Giriş

273 37 59
                                    

Yeni fic! Merhabalar!

Öncelikle bu ficte; ağır vahşet/dehşet, madde kullanımı, ağır smut ve feci yaş farkı olacaktır. Bu tür unsurlardan hoşlanmayanlar bu fice başlamadan bir son versin. Ben uyarımı şimdiden koyuyorum! Boktan yorumlar atan olursa direkt engellerim.

Psikoloji+felsefe+anarşi ve aşk içerecektir.

Ayrıca bazı felsefe yazarlarından fice alıntılar koyabilirim, bilginize.

Şimdi bunlara hazırsanız başlayabilirsiniz. Bu tür konuları sevenleri efsane bir fic bekliyor.

Son olarak başlama tarihlerinizi alayım.

Şimdi iyi okumalar...

_____

"Hey sen! 374 numaralı mahkûm, ayağa kalk ve üzerindekileri çıkart. Sıra sende!"

Gür sesli gardiyan, baş parmağıyla onu işaret ederek kükrediğinde, küçük bedeni sanki daha fazlası mümkünmüş gibi biraz daha gerildi.

Bileklerini neredeyse kanatacak derecede sıkıca bağlanmış kelepçelerin baskısı yetmiyormuş gibi, bir de bu şekilde soyunmasını istiyordular. Zaten içeriye girdikleri vakit defalarca üzerini aramış ve çeşitli X-Ray cihazlarından geçirmiştiler. Bunu neden yaptıklarına anlam veremiyordu.

Dolmuş bakışlarını kelepçelerinin üzerine düşürerek, kafasını olumsuz anlamda salladı. Bunu yapmak istemiyordu, bedenini başkaları görsün istemiyordu. Sadece boxerıyla kalmış diğer mahkûmlara bakmak dahi istemiyordu. Belki onlarında rahatsız oluyor olabileceği düşüncesi beynini kemiriyordu.

Bu tepkisine karşılık, fazlasıyla iri yarı olan kirli sakallı gardiyan elindeki jopu sallayarak, "Kalk ve üstündekileri çıkar 374 numara!" diye tekrar gürledi sıktığı dişlerinin arasından tıslarcasına. O an gözünden bir damla yaş süzüldü küçüğün, kalbi sıkışıyormuş gibi göğüs kafesini daralamaya başladı, solukları sıkalaştı. Gardiyanın sesi o kadar ürkütücü geliyordu ki kulağını, her an onu öldürebilecekmiş gibi bir korku düşürüyordu çaresizliğinin üzerine.

Bir kaç saniyenin ardından gardiyan, küçük bir çocuğu andıran gençten bir yanıt alamayınca elindeki jopu sallayarak hızla yanına vardı ve sertçe baldırısına jopu isabet ettirdi. Genç, bacağına yayılmaya başlayan derin sızıyla birlikte acı içerisinde inleyerek, kelepçeli ellerini gardiyanın vurduğu kısma götürüp ovuşturmaya başladı.

"Dediğini yap işte!" diye fısıldadı hemen yanında oturan 375 numaralı mahkûm. Korktuğunu anlamıştı, ama bu şekilde bir yardımdan başka şansı yoktu. Gardiyanlar çok ürkütücü ve acımasızdı, gözlerinin yaşına bakmadan öldürürlerdi hepsini.

"Özür dilerim." diye mırıldanarak akan göz yaşlarını elinin tersiye sertçe sildi ve yavaşça ayağa kalktı. Ürkek adımlarını diğer çıplak mahkûmların yanına yöneltti. En son köşede durdu ve parmak uçları ellerine bağlı olan kelepçeyi umursamadan henüz sivil olan kıyafetinin uçlarını kavradı. Mahkûm kıyafetletini birazdan giyecektiler, herkesin gözü önünde. Bunun düşüncesi bile midesinin bulanmasına sebep olmuştu.

"Acele et!"

Üzerindeki İnce ve kirlenmiş beyaz tişörtü çıkartmak adına haraket etti ilk olarak. Fakat tam çekeceği sırada kelepçenin bileğini kanatması kaçınılmaz oldu. Paslı kelepçenin değdiği her yer feci şekilde canını yakıyor ve incitiyordu onu. Bunun acısıyla birlikte bir damla daha yaş süzüldü gözlerinden.

Kelepçeli bileklerini yavaşça gardiyana doğru uzattı, bakışlarını aşağıya doğru düşürdü. "Ama bak kanıyor, bu çok acıtıyor... Y-Yapamam ki böyle." diye fısıldadı duyulacak bir tonda. Bir umut belki kelepçeleri çıkarırlar diye düşündü, ama bu sırada gardiyanın dudaklarından, gencin bu masumluğuna karşı derin bir kahkaha döküldü. Gardiyan güldü, diğer mahkûmlar da güldü.

The Joker / taekook +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin