HER ŞEY NASIL BAŞLADI ?

101 28 233
                                    

+ Hayır anne, hiç bir yere gelmiyorum.

- Yok, olmaz öyle şey. Biz orada siz burada olmaz. Bak hem orada derslerine daha iyi odaklanırsın güzel kızım benim.

Gitmek istemiyordum, Ayvalık ne kadar güzel olursa olsun Eda olmadan hiç bir yere  gitmek gibi bir niyetim yoktu.

+ Gelirim ama bir şartım var.

- Söyle bakalım. 

+ Eda bizimle gelsin.

- Of, iyice kafayı yedin sen Lidya! ne Edası ne gelmesi ? Hem annesi izin vermez. 

+ Yani annesi izin verirse tamam senin için değil mi ?

- Sakın aklından bile geçirme Lidya !

Annem bunu söylerken ben o sırada giymesi 10 dakikamı alan ayakkabılarımı giymeye çalışıyordum. Annem yanıma gelip dertli bir şekilde iç çekti.

- Sen hiç akıllanmayacaksın gibi hissetmeye başladım.

Ayağa kalktığımda alaycı bir tavırla anneme tebessüm ettim. O ise sadece başını sallamakla yetindi.

+ Hislerin gerçekten çok kuvvetli annecim.

- Maalesef.

Biraz daha annemle birlikte gülüştükten sonra depoya inip bisikletimi çıkardım ve Edaların evine doğru yol aldım.

*

Edaların evine vardığımda hava çoktan kararmış ve sokakta kimse kalmamıştı. Bütün yol boyunca Zehra ablaya nasıl daha iyi bir açıklama yapabilirim diye düşünmekten kafam çok karışmıştı. Zili çaldığımda kapıyı Eda'nın babası Kemal amca açmıştı.

Kemal amca beni hemen içeri davet etmişti. Ben ayakkabılarımı çıkardığım sırada arkadan Eda'nın geldiğini fark edip doğruldum. Yüzü çok asıktı. Benim bildiğim Eda her zaman neşeli ve enerjik olurdu. Ama şuan karşımda duran kızın Eda olma ihtimali söz konusu bile değildi.

Ayakkabılarımı çıkardığım gibi Eda'ya yaklaşıp elini tuttum. Elleri buz gibiydi. Kafamı kaldırıp Eda'ya neler olduğunu sorarcasına kaşlarımı çattım. Bunu yapmamla birlikte Eda'nın gözlerinin dolması bir oldu.  Eda ağlamaya başlamıştı. Arkamı döndüğümde Kemal amca artık orada değildi. Salona geçmiş ve televizyonun önünde duruyordu. Hiç bir şey yapmadan sadece yere bakıyordu. Eda bana bakıyordu. İçimdeki merak duygusunu bastıramıyordum. Korkuyordum. Eda'yı mutfağa götürüp bir sandalyeye oturttum. Çok halsizdi. Bir bardak su verip karşısındaki sandalyeye geçtim.

+ Eda ne oldu ?

Bir şey söylemiyordu, ağlıyordu.

+ Kızım söylesene öldüm meraktan.

En yakın arkadaşım gözlerimin önünde eriyordu. Sorduğum her soruda daha fazla ağlıyordu.

+ Zehra abla nerde Eda ?

Sorduğum soruya dayanamayarak ayağa kalktı ve bulaşık dolu tüm tezgahı yerle bir etti. Eda bağırıyordu ve ağlıyordu. 2-3 dakika sonra sakinleşip yere çömeldi ve elleriyle yüzünü kapadı. Yanına eğilip neler olduğunu sordum.

-Gitti.

+ Nereye ?

Eda uzun bir süre cevap vermedi. Aklımda çok fazla soru vardı. Annesi yurtdışına mı gitmişti ? Evden mi kaçmıştı ? kafamdaki sorulardan uzaklaşmak için biraz balkona çıktım.

Cesaretimi toplayarak Eda'nın yanına gittim. 

+ Annen nerede Eda ?

Susuyordu.

+ Bir şey söylesene Eda ne oldu annen nereye gitti ?

- Bilmiyorum. Ama umarım cennete gitmiştir...

Eda'nın kurduğu son cümle bir tokat gibi çarpmıştı suratıma. Sendeleyerek yere bağdaş kurarak oturdum. Kollarımı açarak yanına sokuldum. Eda'nın nefesi zayıflamış ve ateşi çıkmıştı.

+ Yemek yedin mi Eda ?

- Hayır.

+ Neden ? Yemelisin. Ateşin çıkmış. Hap içmelisin.

- Ben ne yemek istiyorum, ne de hap. Ben annemi geri istiyorum Lidya. 

Gözlerim dolmaya başlamıştı dayanamıyordum ama Eda için güçlü durmalıydım.

+ Hadi seni yatıralım Eda.

Eda'yı  yatırdıktan sonra mutfağa gidip ıslak bir bezle geri döndüm. Eda tavanı seyrediyordu. Arkamdan kemal amca geldi kapıya yaslandı. 

Gözlerinde hüzün vardı.

- Nasıl ?

+ Çok fazla ateşi var Kemal amca. Ben bu gece yanında olurum. Doğrusu ben buraya şey için gel..

Cümlemi bitirmeme izin vermeden araya girdi.

- Lidya , ben bir kaç gün burada olmayacağım. Senden tek isteğim Eda'ya iyi bakman. Hakkını helal et güzel kızım.

+ Allah korusun Kemal amca o nasıl söz lütfen yapmayın böyle.

Kafam çok karışmıştı. Saate baktığımda saatin epey geç olduğunu gördüm ve elimi telefonuma götürüp annemi aradım.

- Alo, Lidya nerelerdesin sen bu saat olmuş ?

+ Anne ben bu gece gelemeyeceğim ciddi bir sorun var ama benimle alakalı değil beni merak etme ben daha müsait bir zamanda seni arayacağım. 

-Sabah ilk iş beni arayıp anlatıyorsun neler döndüğünü.

+ Tamam anne. İyi geceler.

- Sana da kızım.

Telefonu kapatıp arka cebime koydum. Bu gece olanlar beni bile bu kadar etkilemişken Eda'yı düşünemiyordum. Endişe bir anda tüm bedenimi kaplamıştı. Tedirginlikle arkamı döndüğümde Eda'yı arkamda dikilmiş ve sayıklar halde bulmuştum.

- Gözüme uyku girmiyor Lidya. Ne yapacağım ben ?

Eda'nın ateşi kalmamıştı ama düşüncelere boğulmuştu. Yere çömeldi. Mutfağa gidip iki kahve getirdim. Bende yanına çömeldim.

+ Annemler 1 hafta sonra Ayvalık'a gidecekler beni de götürmek istiyorlardı. Sen olmadan gitmek istemediğim için annenden izin almaya gelmiştim.

Eda bana döndü. Sustum.

- Gidelim Lidya.

+ Ne ?

Doğrusu daha farklı bir cevap bekliyordum hatta söylediğime pişman bile olmuş olabilirim.

- Bu evde tek başına kalmak bana zarar verecek Lidya. Burada kalmamın hiç bir manası yok artık.

+ Baban ?

- O da gitti Lidya. 

+ Sadece bir kaç günlüğüne..

- Hakkını helal etmeni istedi Lidya. Zaten annemi canından çok severdi. Annem gitti.

Tam yanıldığını söylemek için lafa giriyordum ki bilinmeyen bir numaranın Eda'yı aradığını fark ettik. Eda'nın kiminle konuştuğunu bilmiyordum ama telefondaki kişinin ağladığını duyuyordum.

+ Kimmiş ?

Eda dolu gözleriyle zayıf ve alaycı bir kahkaha attı. Kaşlarımı çattım.

- Teyzem. Babamın vefat ettiğinden bahsediyor.

Başka bir şey söylemedi. Benimde ağzımdan hiç bir  cümle çıkmıyordu. Kahve bardağını yere bırakıp telefonu elime aldım saat 02.00 'ı gösteriyordu. Elimi uzatıp Eda'yı kaldırdım. 

+ Anneni ve babanı geri getiremem ama senin için hem anne hem de baba olurum. Daha yeni başlıyoruz Eda, bunu sakın unutma...



KUSURSUZ YAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin