Kitaba başladığınız tarihi yazabilirsiniz.➪
✿❯────「✿」────❮✿
31 Ağustos 1976
D.E.W.'nın Anlatımıyla
Ağustos mevsiminin kavurucu sıcağıyla yeni bir gündü.Malikanemin bahçesinde bir ağacın altında oturmuş kulaklığımdan müzik dinleyerek çizim yapıyordum.
Çizimimi yaparken de aynı zamanda dinlediğim Hometown Smiles şarkısının sözlerini mırıldanıyordum.Oh doğru ben size kendimi tanıtmadım.Ben Diana,Diana Estelle White.White ailesinin en küçük çocuğu ve White ailesinden Gryffindor dışında Slytherin'e seçilen tek üyesi...Hogwarts'ta 6.yılıma geçtim...Ve az önce dediğim gibi Slytherinliyim.
Şuan bu sıcak hava da çınar ağacının altında çizim yaparken müzik dinliyordum...Çizimimin son dokunuşunu da bitirince resmimi kendime çekip baktım ve gülümsedim.
Şuan ki havanın tam aksine Gece resmi yapmıştım.Simsiyah olan sayfanın üzerinde küçük küçük beyaz yıldızlar vardı ayrı yeten de bembeyaz yarım bir ay da tam ortada duruyordu.Ayrıca gri ile beyaz karışımı ay ın 2 kenarında bulutlar çevriliydi.Aşağı tarafta ise mavilerle çevrili bir okyanus vardı.Okyanus çeşit çeşit mavilerle donatılmıştı.Bu simsiyah resmi bembeyaz ay,yıldızlar ve masmavi bir okyanus renkli yapıyordu.
'Güzel bir resim oldu,bu resim bana bir çok şey anlattı.Her karanlığın içinde bir ışığın olduğunu ve o ışığı daha da partlatmanın bizim elimizde olduğunu anlatıyor...' dedim içimden.Gerçekten de öyleydi karanlık güzeldir ancak karanlık ne kadar derinse o kadar içine düşersin ancak sen bunu yaşarken bile bir ışığın olacağına inanırsan o ışık hem inandığın için hem de onun için çabaladığından o ışık var olur.O ışığı daha da parlatmak ise senin görevindir.Aynı o ışığın olacağına inandığın gibi parlatacağına da inanmalı ve pes etmemelisin.
Ben bunları düşünürken gülümsedim ve çizim defterimi kapattım sonra da resim eşyalarımı ve defterim çantama yerleştirdim.Çantamı hemen yanıma koyup ve kafamı ağaca yasladım sonra da yavaşça gözlerimi kapattım.Güneşin ışığının yüzüme vurması ve kulağımda çalan şarkıyla düşüncelere daldım.
Yarın 1 Eylül'dü ve yeniden Hogwarts'ta yeni bir yıl başlayacaktı.Hogwarts'ı ve arkadaşlarımı çok özlemiştim.Hatta Çapulcuları bile özlemiştim.Ben çapulcularla çok hatta hiç anlaşamazdım.Hele de Sirius Black'le tamamen zıttık.
Yine de Çapulcular arasında karşılaştığımızda konuştuğum,anlaştığım ve sevdiğim bir kişi vardı oda Remus Lupin'di.Remus Lupin ile bir ödev projesi için eşleşmiştim ve biraz da olsa anlaşmaya başlamıştık.Kütüphane de her karşılaştığımızda sohbet edip kitap,ödevler ya da dersler hakkında konuşuyorduk ve çok eğleniyorduk.Doğrusu Remus'la cidden bir kardeş gibiydik.Onunla cidden iyi anlaşıyordum.
James Potter'la da,Remus kadar olmasa da 5-6 normal konuşmalarımız olmuştu.Ki James o konuşmalarda çoğunlukla Quidditch'ten bahsetmişti.James ve benim ailem çok yakın dostlar.Bu yüzden sık sık Potter'larla buluşurduk.Eh bende bu durumda James'le mecburen görüşüyor ve konuşuyordum.Aslında James iyi çocuktu.Ancak her ne kadar iyi olsa da Hogwarts'ta yaptıkları şakalar,egositliği ve severusla olan kavgaları yüzünden iyi yönlerini kimse görmüyordu.Bu kişilerden biri de elbette Lilydi.
Oh Lily konusunu açmışken Lily Evans Kızıl Prenses...Doğrusu onunla çok konuşmuyorum çünkü Lily muggle doğumlu olduğu için Slytherindeki öğrenciler hep onunla alay ediyorlardı.Eh tabi Lily bir süre sonra Slytherindeki herkesle düşman olmuştu.Buna elbette bende dahildim.Doğrusu Lily'le arkadaş olmayı çok isterdim.Çünkü Lily herkese karşı çok iyiydi.Eğer bir şansım olsaydı kesinlikle onunla arkadaş olmak isterdim.Lily'yle iyi bir arkadaş olabileceğimi düşünmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐎𝐩𝐩𝐨𝐬𝐢𝐭𝐞 𝐏𝐨𝐥𝐞𝐬°ᵐᵃʳᵃᵘᵈᵉʳˢ°
Fanfiction𝐎𝐩𝐩𝐨𝐬𝐢𝐭𝐞 𝐏𝐨𝐥𝐞𝐬°ᵐᵃʳᵃᵘᵈᵉʳˢ° •İki farklı aile ve iki farklı ailenin tamamen zıt çocukları...• °Black ve White ailesi tamamen birbirinden farklıdırlar.Black ailesi nesiller boyu Slytherin'e seçilirken,White ailesi onların tersine nesiller b...