°°°
"Jeongguk, uyan" oldukça yumuşak ve hoş çıkan bir ses tarafından adımın harfleri dökülüyordu bunu duyuyordum fakat çok uzaktan geliyordu bu ses.
Uyanmayla uyku arasında araftayken bir kez daha adımın seslenilmesiyle gözlerimi zorlukla aralayıp saçıma attım elimi.
İlk başta nerede olduğumu anlayamayıp kısa süreli bir panik yaşadıktan sonra Taehyung'u başımın ucunda görmemle onun evinde olduğumu hatırlayıp yattığım yerde doğruldum.
Etraf karanlıktı buna göre akşam olduğunu çıkarabilirdim. Uyku haliyle biraz odada göz gezdirdim.
Burası misafir odası olması gerekiyordu. Karanlık olmasına rağmen gözlerim alışık olduğundan eşyaları seçebiliyordum.
Odada üzerinde yattığım çift kişilikten hallice bir yatak, yanında klasik iki komidin, odanın iki zıt köşelerinde bulunan bir berjer ve şifonyer vardı.
"Jeongguk yemek hazırladım hadi gel yiyelim."
Oturduğu komidinden kalkıp mutfağa geçtiğini görebiliyordum. Ben de hemen kalkıp banyoda işlerimi hallettikten sonra mutfağa ilerledim.
"Günaydın Taehyung." Alay barındıran sesimle konuştuğumda Taehyung kıkırdamıştı.
"Günaydın Jeonggukie."
Masaya bir göz attığımda birkaç paketli hazır yemek ve iki kişilik yemek takımı görmüştüm.
Karşısına oturduğumda simasına baktım bana çok değişik bakıyordu. Anlayamıyordum kahvelerinde bana neyi ifade ettiğini.
"Jeongguk." Şirin bir şekilde söylediğinde gülümsedim.
"Eğer seni rahatsız etmeyecekse bir şey sorabilir miyim?" Söyle anlamında kafamı salladığımda aklını karıştıran ve bana anlayamadığım bakışlarının sebebi olan soruyu sordu.
"Kan seni neden bu kadar etkiledi yani... Bir sebebi var mı?" Sorduğu soruyla söze dökmeden beni düşündüğünu belirtmesi hoşuma gitmişti. Kandan etkileniyordum ama bunun anormal bir sebebi yoktu. Sadece küçüklükten kalma eğer bir yerim yaralanırsa uyumam gerektiği refleksi vardı. Annem her yaralandığımda uyursam geçeceğinden bahsedip alıştırmıştı. Ben de bu sebepten dolayı yaralandığım vakit uyumadan kendimi iyi hissedemiyordum.
Taehyung'a bu alışkanlığımdan biraz bahsetmemin ardından yemeğe koyulmuştuk. Bu süreçte Taehyung'un bende olan bakışlarını hissedebiliyordum fakat çok acıktığımdan dolayı odaklanamıyordum. Sonunda yemeklerimizi yiyip salona geçtiğimizde hangi filmi izleyeceğimiz hakkında minik bir tartışma yaşadıktan sonra benim galibiyetimle istediğim filmi atıştırmalık eşliğinde beraber izlemiştik. İron Man'i yüzlerce kez izlemiştim belki ama onunla izlerken ilk defa gibiydi.
"Taehyung?" Mutfağa boş çerez tabaklarını bırakıp salona döndüğümde Taehyung'un uyuduğunu fark ettim. Burada bu halde uyursa belinin tutulacağından onu uyandırmaya çalışıyordum fakat ayı gibi uyuyordu. Uyanmayacağını anladığımda biraz süzdüm onu. Uyurken bile güzeldi. Gözlerim onun bütün güzelliğini izlemeyi isterdi ama şu son zamanlarda hep bir yeri merak ediyorlardı başka bir duyu organımla birlikte. İlk olarak yemek yerken, ikinci olarak somurturken ve tatlı olmaya çalışırken, üçüncü ve son olarak da şu an fark ettiğim uyurken büzdüğü dudaklarını merak ediyorlardı. Çok öpülesi duruyordu. Aklıma gelen fikirle oturma pozisyonunda uyuduğu koltukta üstüne doğru eğildim, bu pozisyonumuzda kokusunu hissedebiliyordum.
Kokusu çok hoştu, seviyordum ve bana huzur veriyordu, bu yüzden bir süre soluklandım boynunda. Sonra ellerim dudaklarına çıktı benden istemsiz bir şekilde. Çok yumuşaklardı artık aklımı kaybedecektim.
Merak ediyordum, ona karşı hep bir merak içindeydim.
Onu öpmek nasıl hissettirirdi? Dudakları rengini aldığı kirazın tadında mıydı mesela.
Ellerimi dudaklarından çekip biraz daha yüzüne yaklaştığımda artık uyuduğundan dolayı düzenli olan nefeslerini dudaklarımda hissediyordum.
Biraz daha yaklaştım, aramızda sadece bir nefeslik alan vardı, dudakları beni çekiyordu lakin yapamazdım. Bir nevi tacize girerdi bu.
Aklımdaki düşünceyi boşverip ne ara boynuna koyduğumu bilmediğim ellerimi çektim ve üzerinden doğruldum.
Üşümemesi adına kucağında olan pembe battaniyeyi alıp üzerine serdim ardından birkaç saat önce uyandığım yatağa girip uykunun beni teslim almasına izin verdim.
°°°
Uyandığımda saat 8.52'yi gösteriyordu. Normalde haftasonları öğlene kadar uyurdum fakat hem dünkü akşama kadar uyumamla uykumu almış olmam hem de alarmımı yanlışlıkla açık unutmam erken uyanmamı sağlamıştı.
Karnımdan gelen sesle mutfağa doğru yol alacaktım ki içimdeki utanç ve mahçupluk hissiyle Taehyung'u bekleme kararı aldım.
Her kim olursa olsun kendi evim değilse su bile almaya çekiniyordum. Benim kullanmamdan hoşlanmayacağı veyahut sadece ona özel olan eşyası olabilirdi. Benim de vardı ve bundan hoşlanmayacağımı bildiğim için yaşamak istemediğim şeyleri yaşatmak istemiyordum.
Bir süre üzerinde bulunduğum yatağın üzerinde debelendikten sonra saate baktım. Saat 9.30'a gelmişti ama hala Taehyung'tan ses çıkmıyordu. Kontrol etmem gerektiğini düşünerek ayaklandım ve salona vardım. Taehyung yoktu. Onun odası hariç evin diğer bölümlerine baktığımda yine bulamamıştım.
Büyük ihtimalle gece uyanıp odasına gitmişti. Onu uyandırmak için odasına gitmeye karar verdiğimde içimde kaygıyla karışık heyecan duygusunu hissetmeye başladım.
Odası salonun hemen yanında kalıyordu yani birkaç adım vardı aramızda. Karnımın yeniden guruldamasıyla adım atmaya başladım odasına doğru. Odasını hiç görmemiştim ve merak ediyordum haliyle. Kapısına kadar geldiğimde derin bir nefes alıp kapıya üç kere tıklattım. Bir ses gelmediğinde yine vurdum fakat sonuç aynıydı. Uykusu gerçekten derindi. Sonunda elimi kapının kulpuna sarıp indirdiğimde onu bu halde görmeyi beklemediğim için bir süre donakalmıştım.
°°°
ÇOK GÜZELLER OFFFOFOF
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen Star | TaeKook
Fanfictionİlk görüşte aşka inanmazdım. Bana saçma geliyordu, birini tanımadan karakterini bilmekten aciz bir şekilde nasıl aşık olabilirdi ki bir insan. İlk görüşte hoşlanabilirdik, etkilenebilirdik fakat aşk zamanla gelişen bir eylemdi. Onunla karşılaşana d...