🎶
faye webster- hurts me too
blondshell- olympus
fazerdaze- bigger
the smiths- i know it's over
mazzy star- flowers in decemberMerdivenlerden inmeye başladığımda çalan kapı beni gülümsetmişti. Beomgyu kesinlikle harika bir zamanlama ile gelmişti. Annemlere kısa bir bakış atıp kapıya yöneldim. Beomgyu elinde bir poşet ve sırtındaki çantayla bana gülümsüyordu. Onu içeri bile almadan sarıldım hızlıca. Şu an bana iyi gelen tek şey oydu. Bana sıkıca sarıldığında gülümsedim. Daha fazla bekletmemek için geri çekilip içeri geçmesini bekledim.
"Beomgyu geleceğini bilmiyordum."
"Ben çağırdım."
Araya girip konuştuğumda annem başını sallayarak beni onayladı. Beomgyu'ya sığındığımı anlamış olmalıydı.
"Gelmemizde bir sıkıntı yok değil mi anneciğim?"
Annemin gerildiği yüzünden okunuyordu. Yine de bizi reddetmemişti. Beomgyu kulağıma fısıldadı.
"Burada olmak istemediğini sanıyordum."
"Sen varken hiçbir şey umrumda değil."
Bana öyle güzel bir gülümseme vermişti ki dayanamayıp yanağına öpücük kondurmuştum. Beomgyu yanımdayken hiçbir şeyden çekinmiyordum bu yüzden az da olsa onlarla oturmak istemiştim.
"Sen Yeonjun'un arkadaşısın sanırım, merhaba."
Oturur oturmaz babamın Beomgyu'ya yönlendirdiği soruyla bana bakan sevgilime gülümsedim ve başımı salladım. İzin almıştı, biliyordum.
"Sevgilisiyim efendim."
Tüm dikkatim babamın hal ve hareketlerindeydi şimdi. Beklemediği bir şeydi. Hoş, kim böyle bir şeyi beklerdi ki?
"Anladım, tebrikler. Ben yavaştan kalkayım o zaman. Yeonjun sana havuçlu kek getirdim, umarım beğenirsin."
Yüzü düşmüştü. Umrumda değildi. Hayatımda hiçbir konumu yoktu, babam diye bahsederken bile tuhaf hissediyordum.
"Yeonjun'un havuca alerjisi var."
Beomgyu'nun söylediği şeyle ona baktım. Bunu neredeyse ben bile unutmuştum. Beomgyu'dan sonra kimse konuşmadı. Babam gitti, annem bana sarıldı.
"Buraya bir daha gelmemesini söyledim. İçin rahat olsun güzel oğlum tamam mı?"
Dolu gözlerle başımı salladım. Beomgyu'nun elini tutup merdivenlere yöneldim. Tek isteğim odama çıkmaktı.
Odamın kapısını açmamla tişörtümü çıkarmam bir oldu. Sanki nefes alamıyor gibiydim. Pencereye doğru ilerledim. Rüzgar hafifçe esiyor tenime çarpıyordu. Sırtıma sarılan kollarla yutkundum. Beomgyu parmaklarıyla karnımda daireler çiziyordu. Omzuma öpücükler bırakıyor, enseme üflüyordu. Beni rahatlatmanın yolunu biliyordu işte.
Ona doğru döndüm ve ellerimi belinde birleştirdim. Güzel yüzünü inceledim biraz. Ben ona baktıkça o kızarıyordu, bu beni güldürmüştü.
"İyi ki geldin."
"Keşke hiç gitmeseydin yanına, yapmak zorunda değildin."
Dudaklarımı büzdüm.
"O konu hakkında. Birden seni o ortama soktuğum için üzgünüm. Seninle birlikte ne kadar güçlü durduğumu görsün istedim."
"Sorun değil sevgilim, istediğin kadar kullan beni. Ama kendini o baskının altına sokmana gerek yoktu. Daha iyi misin şimdi?"
Bir elimde saçlarını kulağının arkasına taradım ve yanağını okşadım.
"Sen burada olursun da iyi olmaz mıyım? Bu gece benimle kalır mısın? Sadece yatalım birbirimize sarılarak."
"Bunu isteyeceğini bildiğim için yanımda kıyafet getirdim, şapşal seni."
İkimiz de güldük. O kadar şirindi ki, ısırmak istiyordum onu. Yaptım da. Yanaklarını ısırdım birer kez.
"Yine de benim kıyafetlerimin içindeyken çok daha hoşuma gidiyorsun."
"Değil mi? Kokularımız birbirine karışıyor, kesinlikle benim de en sevdiğim o."
Aniden elindeki poşeti ve sırtındaki çantayı bırakıp üstündeki çıkardığında kahkaha attım. Arkasından sarılıp boynunu öptüm ve dolabıma ilerlemesini engelledim.
"Giyinme, böyle kalalım."
"Bana uyar. Nasıl muhteşem gözüküyorsun biraz izleyeyim seni."
Onun bu hallerine gülerken karşısında poz verip onu da güldürdüm. Elimden tutarak beni yanına çekti. Kısa bir öpücük bıraktı dudaklarıma.
"Gel uzanalım."
Teklifini onaylayıp yanına yerleştim. Her zamanki gibi kolumu başının altından geçirdim ve başını omzuma koymasını sağladım.
"Biliyor musun senin odanda çok güvende hissediyorum. Penceredeki manzara, sana ait eşyalar, senin kokun, bu odanın sana ait olduğunu bilmek... Bunların hepsi beni çok iyi hissettiriyor."
Tavandaki yıldızlara bakarken anlatmaya başlamıştı. Birlikte yapıştırdığımız, geceleri parıldayan yıldızlar.
"Senin kıyafetlerini giymek, kokunu kendi kokuma karıştırmak. Bazen eve gittiğimde üzerimden senin saç tellerini toplamak."
İkimiz de güldüğümüzde biraz yana kayıp bana doğru döndü.
"Seninle ilgili her şeyi çok seviyorum Yeonjun. Seni üzen her şeyden nefret ediyorum. Sana gülmek o kadar yakışıyor ki seni güldürmek için her şeyi yapmak istiyorum."
"Sen hiçbir şey yapmasan da ben sana gülümserim ki. Beomgyu keşke benim gözümde nasıl göründüğünü bilsen. Kusursuzsun. Yemin ederim o kadar hoşsun ki. Dünyadaki bütün yıldızlardan daha güzelsin. Evrendeki en güzel gezegensin, yanında olduğum her an seni daha çok keşfediyorum. Bunun ne kadar güzel bir duygu olduğunu biliyor musun? Kalbim yerinden çıkacakmış gibi oluyor. Sen hep iyi ol istiyorum. Sana zarar gelmesinden korkuyorum. Hiçbir şey yapmasan bile bana o kadar iyi geliyorsun ki sen. Bugün olduğu gibi. Seni kapıda görür görmez bütün stresi attım ben üstümden. Sadece kapıda durmuş gülümsüyordun ama hayatımı kurtardın sanki."
Ağlamaya başladığını görünce sustum. Hızlıca bana sarıldı. Gözyaşları çıplak tenime düşüyor, içimi sızlatıyordu. Beni tek rahatlatan şey mutluluktan ağlıyor olmasıydı. Ne zaman böyle olsa ağlardı ama kızardı bana 'Mutluluktan ağlıyorum Yeonjun, senin yüzünden işte' derdi. Ona sarılıp saçlarını öptüm.
"Yeonjun seni çok seviyorum. Ne olursa olsun, hep çok seveceğim."
"Ben bir tek seni seveceğim güzelim benim. Çok seviyorum seni."
Başını gömdüğü yerden kaldırıp yüzüme bakmasıyla kahkaha atmam bir oldu. Ben kahkaha atınca o daha çok ağlamaya başladı.
"Yeonjun sümüklerimi sil çabuk, ağzıma girecek."
Bir yandan ağlıyor bir yandan bana kızıyordu. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemeye çalıştım. Yerdeki kıyafetlerimden birine uzanıp Beomgyu'nun burnunu sildim. Koca bir bebekti.
"Şimdi seni öpebilirim."
Aniden dudaklarıma yapıştığında gülümsedim. Birbirimizi öpmeyi çok seviyorduk. Biraz öpüştük, biraz uyuduk. Çok sevdiğim çikolatalardan almış bana, birkaç atıştırmalık daha getirmiş. Poşette onlar varmış. Gecenin bir vakti uyandığımızda film izlemek istediğini söyledi. Getirdiği şeyleri yerken film izledik. İlk uykuya dalan o oldu, ben de onu izledim.
Her zaman olduğu gibi.
aticam kendimi simdi.
tam su an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2002 || beomjun
Fanfictionyeonjun: bir seyler donuyor beomgyu: ne donuyor amina koyayim ne angst