Selamooo
bi tık hasta oldugum icin ve cok fazla ödev verdikleri icin bölüm gec geldi
hadi baslayakk
________________________________________MİNHONUN GÖZÜNDEN
Kargoyu gönderdikten sonra Seul için uçak bileti aldım. Normalde yarın için alıcaktım ama bugün için almaya karar verdim. Valizim hazırdı zaten. Yaklaşık bir saat sonra uçağa binicektim.
(not: Önceki bölümde Jisunglar o polis olaylarını falan yaşarken Minho neler yapıyordu onları yazıyorum şuan)
1 saat sonra
Sonunda uçağa biniyorduk. VİP bölümüne geçtim ve oturdum. Çok heyecanlıydım. Yıllar önce saldırıya uğrayıp hafıza kaybı geçirdiğim, kim bilir belkide çok güzel şeyler yaşadığım ama her şeyi unuttuğum o şehre gidiyordum şuan.
Şaka gibi hala inanamıyorum. Her şey çok saçma geliyor. Hangi duyguyu yaşamam gerektiğini bilmiyorum, bu son bir kaç gün içerisinde çok garip şeyler yaşadı.
Şimdi, onun hakkında her şeyi unuttuğum sevgilimin ve arkadaşlarının yanına gittiğime mutlu mu olsam? arkadaşlarımla aram düzelicek mi bana neler anlatıcaklar sakin kafayla ona mı endişelensem üzülsem? Ya da her şeyin yaşandığı Seule gitmenin Huzursuzluğunu veya heyecanını mı yaşasam?
Karar veremedim. Çok çabuk alıştım gibi geliyor olaylara, unuttuğum kişilere. Ne güzel işte her şey iyi gidiyor, aman bir kötülük çıkmasında.
Seule gidince ilk planım babamın evine gitmek. Annemi maalesef ben daha ilkokulken kaybetmiştik yani vefat etmişti. O yüzden o zamandan beri babam bana hem annelik hem babalık yaptı, onu çok seviyorum hala hakkını ödeyemem ama işleri çok yoğundu. Baya zengin zaten. Annem ile aynı işi yapıyorlardı ama yaptıkları işi bana hiç bir zaman söylemediler. Tek bildiğim şey çok para kazandıkları ve çok fazla çalıştıkları
Çok uykum geldiği için uyumaya karar verdim. Az kalmıştı ama yine de uyuyacaktım.
______________________________________
Uyandığımda iniş yapılıyordu. Evet sonunda oraya gelmiştim. Sonuda Seul e gelmiştim..
______________________________________
JİSUNGUN GÖZÜNDEN
Karşımızda duruyordu Hyunjin Changbin ve Bangchan. Yüzümüze bakamıyordular. Arkamdan gelen bir düşme sesiyle hemen arkama döndüm.
Felix elindeki telefonu düşürmüştü. Hepsi hem sevgi hem de özlem ile bakıyordu onlara. Ama gözlerinin derinliklerindeki nefret ve sinir belli oluyordu.
"Lutfen oturup konuşalım anlatalım size her şeyi, biliyorum şuan şok olmuş durumdasınız belki de çok kırgınsınız ama bizi bir dinleyin. Sonra istediğiniz kadar bağırın çağırın dövün."
Hiç birimiz konuşamıyorduk. Onlar buradaysa Minho da buradadır ama ortada Minho yoktu.
İ.n zar zor yürüyordu. Felix in gözleri dolmuştu. Ben zaten şaşkındım tepki bile veremiyordum. Ama beni en çok şaşırtan Seungminin göz yaşı dökmesiydi, evet o daha önce ağlamıştı ama hiç bir zaman bizim karşımızda ağlamamıştı. Onun ağladığını görmek içimi burktu aslında.
Rastgele bir banka oturduk. Karşımıza onlar oturdular. Onlara çok sinirliyim.
"Olayları nasıl başlayacağımı bilmiyorum"
"Anlatıcağınız bir şey yoksa boş yere vaktimizi harcamayın" Felix beklemediğim bir şekilde sert bir tonla bunu söylemişti.
"Başından anlatayım: O bardaki saldırıdan sonra bazı şeyler oldu ve özel bir hastaneye gittik. Minho komaya girmişti hafıza kaybı geçirerek uyanmıştı. O zamana kadar hiç birimiz onun yanından ayrılmamıştık telefonlarımız hep kapalıydı. Bir süre sonra artık hepimizi öldü diye biliyordu herkes. Sizinde öyle bildiğinizi düşünüyorduk. Eğer o an sizin karşınıza çıkarsak her şeyin daha da kötü olacağını düşünmüştük. Ama o psikolojide asla doğru karar veremezdik. Bu yüzden Minhoya da hiç bir şey anlatmadık. Daha sonra bu yalanı devam ettirmek için öldü süsü verdik ve Busana taşındık. Bu başlattığımız yalanın bu raddeye geleceğini tahmin edemedik. Her şey için özür dileriz"
Bunları anlatırken gözlerinden yaşlar gelmeye başlamıştı. Ama aklıma bir şey takıldı
"Bar olayından sonra yaşadığınız olay ne? Ayrıca sahte evraklar?"
Birbirlerine baktılar, bir şey saklıyorlardı kesin.
"Onu anlatamayız"
"O kadar şey anlattınız ama bunu anlatamazsınız. ORADA NE OLDU?" Jeonginin ilk defa bu kadar sinirle bağırdığını görüyordum.
"Şuan anlatamayız lütfen zorlamayın. İstesekte anlatamayız. Bunu yaparsak-"
Bangchan, Hyunjine bakış atarak susturdu ve konuşmaya başladı
"Ne kadar özür dilesek az cidde-" bir anda durmuştu. Onlar şaşkın ve donmuş bir şekilde benim arkama bakıyorlardı. Biz ise onlara bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.
Arkama döndüğümde görüdüğüm kişi ile dengemi kaybettim, Felix beni tuttu.
Minho..
Ani bir hareketle ona sarıldım. Evet o beni hatırlamıyor olabilirdi ama ben hatırlıyordum ve hatırlatacaktım. O anda Minho bana büyük bir özlemle sarıldı. Bunu hissettim. Demek ki beni unutsa bile hala hissedebiliyordu, ruhumuzdaki bağlantıyı, aşkı. Gözlerimden yaşlar akıyordu ama sadece benim değil, minhonunda. Ona sarılıp saatlerce ağlamak istiyordum ama şuan zamanı değil. Ben minhoya sarılmamı bitirdiğim anda Minho konuştu.
"Hepiniz tanıdık hissettiriyorsunuz, sizi hatırlayacağıma inanıyorum. Buraya gelirken seslerinizi duydum ve hepsini dinledim."
Minho, Hyunjin Bangchan ve Changbine doğru yavaşça yürüdü
"Aramızdaki olan şey için sizden çok özür dilerim ama bunu sonra konuşuruz. Bana söylemediğiniz çok şey olduğunu düşünüyordum ki yanılmamışım. Bardaki saldırıdan sonra yaşadığınız olay neydi?"
Aşırı ciddi bir şekilde sormuştu. Şuan hala olayların şokunu atlatamıyordum. Bunlar bir rüya mıydı? Hayır değildi.
Changbinler iyice stres olmuş gibi görünüyordular.
"Minho bunu cidden söyleyemeyiz"
"Söyleyin gitsin. Zaten yeterince yalan söylemediniz mi? Söyleyin rahatlayın. Yoksa bunun sonu hiç iyi yerlere varmaz."
"Özür dileriz"
Gözüme bir anda bizim uzağımızda tamamen siyah giyinmiş biri çarptı. Tam o anda en başından beri hiç konuşmayan Seungmin konuştu
"Bu zamana kadar o kadar kötü şey yaşadık intihara bile kalkıştık psikolojimiz bozuldu. Ama yine de yaşadık"
Derin bir nefes alarak, Felix, ben ve Jeonginin elini tutarak konuşmaya devam etti.
"Bu zamana kadar nasıl siz olmadan yaşadıysak yine siz olmadan yaşayabiliriz"
Seungmin bu son sözlerini ağlayarak ama ciddi bir şekilde söylemişti. Ben de ağlıyordum. Seungmin hepimizi sürükleyerek götürüyordu.
Şimdi hiç bir şey eskisi gibi olmayacak mıydı?
________________________________________ayay en uzun bölüm oldu 859 kelime
insallah bir gün 1000 olcakhe bu arada bölüm nasildii
bu arada artik kaosa basliyorezz(umarim)
bu bölümü bir tık öksürük saldırısıyla zar zor yazdim ama olsun
ödevlerim hala bitmedi😔🤚soruu:
1-)Bu bölümdeki şeylerden yola çıkarak sizce kaos nasıl bir şey olucak?
2-) Sizce Minholar barışıcak mı?
3-) Sizce bar saldırısından sonra ne yaşadılar da söyleyemiyorlar?
4-) Sizce evrakları kim çıkardı?
5-) O siyah adam sizce kim?
Bu sefer fazla soru sordum kii müneccim olursanız kendinize müneccim deyin
bay bayyy💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğum günü meleği / MİNSUNG
FanficHan Jisung ile Lee Minho 4 yıldır sevgililerdi. Artık liseden mezun olacaklardı. Jisung ile Minho okuldaki arkadaşlarıyla birlikte bara gitmişti. Bardayken bir anda silahlı adamlar barı basmıştı ve o anda büyük bir kargaşa kopmuştu. Minho ortada yok...