında, durabilirsin..Canım biraz sıkılmıştı da"
"Karşılaşmak istemezsin sanıyordum."
Bir süre durdu.
"Pekala, sen bilirsin..İstiyorsan git tabii, seni burada zorla tutamam ya!"
"Ben teklifimi yaptım, kalmak istersen bankın bir yanı hala boş ama."
-
☆☆☆☆☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bluetooth - [jilix]
FanfictionTelefonu televizyona bağladım. Yani öyle sanıyordum. "Hangi listen bu, daha önce görmemiştim! Linkini atsan ya!" "Ne?" Televizyona baktım. Bu ne benim telefonum, ne benim hesabım, ne de benim playlistimdi.