14

358 43 42
                                    

-

Hyunjin gözlerini açtığında olduğu yeri çok garipsedi. Burda bir kere kalmış olsada bir süre daha burada kalacağını bilmesi onu gece bir türlü uyutmamıştı. Annesinden duyduğu iğrenç laflar onu gece ağlatmış ve okuldakilerden gelen mesajlar ile oldukça üzülmüştü. O yüzden bugün biraz daha sinirli kalktı Minho'ya.

Yataktan kalkıp odanın lavabosuna girdi. Aynada gördüğü kırmızı gözler ve kızarmış gözaltları açıkça ele veriyordu dün gece ağladığını. "Sikeyim, yeter artık." Normalde olsa bir duşa girer, uzun süre de çıkmazdı. Ancak kendisini o kadar rahat hissedemedi ve sadece elini yüzünü yıkayıp çıktı. Üstündekileri çıkarmayıp aşağı indi paytak paytak.

Minho sesleri duyduğu an merdivenlere bakmış ve uyandığından beri uyanmasını beklediği kişiyi görünce rahatlamıştı.

Ancak Hyunjin daha da yakınına geldiğinde göz altlarını ve gözlerini gördü. Tüm suratı düşerken tekrar pişman oldu. Gece onun yaptığı bir şey yüzünden ağlamıştı, ağlatmıştı onu. Boğazında bir yumru hissetti kısa süreliğine.

Hyunjin bar koltuğa oturdu ve dirseklerini masaya koyup çenesini eline yasladı. "Günaydın, iyi uyudun mu?" Kafasını iki yana salladı. "Garipsedim sanırım yerimi, rahat edemedim. İlk kaldığımda çok rahattım oysaki..." Uzun bir süre sessizlik girdiğinde araya Minho onun önüne hazırladığı kahvaltı tabağını koydu. "Bir şeyler hazırladım, yemelisin. Dün soğukta beni bekledin o kadar, birde soğuk taşa oturdun. Hasta olabilirsin." Hyunjin hızlanan kalbine rağmen ona donuk donuk baktı.

Eğer ona karşı bir şey hissetmiyorsa böyle davranmasını istemiyordu. "Teşekkür ederim." Çatık kaşlarıyla yedi yemeğini. Tüm lokmaları ağzında büyüdü. Minho bunu fark edip ona portakal suyu koydu. Hyunjin etkileniyordu, ama belli etmemekte şuan için ustalaşmıştı. "Okula gitmeyecek misin?" Minho iki yana salladı kafasını. "Bugün dersim yok." Ona baktı hyunjin. Bugün cumaydı, yarın cumartesi. Yani üç gün onunla birlikte evde olacaktı. İşte bu biraz kötüydü. Hyunjin en azından işe gider yalnız kalırım o gelincede uyuyor taklidi yaparım diye düşünmüştü.

"Bir şeye ihtiyacın olduğunda söylemekten çekinme tamam mı?" Kafasını salladı uslu uslu.

Yemeğini bitirdiğinde önünden biraz ittiği an Minho tabağı aldı ve makineye atıp tezgahı sildi. "Eşyalarını yerleştirdin mi?" Hyunjin kafasını iki yana salladı dudaklarını büzüp. "Hayır, çok yerleşmeyeceğim zaten." Minho sırıtarak omuz silkti. "Nasıl rahat edersen. İster sahiplen ister sahiplenme. Evinde gibi rahat ol lütfen." Hyunjin güldü. Asıl ev sensin demek istedi. Sadece istedi.

"Pekala o zaman." Ayaklarında hissettiği yumuşaklığın Dori olduğunu ilk an anladı. Bir tek Dori seviyordu onu. Soonie ve Doongie ondan pek hoşlanmıyordu. Hemen kucağına aldı Hyunjin onu. Bir süre onunla oynadı, sevdi. Kendini daha rahat ve sakin hissediyordu Dori sayesinde. "Dori gibi bir kediye sahip olduğun için çok şanslısın." Dedi Dori ile oynarken. Minho ise kaşları çatık anlam verememiş gibi bakıyordu Hyunjin ile Dori'ye. "Bana bile böyle sevdirmiyor. Kedime bağlama büyüsü falan mı yaptın?" Hyunjin güldü yüksek sesle. "Bağlama büyüsü yapsam neden kedine yapayım?"

Dediği şeyi idrak ettiğinde duraksadı ve gülüşü dondu bir anda. Minho'ya endişeli gözlerle baktığında Minho sırıtıyordu. "Doğru." Minho'nun keyfi hemen yerine gelmişti. Hyunjin'in böyle utanması, utanınca panik yapması onun çok hoşuna gidiyordu. "Hayır, yani sana da büyü falan yapmam, kimseye büyü yapmam. Yanlış anlama. Kedine de yapmadım. Zaten neden kedine yapayım? Tabi sana da yapmadım." Hyunjin ellerini iki yanında iki yana sallarken Minho güldü. "Tamam tamam, anlamam yanlış falan sakin ol."

seven days a weekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin