Korkuydu. Herkes yoktu sanki etrafımda korku vardı? Somer ne derdi ki? Ya Melih? Ne açıklayacaktım? Ne söyleyecektim? Ne yapacağımı kestiremiyordum.Ne diye bilirdim ki?
Kafeden koşarak çıktım. Geride bıraktıklarımı umarsamadan koştum. Sanki koştukça unutuyordum. Ama gerçek şuydu ki, ben kaçtığımı sanarken aslında geride bıraktıklarım benden bir adım öndeydi.
Yurta gitmeyi düşünüyordum bir yandan bir yandan da yalnız kalmak istediğimi düşünüyordum. Yalnız kalmak için sahile gittim bir banka oturdum. Sessizce gemileri izledim. Usulca denizin dalgalanışını seyrettim.yağmurun denizin üstünde bıraktığı sesi dinledim.
Saçlarımı heriye doğru itip titreyen telefonuma baktım. Somer arıyordu. Yüzümdeki gülümseye engel olamadım. Beni umursuyor muydu? Sevgilisinin yanından ayrılabilmişti demek.
"Efendim?"
"Nereye kaçtın Çiler? Nerdesin çabuk söyle! Dalga se-"
Demeden yüzüne kapattım. Burda olduğumu anlamışmıydı. Yavaşça yerimden kalktım kapşonumu başıma geçirip yürümeye başladım. Sanırım şuan tek ihtiyacım arka plan da bir müzik olmasıydı sanırım.
Birden kolum çekildi ve Somerle burun buruna geldik. Beni kolumdan tutup ağaç altına yağmur değmeyen bir yere çekti.
"Kızım, ne işin var yağmurun altında şu saçının haline bak sırılsıklam olmuşsun."
Deyip saçımı okşadı incitmek istemezmiş gibi. Karşımdaki sanki Somer değildi. İçine başka biri mi kaçmıştı.Kendi mi ondan geriye çektim önce şaşırdı sonra,
"Aa, doğru senin sevgilin var haraketlerine dikkat etmelisin değil mi?"
"Somer ne saçmalıyorsun?"
"Doğru değil mi?"
"Somer git. Git iyice saçmalama başlıyorsun. Sevgiline git sakinleştirsin haydi."
Somer'in yanından çekilip hızlıca yürüdüm. Somer gerçekten 2 dakikada ne düşündüde geldi acaba? Gene kolumun sıkılmasıyla döndüm ona.
"Bak yeter tama-"
" Haklısın saçmaladım ben Ebru'yu çok seviyorum. Kusura bakma Çiler."
Elini elimden çektim. Beni üzmek için gerçekten fazla çabalıyordu. Koşarak yurda gitmeye başladım. Göz yaşlarım yanağımdan dökülmeye başladı. Kendimi tutamıyordum. Ona karşı bir şeyler hissediyordum ve o ne derse daha çok kırılıyordum sanki.
Düşünmeyeyim diyorum olmuyor, geçmiyor. Ama artık sevgilisi vardı ve ben önüme bakmalıydım. O mutluydu Ebru'yla o mutluysa bende böyle mutluydum. O mutlusa ben her şekilde mutlu olurdum ki.
Hızlı koştuğumdan ve yurt yakın olduğundan yurda gelmiştim. Hemen odama doğru gittim. Neyseki kimseye yakanlanmadan odama girmiştim. Oda arkadaşım Ceren yoktu. İykide yoktu yoksa ona her şeyi anlatmak zorunda kalacaktım.
♣♣♣
Baş ağrısıyla uyandım. Dün şifayı kapmıştım sanırım. Çünkü burunum akıyordu. Ayrıca peçete koşarken düşüyordum bile. Saatte baktığımda 7 ydi haftasonuydu ayrıca dükkanı ben açacaktım. Hemen hazırlanıp, üzerime yırtık kot,t-shirt ve deri ceket geçirdim. Çantama eşyalarımı koyup, parfümümü iki kez sıktım. Elime kağıdı alıp yazmaya başladım."Cerencim.. Dükkanı bugün ben açıyorum erken çıkıyorum bu sebeple. Çok öpüyorum seni."
Notumu cerenin yastığının yanına bıraktım. Sessizce haraket edip odadan çıktım. Yavaşça kapıyı çektikten sonra hızlı hızlı yürüdüm. Hapşurmam bitmiyordu. Üzerimde bir yorgunluk vardı ama genede dün dükkanı bırakıp gitmiştim gene bırakırsam ayıp olacaktı.
