yaralar çok, yananlar var üstelik

679 67 286
                                    

"Ryan bırak artık şu şişeyi bir şey olacak bak."

Mert'in ikazıyla beraber ne olduğunu hatıralayamadığım şişeyi parkelere sertçe bıraktım. Kafama diktiğim kaçıncı şişe olduğunu bilmiyordum ama birden fazla olduğunu ferdiyi çift görmemden anlayabilmiştim. Ancak ne kadar içersem içeyim kaybolmasını beklediğim o acı bir türlü yok olmuyordu göğsümün ortasından, hani alkol unuttururdu insana tüm acılarını, hani uyuştururdu aklını, ben niye hala böylesine net hissediyordum her şeyi?

Çocuklarla benim evde toplanmıştık bu akşam, aslında amacımız olağanüstü hal toplantısı yapmaktı ama benim Ferdinin getirdiği içki şişelerini ardı ardına kafama dikmemle konu sapmış, ben depresyon kafasında kendi kendimi yiyip bitirirken onların beni teselli etmeye çalıştığı bir ortama dönmüştük.

"Ferdi amına koyayım şu muhabbet için içki mi getirilir?"

Ardanın yorgunluktan dizlerinde uyuyup kaldığı Ferdi sevgilisini uyandırmamak için ben nerden bileyim böyle olacağını tarzı bir el hareketi yaptıktan sonra umutsuz bakışlarını zil zurna sarhoş bir şekilde koltuğun tepesine tüneyen bedenime geri çevirdi.

Biliyordum herkes üzgündü bu durum için ve eğer yapılabilecek tek bir şey bile olsa kendini ateşe atmaktan çekinmeyecek dostlardı hepsi ama yoktu işte. Ölüm dışında her şeyin bir çözümünün olduğu bu dünyada çözümün olmadığı bir problem daha yaratmıştım ben.

"Ben ondan sonra hiç kimseye bu kadar üzülmemiştim."

Kısık sesle söylediğim şeyleri hepsinin duyduğunu biliyordum sadece verecek cevapları yoktu. Ne diyebilirlerdi ki?

Muhtemelen kan çanağına dönmüş gözlerimi ferdinin dizlerine başını dayayan çocuğa çevirdim, onlar hakediyordu mutluluğu da bir biz mi haketmiyorduk bu dünyada? Bir bize miydi hayatın garezi?

Ferdiyi tabii ki kıskanmıyordum kardeşimdi o benim ki zamanında ardayla ikisini birleştirmek için en büyük çabayı ben vermiştim belki de. Koca okul onlar hakkında konuşurken onları koruyan bendim, defalarca disiplinlerde sürünen bendim. Ama yine de düşünüyordu insan böyle durumda, onlarda ne fazlaydı da bizde eksikti?

"Oğlum bak bulucaz bir çözüm tamam mı parçalama kendini."

Altay bir elini omzuma atıp sıvazlarken güven verici bir gülümseme peydah oldu yüzünde, o kadar zorla bir gülümsemeydi ki bu, hissettim söylediklerinin tam tersinin olacağını. Çenesi titriyordu resmen kendini sıkmaktan, duygusal çocuktu altay şimdi şu odadan kalkıp gitsem anında ağlamaya başlayacaktı, tanıyordum onu.

"Minicik bedenine bir ton yük yükledim ben onun, bir yarayı sarıp binlercesini açtım onda, bunların bir affı mı var abi?"

Sözlerimi bitirdiğim sırada bir şarkı sesi yükseldi küçük salonun içinde.

affet beni gece vakti ay doğmuş süzülürken

sabaha kalmadan affet tam ayrıldık derken

Gözlerim gecenin parlayan manzarasına ilişti salonun geniş camının kenarından, bir anda onun beni affetme ihtimali yüreğime ağır geldi, onun beni affetme ihtimali bana bile ağır geliyorsa nasıl düzelecektik biz? Bunca şeyi nasıl unutacak, nasıl yeniden hayat kuracaktık?

"Çünkü seen çölüme yağmur olduun"

Ardanın da uyanmasıyla beraber ferdi artık konuşabilecek duruma gelmişti, şimdi de sarhoşluğun etkisiyle elinde tuttuğu telefondan yükselen şarkıya yayvan yayvan eşlik ediyor, kelimelerin çoğunu karıştırıp duruyordu ama yine de tatlı görünmüştü gözüme.

Civciv ve Timsah Masali | Ryan Kent, Sebastian SzymanskiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin