Giriş

24 5 32
                                    

Beğenmeyi ve bol bol yorum yazmayı unutmayın. İyi okumalar!

---

-31.12.03-

     Yeni yıla giriş sıradan insanlar için heyecan vericiydi. O zamanlar insanların tercihleri tartışılmazdı. Bu sebeple bazı insanlar partilerde sarhoş olup dans ederek kutlardı yeni yılı, bazıları da evde kitap okuyarak.

     Kaamos için de aynı şeyler geçerliydi. Kam’lar yiyip içiyor, dans ediyorlardı. Gelecekten habersiz.

     Gökyüzünde bir meteor kaydı. Türkiye’de dilek tuttular. Gökyüzünde bir meteor kaydı. Kaamos’da bir kehanet canlandı. Adaletli bir ülke istendi dilekte, kehanetin gerçek olmaması beklendi Kaamos’da. İkisi de olmadı.

     Kral sinirle oturduğu yerden kalktı. İşler onun için iyi gitmiyordu. İnsanlar, ona göre uydurma olan, bir kehaneti anlatmaya başlamıştı ve bu onun planları için iyi değildi.

‘’Gerekirse öldürürüm o kadını Krew! Önümde kimse duramaz. Kimse durduramaz beni! Ben olmazsam bu krallık batardı, anlıyor musun! O iğrenç kadını derhal buraya getirin!’’

     O iğrenç kadın… Yoksullara yardım eden, çocukların beslenmesine önem veren o iğrenç kadın… Ülkede gencinden yaşlısına herkes onu bir anne gibi görüyordu kendine. Çünkü o ne olursa olsun iyiliği savunurdu. Kral yani kocası kehaneti onun bir söylentisi olduğuna inanıyordu.

     Kapı açıldı. Krew, sanki iğrenç bir şeyi tutuyormuş gibi Kraliçeyi yere attı. Kralın çocukları oraya getirilmişti. Annelerin ne rezalet bir kadın olduğunu göstermek istemişti Kral. Güzeller güzeli Athely ve minik yakışıklı Aegeus. İkisi de küçüktü fakat olan biteni anlayabiliyorlardı. Keşke anlayamasalardı.

‘’Bana nasıl ihanet edersin!’’ bir tokat.

     Genç Kraliçe düştüğü yerde doğruldu. Neden burada olduğunu bile bilmiyordu.

‘’Ben sana ihanet etmedim! Tek yaptığım aç, bir parça ekmeğe bile muhtaç olan insanlara yardım etmekti. Başka hiçbir şey yapmadım.’’ Bunlar onun için su içmek gibiydi. Her gün sabah erkenden kalkar halkını ziyaret ederdi. Herkes onu görür görmez tüm acılarını unutup ona koşardı. Hatta bazıları onun Kral’ın eşi olduğuna inanamazdı. Aslında ikisinin de amacı aynıydı. Tokluk. Kraliçe için bu halkının tok olmasıydı, Kral içinse kendi tokluğu.

‘’Benim yönettiğim ülkede açlık olmaz, olamaz!’’ ikinci bir tokat.

‘’Hiç mi görmüyorsun! Kör mü oldun! Çocuklar okula gitmek yerine dileniyor!’’

‘’Bana nasıl sesini yükseltirsin! Bana nasıl karşı çıkarsın!’’ üçüncü, dördüncü ve beşinci tokat.’’

Genç kız dayanamadı. ‘’Baba sadece bir tane aileye yardım etmiş! Affet, lütfen.’’

     Küçük Aegeus duvar dibine çökmüştü. Sessizce ağlıyordu. Athely için bu hayatta iki kişi vardı; Annesi Rencia ve henüz 7 yaşında olan kardeşi Aegeus… Babasının canı cehennemeydi.

‘’Peki, güzel kızım, sen bu olaya dahil olabileceğini nereden çıkardın?’’ 13 yaşındaydı. Babası onu Krew ile evlendirecekti. Annesi engellemişti. Tabii birkaç ay sonra engelleyemeyecekti.

‘’Baba, babacığım, Aegeus daha küçük korkuyor. Lütfen dur.’’ Babacığım demezdi, baba bile demezdi. Hak etmediğini düşünürdü.

BÜYÜKAYIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin