Bölüm şarkısı: Lana Del Rey- Doin' Timeİyi okumalar...
___
Jungkook, yorgun gözlerini yavaşça aralamaya başladı. Yanan kirpiklerini elleriyle ovuştururarak biraz kaşıdı. Üzerindeki kalın kabanı biraz hareketlendirerek vücudunu açığa çıkardı. Beli kaskatı kesilmiş, elleri ve ayakları buz tutmuştu. Her yeri ağrıyor ve sızım sızım sızlıyordu. Başında ise kocaman bir ağrı vardı.
Hiç bir şey hatırlamıyordu ve şuan nerede olduğu hakkında en ufak bir fikri dahi yoktu. En son hücrede olduğunu ve bir paylaçonun yanına geldiğini tek hatırlıyordu, sonrası ise koca bir hiçlik.
Biraz daha doğruldu ve sırtını soğuk sütuna yasladı. Yorgun bakışlarını etrafta gezdirmeye başladığında ağzı şok içerisinde aralandı. Şuan bir inşaatın bilmem kaçıncı katında, karşısında yanan ateşle birlikte tek başına yatıyordu. Etrafta biraz daha göz gezdirdiğinde kimseciklerin olmadığını fark etti.
Gün ağırmış, sabah olmuş, öğlen vakti geçmiş ve hatta şuan akşam olmak üzereydi. Hava iyice kararmış ve deli gibi yağmur yağıyordu. Yağmur sesi kulaklarında çınlıyor, havanın soğukluğu kemiklerine kadar vücudunu donduruyordu. İnşaatın beton gri tavanı sayesinde üzerine yağmur gelmiyordu, fakat çevrenin açıklığı buz gibi havanın iliklerine kadar işlemesine sebep oluyordu.
Karşısındaki tenekenin içerisinde yanan ateş neredeyse sönmek üzereydi. Üzerine sıkıca sardığı kalın mont ise vücudunu ısıtmaya yetmiyordu. Paylaço adam nerede diye düşündü bir an. Gözleri olduğu katın her bir santiminde gezindi. Fakat çimento torbaları ve kazma kürek dışında hiç bir şey yoktu ortalıkta. Tabii hemen dibine konulmuş paket yemek ve ufak not kağıdını saymazsak.
Olduğu yerden hızla doğruldu ve yemek tepsisine uzandı. Tepsiyi kucağına aldığı gibi hızla sıkıca kapatılmış paketleri açtı ve yemeği yemeye başladı. Paketin içindeki biftek ve bir kaç çeşit yemek daha folyo ile sıkıca kapanmasına rağmen oldukça soğumuştu. Küçük tahmin edildiğinden daha geç uyanmıştı.
Yemekleri hızla ağzına tıkıştırdığı sırada kolunda hissettiği derin sızı ile birlikte sesli bir şekilde inledi. Bu bir iğne sızısıydı. Joker gitmeden önce ona antibiyotik iğne yapmıştı. Bu yüzden şuan ayık durabiliyordu zaten. Aksi takdirde uyanması mümkün bile değildi.
Acıyı umursamadan yemeği hızla yemeye devam etti. Epey acıkmıştı. Günlerdir tek lokma bile yemek yememişti bu yüzden ne yemeğin soğuk oluşunu, ne de fazla beklemiş olduğunu pekte iplemedi. Kurt gibi açtı ve bir an önce karnını doyurmak istiyordu. Öyle ki, tepsinin üzerine tutturulmuş not kağıdını bile daha görmemişti.
Yemekler gayet güzeldi. Joker, onun için içerisinde bulunduğu kısa vakitte en güzel yemekleri bulmuştu. Jungkook'un içerisinde büyük bir minnetin tohumları yeşermeye başlamıştı.
Son tabağın da dibini gördüğünde tıka basa olmasa da doyduğunu hissetti. Hatta uzun zamandır ilk kez bu kadar çok yemişti. Normalde kuru ekmekle bile yetinirdi, böyle güzel yemeklerin boyunu aşacağını düşündü. Kendi için bir kaç tabak güzel yemeği de fazla görüyordu.
Tepsiyi yere bırakıp montu tamamen üzerine çekti ve sırtını tekrar arkasındaki soğuk sütuna yasladı. Bu sırada gözüne tepsinin köşesinde salınan ufak not kağıdı takıldı. Kaşları çatıldı ve hızla tekrar eğilerek not kağıdını eline aldı.
Gözlerini kısarak kağıdın üzerindeki yazıyı okudu.
"Joker"
Tek kelime. 'Joker' ne demekti bu diye düşündü. Daha önce duymuş muydu? Tanıdık gelen bir lakaptı. Yoksa bir şifre olabilir mi diye geçirdi içinden. Bu onu iyice meraklandırmıştı. Paylaçonun adı Joker'di demek ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Joker / taekook +18
FanfictionSuçlular dünyasına adını büyük harflerle yazdıran anarşist Joker Kim Taehyung ve yoksul bir mahkûm olan Jeon Jungkook. Bu kitapta; • Vahşet • Kan • Madde kullanımı • Cinsellik gibi unsurlar bulunmaktadır! ‼️YAŞ FARKI‼️ Başlangıç: 11.10.2023 Bitiş: