Jimin'in dünkü darlamalarından sonra onunla gitmeye karar vermiştim. En azından kafam dağılır diye düşünüyordum fakat şu an bulunduğum durumda kafamın doluluğunun sebebiyle burda karşılaşmak beklediğim son şey bile değildi.
"Hoş geldin." Yoongi olduğunu düşündüğüm kişi Jiminle içeri geçmişti. Taehyung da beni beklemiyormuş ve ne diyeceğini bilememiş gibi hoş geldin diyip içeri davet etmişti.
Taehyungla karşılaşmayalı birkaç gün olmuştu. Özlemiştim. Biraz onu süzdükten sonra çok beklediğimi düşünerek ben de içeri geçtim.
Jiminin karşısındaki koltuğa oturduğumda yüzümü buruşturmuştum. Yoongiyle öpüşüyorlardı. Benim tepkim öpüşmelerine değildi, aslında yakışıyorlardı. Sonraki olayları tahmin edebildiğimdendi bu tepkim.
Sonunda işleri bitip dikkatlerini bana verdiklerinde Jimin Yoongiyle beni tanıştırmıştı. Yoongi hyung iyi birine benziyordu. Keşke onlardan biri olmasa dedim içimden.
Aralarında yeniden derin bir sohbete daldıklarında Taehyung'un hala gelmediği dikkatimi çekmişti. Sanırım beni görmek istemiyordu ve gitmişti. O kadar mı benden nefret etti diye düşünürken elindeki tabaklarla içeri girdi.
"Atıştırmalık getirdim, film falan izleriz diye."
Saçlarını kısaltmıştı. Kısa veya uzun her türlü her zaman olduğu gibi yine mükemmeldi.
Ona uzun uzun baktığımı fark edip bana baktığında gülümsemişti. Gülümsemesine bütün güzel betimlemeleri sığdırabilirdim lakin bakışlarımı artık onun üzerinden çekmeliydim rahatsız olabilirdi.
Ben de ona karşılık olarak gülümseyip bakışlarımı ellerime çevirmiştim. Bir saniye, bana gülümsedi o değil mi. Bildiğim kadarıyla Taehyung şaşı değildi. Bana yani. Gülümsedi.
"Jeongguk kendi kendine neye gülüyorsun." Jimin konuştuğunda anında cevap verdim.
"Yoo, gülmüyorum." Yüzümü sabit tutmaya çalışarak söylediğim şey de pek başarılı olamadığım Jimin'in "seni şıllık" bakışlarından belli oluyordu. Taehyung'dan hoşlandığımı anladığını belirtiyordu bu bakışlar. Jiminden çekinmiyordum. Aramızda bir abi-kardeş ilişkisinin yanı sıra yakın arkadaş gibiydikte.
Taehyung yanıma oturmuş ve bana yaklaşmıştı. Kalbim zaten onunla aynı ortamda olduğumuz için hızlıyken daha da çığrından çıkmıştı artık. Ona belli etmemek için bir süre bu yüzden hareketsiz kalmıştım.
"Bir sorun mu var?" Deyip biraz yanımdan uzaklaşmıştı. Yanlış anlamıştı. Yanlış zamanlarda yanlış tepkiler veriyordum, duygularımı kontrol altına almayı başaramıyordum, bu konuda acemiydim.
"Biraz havasız sanki burası camları mı açsak." Yakamı tutarak söylediğim şeyden sonra Taehyung anında ayaklanıp pencereleri açmıştı.
Yanıma gelip omzuma tutunuyordu. "Şimdi daha iyi mi? İstersen balkona çık bir hava al. Hm?" Gözlerim dolmuştu. Duygu yoğunluğu yaşıyordum. Taehyung'un bana olan bu ilgili tavırları, o kadar günden sonra karşılaşmamız, sesi, bakışları altında eziliyordum. Aynı anda çok fazla duygu barındırıyordum şu an ve kendimi tutmakta aynı zamanda zorlaşıyordu. Gözlerimden yaşlar akmasıyla beraber hepsi yanımda dizilmişti. Kulaklarım uğulduyordu. Kaldıramıyordum.
Taehyung beni alıp balkona götürdüğünde teşekkür edip yalnız kalmak istemiştim. O da iyi olduğumdan emin olup içeri girmişti tekrardan. Gecelerini mahvetmiştim. O kadar duygunun içinde bir de suçluluk duygusu ağır basmaya başlayınca tutmaya çalıştığım gözyaşlarımı saldım. Son ağlayışımdan bu yana bir süre geçmişti ve bu süre zarfında bayağı dolmuştum. Bazen çok kötü bir olay olsa bile ağlayamıyordum lakin bazı zamanlarda da en ufak şeye bile ağlayabiliyordum. Bu ne kadar dolduğuma bağlıydı.
Bir süre kendime zaman ayırıp balkonda düşünürken, içerden bir sesin yükselmesiyle sıçramıştım. Tam da uyuyacak kıvamdaydım. Uyumak istiyordum fakat sesler kesilmiyordu. İçeri gidip ne olduğuna bakacaktım, uyaracaktım ve belki balkona geri dönüp biraz kestirecektim eğer bir dramayla karşı karşıya kalmasaydım. İçeri girdiğimde Hoseok hyung -okul müdürüm ve aynı zamanda Jimin'in arkadaşı- Jimin ve Yoongi hyung birbirlerine bağırıyorlardı. Taehyung da onları sakinleştirmeye çalışıyordu fakat bu pek etkili gibi görünmüyordu. Ne için kavga ettiklerini anlamam uzun sürmemişti zira Jimin'e göre 'eğlence'sinden başka bir şey olamazdı.
"Ben ikinizi de kandırmadım tamam mı! Ortada bir sevgililik dahi yok! Tek yaptığınız abartmak şu an!"
Yoongi hyung dayanamayacak hale geldiğinde 'ne haliniz varsa görün.' diyerek çıkmıştı odadan. Hoseok hyung da Jimin'e biraz kızıp onunla bir daha iletişime geçmemesi hakkında uyarıp evden çıkmıştı. Jimin ise 'bir yüzümü yıkayıp geleceğim' deyip benim beklememi söylemişti.
Sessizlik.
Taehyungla tek başımızaydık ve kimse konuşmuyordu. Sessizlik artık gerici bir hal aldığında konuşmaya karar verdim.
"İnsanlar garip." Ne diyeceğimi bilemeyip böyle bir laf atmıştım ortaya. Ben de kendimde değildim.
"Haklısın."
Yeniden sessizlik.
"Biraz önce... Yani bu olaydan önce biraz kötüydün, şimdi daha iyi misin?" İyi değildim. Düzelemiyordum. Kendime iyi gelemiyordum ve bana iyi gelebilecek bir şey de bulamıyordum.
Aslında çoktan bulmuştum. Hayatıma katmıştım. Geleceğime serpmiştim onu hayallerimde.
Fakat şu an bana iyi gelebilecek, bu duygu yoğunluğumu atabilecek şeyin çığlık atmak, bağırmak, ona kızmak olduğunu düşünüyordum ama neden ona kızıp bağırayım ki benim hislerime karşılık veremediği için mi? Bu çok bencilce.
"Daha iyiyim, teşekkür ederim." Gülümsedi.
"Neden teşekkür ediyorsun?"
"İçimden geldi." Bir şey söylemek için ağzını aralamıştı fakat tam o sırada Jimin'in girmesiyle kapatması da bir olmuştu.
"Jeongguk hadi gidiyoruz." Ağlamıştı fakat ne için ağladığını kestiremiyordum. Eğlencesi bittiğinden dolayı mı yoksa rezil olduğundan mıdır bilinmez.
Kalkmam için kolumdan çekiştirmeye başladığında artık gitmem gerektiğini anladım ve ayaklandım.
"Jeongguk, görüşürüz." Arkamı dönüp biraz yüzünü süzdüm. "Görüşelim."
Sonunda Jiminle kendimizi binadan dışarı attığımızda Jimin'in homurdanmaları da başlamıştı. Söyledikleri arasındaysa tek hatırladığım 'şom ağzını sikeyim Jeongguk.'tu.
°°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen Star | TaeKook
Fanfictionİlk görüşte aşka inanmazdım. Bana saçma geliyordu, birini tanımadan karakterini bilmekten aciz bir şekilde nasıl aşık olabilirdi ki bir insan. İlk görüşte hoşlanabilirdik, etkilenebilirdik fakat aşk zamanla gelişen bir eylemdi. Onunla karşılaşana d...