Japonya dahil tüm dünyayı sarsan o olaydan 1 gün önce...
........
Yarın için olan matematik ödevini yetiştirmeye çalışıyordu Aisha.. Telefonuna gelen bildirim sesiyle birden irkildi, yorgun bir şekilde kafasını telefona yöneltti. Arayan Melody'di. Melody onun ilkokuldan beri yakın arkadaşıydı, neredeyse beraber büyümüşlerdi. Içinden
"Melody? Bu saatte neden arasın ki." Diye geçirdi. Saat yak/laşık gece 1 civarlarındaydı. Telefonu açtı ve kulağına yasladı. "Alo? Ah, şükürler olsun uyanıkmışsın." Dedi Melody. Ardından, "Yarinki okul gezisi için fazladan yemek getireceğim demistin ya? Bende getiricem de.. Ne yapayım?" Aisha birden ciddileşti. "Şuan cidden bunu mu düşünüyordun Melo? Yarına 15 sayfalık matematik ödevi varken hemde." Melody gülerek "Şaşkın ben o odevi çoktan bitirdim" diyerek kıkırdadı. Aisha Melody'nin bu ozelligine hayrandı. Melody matematiği çok kolay anlayabiliyordu ve çok programlı, çok düzeniydi.. Aisha ise tam tersi sözelciydi. Dağınık, plansiz ama zeki biriydi. Istese yapabiliyordu ama ailesini kaybettikten sonra kardeşine bakmaya başladığından beri dersleri iyice salmıştı. Melody'nin sorusunu tamamen unutmuştu. "Hmm.. Bence çikolatalı kek toplarından yapabilirsin" dedi. Melody bu fikri sevmiş olacak ki "Ah, şu üzerinde erimiş çikolata olanlar mi? Bu Çok iyi bir fikir. Teşekkürler Aisha! Yarın görüşürüz." Dedi, Aisha da gorusuruz dedi ve kapattı. Ödev neredeyse bitmişti. Yan odadan gelen sesleri duyunca ayağa kalktı ve kardeşini kontrol etmek üzere yan odaya doğru yürümeye başladı. Kapıyı hafifçe araladı ve basını içeriye doğru soktu. Kardeşi Louis sessizce uyuyordu. Ses sanırım yine alt komşulardan diye düşündü. Alt komşuları sürekli kavga eden bir çiftti. Söz konusu onlarsa kavga, gürültü hiç mi hiç eksik olmazdı. Onları daha fazla düşünmek istemedi ama ses gittikçe artıyordu. Kardeşinin uyanmasını istemiyordu. Çünkü kardeşi onun kırmızı çizgisiydi. Arada kavga etseler de, o her zaman onun yanında kalacaktı. O, anne ve babasının ona son emanetiydi. Ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Apartman kapısını sakince açtı. Klasik çilekli terliklerini giydi ve aşağıya inmeye başladı. Kapıyı tıklattı. Kapıyı uzun boylu, ince belli, cılız bir kadın açtı. "Buyrun?" dedi. Sesi korkunçtu. Aisha titredi, ama söylemeliydi. "Sey, ben üst kattan geliyorum da.. Erkek kardeşim uyuyor ve benim yarına yetiştirmem gereken bir ödevim var. Rica etsem biraz sessiz olabilir mısınız?" Kadın duraksadı. Yüzümü buruşturdu ve hiçbirşey demeden kapadı. Aisha içinden "Ne kadar da görgüsüzler.." diye geçirdi ve merdivenlere yöneldi. Geldiği gibi sessizce merdivenleri çıktı ve evin kapısını araladı. Içeri girerken apartmandan gelen o korkunç gıcırtı ile ürperdi. Bu apartmanı pek sevdiği söylenemezdi. Ama mecburiyetten buradalardi.....
Aisha ödevini bitireli yaklaşık yarim saat oluyordu. Çantasını hazırlamış ve duş almıştı. Şuan ise kardeşinin beslenmesi için kek yapmakla mesguldu. "Abla?" Diyen bir ses ile arkasını döndü. "Ah, Louis. Uyandın demek." dedi sakin bir sesle Aisha. "Ne yapıyorsun abla?" Louis aslında anlamıştı ablasının ne yaptığını, fakat konuşmak istiyordu. "Yarin için kek.." dedi Aisha. "Gidip yat Louis. Uykun kaçarsa uyuyamazsın. Ve yarın erken kalkmam gerek." Aisha ciddiydi. Louis oflayarak yatağa döndü. Yattı ve ablasını ve dersleri düşünürken tekrardan uyuyakaldi.. Aisha keki fırından aldı. Tam istediği gibiydi fakat uykusuzluktan bayılmak üzereydi ama neyseki işi bitmişti. Keki soğuması için balkona koydu. Yıldızlı pijamalarını giydi ve kendini yatağa atti. Yattığı gibi de uykuya daldı....
"Ahh, hadi ama Louis!" Aisha Lous'i kahvaltı için uyandırmaya çalışıyordu ama durum umutsuzdu. Ne yaparsa yapsın ise yaramıyor, Louis uyanmıyordu. "5 dakika dahaa" Aisha artık cidden sinirlenmişti. Mutfağa doğru yürüdü ve surahiden 1 bardak su doldurdu. Hızlıca Louis'in odasına geldi, geldiği gibi suyu aniden Louis'in suratına çarptı. "AGH! Abla napıyorsun!? Üff heryerim ıslandı." Louis ablasına söylenirken Aisha "Iyi bari uyandın. Üstünü değiştir de kahvaltıya gel" diye Louis'i azarladi.
*Kahvaltıdan sonra
Louis'in çoktan servise bindirmişti Aisha. Onun otobüsünün gelmesine daha 10 dk vardı, bu sırada o da kitap okuyordu. Telefonuna gelen bildirimle kitabı yarim kaldı. Arayan Yoshito'ydu. Telefonu açtı. "Alo? Efendim Yoshito." Diye hemen konuya girdi Aisha. "Kapıdayım bebiş, seni bekliyorum :)"
"Ehh?" Diyebildi sadece Akine. Camdan dışarıya baktığında kendisine bakan Yoshito ve onun kan kırmızısı motorunu gördü. Gülümsedi ve hızlıca kapıya koştu. Çantasını ve Yoshito'nun ona hediye ettiği mor kaskını kapip kapıya yöneldi. Kot mavisi converslerini giydi. Kapıyı 2 defa kitledi ve aşağı koştu. Gülümseyerek sevgilisine sarıldı. Ve motorun arkasına atladı... Yaklaşık 5 dk sonra okuldaydılar. Bu motoru Yoshito'ya abisi vermişti. Yaşi daha tam 18 değildi. Bu motoru gizli kullanıyordu. Bu yüzden motoru sanki onun değilmiş gibi okulun arkasına sakladı ve sevgilisinin elinden tutarak okula doğru yürüdü...Okul yeni bitmiş, herkes dağılmıştı. Fakat Melody ve Aisha hâlâ otobüs bekliyordu. Yoshito resim dersi için erken gitmişti. Hah! Sonunda otobüs gelebilmişti. Aisha ve Melody hızlıca otobüse bindiler. Boş bir ikili koltuğa oturdular. 2 dk olmuştu ki otobüs birden sallanmaya başladı. Ama nee sallanma, deli gibi sallanıyorlardı. Otobüs bir sağa bir sola kayıyordu asfaltta. "Deprem miydi bu?" Melody korku icinde Aisha'ya döndü. "Yok, hayır. Sanmıyorum. Daha çok birşey patlamış gibiydi-" demeye kalmadan yüksek bir gurultu koptu ve etraf aydınlandı. "Bomba!" Diye bağırdı Melody. "Bomba patladı, devamı da gelicek olmalı!" Dedikten hemen sonra 1 bomba daha patladı. Savaş miydi bu? Yoksa birisi bilerek mi yapıyordu? Aisha ve Melody bu otobüsle Louis'i okuldan alıp kütüphaneye gitmek için binmişlerdi. Tam o sırada Aisha'nin aklına Louis geldi. "Louis!" Diye bağırdı. Melody de Louis'i hatırladı. Kapılar açıldı. Aisha birden otobüsten fırladı ve koşmaya başladı. Zaten 1 duraklık yol vardı. Melody de bunu görünce Aisha'nin peşinden koşmaya başladı... Okula varmışlardı sonunda Louis ve birçok çocuk okul bahcesindeydi. Kimi ağlıyordu, kimiside hâlâ şoktaydı. Melody ve Aisha'nin gözleri hemen Louis'i aramaya başladı. Aisha sola, Melody ise sağa gitti. Melody hızlıca bakınırken Louis'i gördü ve "Louis!" Diye bağırdı. Louis de onu görmüş olacak ki "Melody abla!" Diye bağırdı ve ona doğru koşmaya basladi. Melody hemen Louise sarıldı ve elini tuttu. "Tanrım şükürler olsun iyisin. Hadi ablanı bulalım." Dedi ve ikili Aisha'yi aramaya basladi. Melody sola bakarken birden birine çarptığını farketti. Özür dileyerek basını kaldırdığı sırada oğlanın ela gözleriyle göz göze geldi. Sarı sacları rüzgârdaki başaklar gibi uçuşurken, sakin teni ona yaz mevsimindeki kumsalları anımsattı. Bu da kimdi diye düşünürken birşey farketti... BU MELODY'NIN ILKOKUL ARKADASI DANIEL DEĞIL MIYDI !? Melody saskinlikla Daniele bakakaldı. "Melody?" Dedi Daniel. "Bu sen mısın? Vayy, çok değişmişsin.. " Melody kızardı. "Ehh, teşekkür ederim. Sende çok yakisik- AY YANI çok değişmişsin." Melody birden olayı hatırladı. "Peki sen burada ne yapıyorsun?" Diye merakla sordu. " Patlamadan sonra bir şey oldu diye korktum ve kardeşim Daisy'i almaya geldim." 2. Bir şok daha geliyor.. DANIEL'IN KIZ KARDESI MI VARDI!?
Devam edicek....
~1020 kelime
![](https://img.wattpad.com/cover/353398145-288-k245748.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🕸KATLİYAM🍂
Mystery / ThrillerYıl 2028... Japonya en kötü yıllarından birini yaşıyordu. Sadece Japonya degil, bütün dünya.. Aisha,Melody,Yoshito ve Daniel yakın arkadaşlardı. Hayatta kalma mücadelesi veren insanlardan sadece 4üydü bunlar...