Eğer hikâyeyi iki kısma ayırabilseydim, birinci kısmın sonu bu bölüm olurdu. Başlıktan da anlayabileceğiniz üzere bu, Taehyung'un sekiz sene süren intikamının sonu... Buraya kadar ilerleyenlere sahiden teşekkür ederim. Bazı karakterlerin gitmesini sabırla beklediniz ve artık zirveye tırmanmaya başlıyoruz. Bu bölümden sonrası hodri meydan...10. Bölüm: Sanat Galerisinin Bodrumu ve Taehyung'un İntikamının Sonu
(Sanat galerisinin açılışından 24 saat önce)
Balkon kapısı rüzgârın şiddeti ile sonuna kadar açıldı. Dışarıda müthiş bir fırtına vardı. Yatakta uzanan adam göz ucuyla açık kapıya baktı. Bir adam camın kenarında kapkaranlık bir iskelet gibi dikiliyordu. Üç gece öncesini anımsadı. Kim Taehyung'un evine yolladığı adam da plan gereği tıpkı şimdi olduğu gibi balkon kapısından içeri girmişti. Namjoon hıçkırır gibi bir nefes aldı. Şimdi de onu mu öldürmeye gelmişlerdi?
Simsiyah giyinmiş maskeli adam ona doğru yaklaştı. Namjoon kılını bile kıpırdatamıyordu. Yalnızca gözleri açıktı. Kendisine doğru yaklaşan şeytanın ona gülümsediğini işitti ve "Taehyung?" diye sordu. "Taehyung, sen mi geldin?"
Gülme seslerini duyuyor, ancak sesin oldukça uzaktan geldiğini sanıyordu. Sanki Namjoon çoktan ölmüş ve yer altına, cehenneme ulaşmıştı. Taehyung ise uzaklardaydı. Ona, "Benim ağabey." dedi. Sesi aydınlık geliyordu. "Ben geldim."
Namjoon şaşırdı. "Yaptıklarım için bana kızgın değil misin?"
"Sen ne yaptın ki?"
"Jungkook'u öldürmek istedim!"
"Ah, demek öyle," Taehyung sandığı adam, yatağın kenarına oturdu, "bu kadar kolay mı itiraf edebiliyorsun?"
"Jiyeon'un ve senin ona olan bağlılığından nefret ediyorum!"
Taehyung kahkahalarla gülüyordu. "Öyle mi? Yoksa beni kıskanıyor musun?"
"Hayır! Jungkook'u, Jungkook'u kıskanıyorum!" Sanki bir maddenin etkisi altındaydı. Zihninden geçen tüm doğrular akıl süzgecinden geçmeden olduğu gibi ağzından dökülüveriyordu. "Hiçbir zaman Jungkook gibi olamayacağım..."
"Neden? Anlatmaya devam et."
"Çünkü babam bana güvenmiyordu. Benim yerime bir gün babamın koltuğuna oturabilmesi için Jungkook'u yetiştirdi!"
"Jungkook'u hiç sevmedin."
"Onu kıskandım!"
Taehyung kahkahalara boğuldu. Maskenin altında soluk soluğa kalmıştı. Maskeyi çenesinin altından tuttu ve çıkardı. Namjoon karşısında kardeşini görünce "Bana ne yaptın?" diye sordu. "Neden kendimi durduramıyorum?!"
"En az uyuşturucu bombası kadar kötü."
Namjoon başını sağa çevirdi. "Karım..."
"Ne olmuş karına?"
"Ona zarar verdin mi?"
"Sen benim kocama zarar verirken bana sordun mu?"
"Taehyung..."
"Yaptıklarının bedelini ödeyeceksin."
"Taeyeon nerede?!" diye haykırdı Namjoon.
"Ben kocamın canını kurtarmıştım ama sen yapamadın. Ona sahip çıkamadın. Tıpkı Jiyeon gibi..." Taehyung cebinden bir telefon çıkardı. Ekranda Jiyeon vardı. İzbe, karanlık ve tavanından su damlayan çirkin bir bodrum katındaydı. Sandalyeye oturtulmuştu, elleri ve ayakları sandalyeye bağlıydı. Namjoon'u görünce "Namjoon!" diye çığlık attı. "Bu manyak herif beni kaçırdı! Bir şeyler yap!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill For Your Love | Taekook
Fanfiction2016 İlkbaharında, resim bölümü öğrencisi Kim Taehyung'un yolu, dönemin bakanı tarafından yetiştirilen asker Jeon Jungkook ile kesişti. Asker Taekook! Siyasi gönderme, çete üyeliği, şiddet, ölüm, intihar gibi birçok öge içerir!