Part 1: When the lights go out.

69 9 9
                                    

Alhaitham's Pov

Sabahtan beri Kaveh'i bekliyordum.Onun için kitabımı bile bir köşeye koymuştum.Bugün dışarıda yemek yiyecektik ve şimdiye kadar işten çıkmış olması lazımdı.Garson yanıma geldiğinde başımı iki yana salladım ve birisini beklediğimi belirttim.Bir süre sonra kapının açılış sesini duymamla o tarafa yöneldim.Dışarıda yağmur yağıyordu ve sırılsıklam olmuş bedenin yanıma yaklaşmasıyla birlikte başımı hafifçe yukarıya kaldırdım.Tam neredesin demek için söylenirken çantasını bir kenara koyup garsona dönmüştü.

"Bize elindeki en iyi şişeyi ver!"

Garson başını onaylar anlamda sallarken ben de bir şey dememeye karar vermiştim.Eh zaten böyle gecikmesine pek şaşırmamıştım.Dışarıda yağmur çiselemeye devam ediyordu.Neden şemsiye almadan çıkmıştı ki?

"Yoğun bir gün müydü?Geciktin."

Sonunda konuştuğumda karşımdaki sarışın beden gülümseyip bana döndü.

"Evet biraz öyleydi.Seni biraz bekletmiş oldum ama merak etme buna değecek.Hem bugün ben ısmarlıyorum."

"Böyle eli açık olmanın avantajları da var dezavantajları da biliyorsun değil mi?"

Kaveh dediklerime göz devirirken bir yandan da menüye bakmaya başladım.Bana ne istediğimi sorduğunda parmağımla et güvecini işaret ettim.Kaveh onayladığında kendisi için de bir şeyler söylemişti.Ve aynı zamanda da ek olarak yanına salata sipariş etmişti.Bir süre bekledikten sonra sohbet etmek istediğini anlamıştım.

"Çalışmaların nasıl gidiyor?Yani yeni bir proje üstünde çalıştığını duymuştum."

"Ah,evet.Çalışmalarım şu an gayet iyi gidiyor.Ancak sinir bozucu müşteriler çıkmasa iyi olur."

"Belki de sana katlanamıyorlardır."

Onu sinir ettiğimi fark ettiğimde tebessüm ettim.

"Her neyse,önemli olan maaşını alabilmen öyle değil mi?Hem daha ödenecek bir kiran var."

"Ah,hep aynı şeyden bahsetmeyi keser misin lütfen?Neden hep konuyu buralara çekiyorsun ki?"

"Ben bir şey demedim sadece doğruları söylüyorum."

"Belki de biraz sinir bozucu olmak yerine eğlenmeye bakmalısın."

"Hmph,kim demiş sinir bozucu olduğumu?"

"Eh,aslında çoğu kişi öyle düşünüyor olabilir.Ben de olmasam ne yapardın acaba?"

"Sen sadece göz zevkimi bozuyorsun."

"Sen!Her neyse seninle tartışmaya girmeyeceğim."

"Güzel."

Onunla böyle konuşmak bir yandan eğlenceliydi.Aslında bir bakıma Kaveh bana iyi geliyor gibiydi.Zaten birbirimizi çocukluktan beri tanıyorduk.Garson bir süre sonra içkileri ve yemekleri getirip önümüze koyduktan sonra yavaşça bir yudum aldım.Kaveh ise çoktan kafasına dikmişti bile.

"Yavaş iç yoksa boğulacaksın."

"Hah,endişe etmene gerek yok ben her zaman böyleyim zaten biliyorsun."

"Çok çabuk sarhoş oluyorsun ve seni eve taşımak zorunda olmak istemiyorum.Sallana sallana yürüyorsun sürekli."

Ondan bir cevap alamayınca daldığını fark etmiştim.Nereye bakıyordu ki o?Yani yüzüme bakmadığı kesindi.Onu görmezden gelip yemeye devam ettim.Sarhoşken biraz değişik davrandığı için bu tür şeylere alışmıştım zaten.Yağmur hızlanmaya başlarken ona döndüm.

"Bir dahaki sefere şemsiyeni unutmasan iyi edersin.Sonra ikimiz birlikte yürümek zorunda kalıyoruz."

"Bu iyi bir şey değil mi?"

Dedikleriyle birlikte ne demek istiyorsun dercesine bakmıştım ona.Bunun neresi iyi bir şeydi ki?"

"Seninle yağmurda yürümeyi seviyorum.Çünkü bana güzel anılarımı hatırlatıyor."

Dedikleriyle birlikte başımı yavaşça yere eğdim.Neden bahsettiğini anlamıştım.Küçükken de sürekli onunla birlikte giderdik.Ve çıkışta Kaveh'in babası bizi almaya gelirdi.Kaveh önceden de oldukça kibar bir çocuktu.Zaten benden büyüktü ve küçükken sürekli beni koruyup kollardı.Bir keresinde dizime yara bandından yapıştırmıştı ve bana gülümseyip kalkmama yardımcı olmuştu.Evet bunlar da bizim birlikte geçirdiğimiz güzel anılardı.

"Yavaşça elimi tuttuğunu hissettiğinde ona döndüm.Mum eşliğinde yemeğimizi yerken bir anda ışıklar gitmişti.Bana yaklaşan bedenle birlikte gözlerimi kapattım ve dudaklarımın üzerindeki yumuşak baskıyı hissettim.Sanki hiç gitmek istemiyormuş gibi,hiç ayrılmak istemiyormuş gibiydi.Samimi ve bir o kadar da huzur veren kısa bir öpücüktü.Gözlerimi açtığımda ellerimi ellerinin arasına alıp küçük bir öpücük daha bırakmıştı.Sarhoşken romantik olabiliyordu anlaşılan.Mum yüzünü aydınlatırken bana söylediği iki kelime ile birlikte gülümsedim.Bu içten bir gülümsemeydi zorlama değil.Çünkü o yanımdayken daima iyi olabileceğimi biliyordum.Yavaşça muma üfleyip söndürürken beni tekrar kendine çekmesine izin verdim.Yağmur yağmaya devam ederken onun sıcaklığını hissedebiliyordum.Tıpkı geçmişe dönmüşüz gibi hissediyordum.Her ne kadar birbirimize sinirliymişiz gibi dursak da söylenmeyen pek çok şey vardı.Ve bizim aramızdaki özel bağı herkes anlayamazdı.Onunla tekrar yağmurda yürüdüğümüz anın gelmesi ile birlikte bakışlarımı su birikintisine çevirdim.Kendimi ve onu görüyordum.Bizi ve geçmişimizi.Acı ve tatlı dolu.Sevinç ve zorluklar.Ama yine de onun elini tuttuğumda kötü şeylerin geçici olduğunu hatırlatıyordu bana.Birlikte yağmurun altında evimize doğru giderken yanağına minik bir öpücük bıraktım.

"Teşekkür ederim."

Eğer beğendiyseniz oylarsanız sevinirim.İleride yeni bölümlerde görüşürüz.

Don't Step Back|KavethamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin