6. Bölüm: Jeon Jungkook'un Gerçek Yüzü

1.4K 170 378
                                    


6. Bölüm: Jeon Jungkook'un Gerçek Yüzü

(Belirsiz bir zaman)

O yıllarda Itawon'un en meşhur gece kulübü Ji Changwook'a aitti. En başında, bir kabadayı, başıboş, hırpani bir serseri olan bu adam, zamanla müthiş ve mutlak bir güce ulaştı. Henüz o yıllarda hükümet, sokakları denetlemek üzere Changwook ve çetesi ile işbirliği yapmak zorunda kaldı ve bayağı bir kabadayıyı yükseltmeyi -mecburen- kabul etti.

Jeon Jungkook ve Ji Changwook'un dostluğu ise, çok eskiye dayanıyordu. Bir gün, mekânın önünde genç bir adam belirdi. "Siz kimsiniz?" diye sordu, cılız güvenlik görevlisi. Saçlarının kısa tıraşından onun bir asker olduğunu elbette anlayabiliyordu, yine de sersem sersem bakmayı sürdürdü. "Kim geldi demeliyim?"

Adam, basitçe "Jungkook." dedi.

O zaman, odasından kameraları seyreden ve Jungkook'un geldiğini öğrenen çete lideri, güvenlik görevlisinin kulağındaki kulaklığa "Gelsin." diyerek, emir verdi. "Alın içeri."

Gündüzleri mekânın içi ıssız olurdu. Yalnızca orta yaşlarda birkaç kadın mekânı temizlemekle görevlendirilmiş, disk jokeyleri de gece çalacakları şarkıları şimdiden ayarlamaya koyulmuştu. Jungkook gözleriyle etrafı sinsi sinsi taradı; ilginç bir şeyle karşılaşmayınca direkt olarak liderin odasına çıktı.

Changwook, onu ayakta karşıladı. "Oh!" dedi, abartı bir sevinç ifadesiyle. "Sen buralara gelir miydin, Jeon Jungkook?"

Jungkook, her zaman olduğu gibi giydiği lacivert renkli, asker eşofmanının cebine eline attı ve omuz silkti. "Geldim işte."

"Asker olduktan sonra gözün geçmişini görmemeye başladı. Bu yüzden bir daha bizim çöplüğümüze uğramazsın diye düşünmüştüm. Devletin askeri, yanımıza gelmeye teşrif ettiyse ne mutlu bize!"

"Ben devletin askeriysem sende artık işbirlikçisin."

Changwook'un bakışları karardı. "Sadece sen istediğin için bu işe girdim." dedi, suratındaki gülümseme tamamen silinmiş, yerini katı bir ifadeye bırakmıştı. "Kim Heeson denilen adamla hiçbir halt yapılmaz. O adam, ülkemiz için çok tehlikeli."

"Biliyorum. Bu yüzden yanına geldim zaten, senden bir iyilik istemek için."

"Ne istersen yaparım." dedi Changwook, hiç tereddüt etmeden. "Sen benim kuzenimsin."

Jungkook pis pis sırıttı. "Bunu sadece sen ve ben değil, Kim Heeson'da biliyor. O yüzden dikkatli ol. Günü geldiğinde, eğer ben zarar görürsem sıradaki hedef sen olabilirsin."

"Bana hiçbir şey yapamazlar." dedi, Changwook ve ekledi, "Sana da."

Jungkook'un bakışlarında hissedilen kararlılık durumu ürkütücüydü: "Bu yolun sonunda ya onlar ölecekler ya da ben. Beni teselli etmene gerek yok. Ben her şeyin farkında olarak çıktım bu yola ve asla, geri dönmeyeceğim."

"Şimdi uğruna savaşacağın şey, sadece ülken olduğu için böyle rahat, ilgisiz davranıyorsun ama günü geldiğinde, hayatın o tatlı şarabından içtiğinde artık ölmek hiç kolay gelmeyecek sana... O yüzden akıllı davran ve kendini koru."

"Yaşamak için hiçbir sebebim yok benim." dedi Jungkook, kararlılığından asla taviz göstermeden. "Hayatın o tatlı şarabını da içmeyeceğim."

"Bir gün, herkes gibi sen de âşık olacaksın."

Jungkook kıkır kıkır güldü. "Buna sahiden inanıyor musun? Varsayalım ki, âşık oldum. "Herhangi birisi" uğruna, yıllarımı heba edip tüm her şeyden vazgeçer miyim sence?"

Kill For Your Love | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin