1

134 13 23
                                    

siyah bir ferrari büyük bir binanın önünde durdu ve içindeki adam arabadan indi. adamın arabası şoförü tarafından park edilirken. adam siyah gözlüklerini çıkardı, asansör için düğmeye bastı. asansörü beklerken, saatini kontrol etti ve etrafına baktı.

asansör gelmeden önce, siyah saçlı adam sonunda sarı saçlı bir adamın asansöre doğru koştuğunu gördü. siyah saçlı adam ve sarı saçlı adam binerken asansörün kapısı yavaşça açıldı.

"günaydın patron." sarı saçlı terden sırılsıklam olmuş bir halde nefes nefese kalmıştı.

"sana da günaydın, yeosang-ssi." yeosang adındaki sarışın adama gülümsedi. seonghwa adındaki siyah saçlı adam güney kore'de büyük bir şirketin sahibiydi, 2 büyük dairesi ve UN köyünde büyük bir evi vardı. o kadar zengin olmasına rağmen, sekreteri kang yeosang'a çaresiz bir aşk besliyordu.

her gün özel asansörü yerine normal bir asansör kullanır ve yeosang'ı beklerdi. yeosang'ı etkilemek için kelimenin tam anlamıyla her şeyi yapardı. ama yeosang bunu hiç anlamamış gibi görünür ve seonghwa'nın ona neden farklı davrandığı konusunda cidden hiçbir fikri olmazdı.

5. kata vardıklarında yeosang asansörden inerek eğildi ve seonghwa'yı selamladı. tatlı bir gülümsemeyle "asansörü benim için tuttuğunuz için teşekkür ederim patron." dedi.

seonghwa nasıl olur da ona aşık olmasındı ki? seonghwa kıkırdadı ve "her zaman." dedi asansörün kapısı kapanmadan önce.

ofisine vardığında, yeosang'ın gülümsemesinin ne kadar tatlı olduğunu hatırlayınca kızarmıştı. masasına eğildi ve iki yanağını hafifçe tokatlayarak kızarıklığın tokat izi gibi görünmesini sağlamaya çalıştı.

yeosang'a hislerini çoktan itiraf etmeliydi ama nasıl yapacaktı ki? bunu yapacak cesareti yoktu. bu yüzden bunu naver'da araştırdı, sevdiğin ama yüz yüze söylemeye utandığın birine hislerin nasıl itiraf edilir?

okuduğu yazıyla birlikte seonghwa kaşlarını kaldırdı. dolaylı olarak itiraf et, bir parça not gibi? eğer yeosang'a gerçekten bir parça not gönderirse, yeosang bunun bir şaka olduğunu düşünebilirdi. sonra aklına bir fikir geldi.

ona bi̇r çi̇çek vererek hislerini itiraf edebilirdi! seonghwa, yüzündeki parlak gülümsemeyle birlikte uşağını aramıştı. "bir buket çiçek alıp xxx-xxx'e gönderebilir misin?" dedi seonghwa.

"elbette genç efendi, ama emin misiniz?" diye sordu uşak.

"gevezeliği bırak ve satın aldıktan hemen sonra gönder." dedi seonghwa telefon görüşmesini hızla sonlandırmadan önce.

aramayi biti̇rdi̇ği̇nde, ofi̇sini̇n kapisini çalan yeosang onu şaşırtmıştı. "içeri gel." dedi seonghwa, sandalyesine oturdu ve yavaşça içeri giren yeosang'a baktı.

"sizinle konuşmam gerek." yeosang yutkundu.

seonghwa'nın kalbi hızlandı, midesinde kelebekler uçuşuyordu. yeosang neden bu kadar gergin görünüyordu? özel bir şey miydi?

"rakip şirket büyük bir hareket yaptı, patron." dedi yeosang bir dosya uzatırken, seonghwa'nın önüne koydu. seonghwa sinirlendiğini hissediyordu.

huysuzlaşmıştı ama yeosang'ın önünde soğukkanlı davranmaya çalıştı. dosyalara baktı ve düzgün bir şekilde okudu.

"tüm bölüm liderlerini topla." dedi seonghwa, yeosang'ın eline dosyalaru tutuştururken.

havasında olmasa da, şirketin lideri olarak diğer bölüm liderine bu konuda yardım etmeliydi. kim şirketi ile savaşmak o kadar kolay değildi, kim ve park şirketleri seonghwa'nın büyükbabası park şirketini yönettiğinden beri rakipti.

özellikle ceo kim namjoon söz konusu olduğunda seonghwa'dan 4 yaş büyüktü ve küçük bir erkek kardeşi olduğuna dair çok sayıda söylenti vardı. o zaman ağabeyi gibi inatçı olmalı.

2 saat sonra seonghwa toplantıyı bitirdi. kim şirketi ile kendi şirketi arasındaki tabloyu gördükten sonra birkaç kez iç çekti, aralarında çok büyük bir uçurum vardı. seonghwa ellerini siyah saçlarında gezdirdi.

yeosang yumuşak bir gülümsemeyle bir melek gibi yanına geldi ve seonghwa'nın masasına sıcak bitki çayı koydu. "2 saatlik toplantıdan sonra çok yorgun olmalısınız patron."

seonghwa yeosang'a baktı ve ona gülümsedi̇. "teşekkür ederim, yeosang-ssi."

hongjoong's pov

gözlerini açtığında güneş pırıl pırıl parlıyordu. akşam dersine gitmeden önce evini kontrol etmesi gerektiğini unutmuştu.

duş aldı ve kendine tost yaptı. tostunu yerken en sevdiği kapüşonluyu giydi ve kapıya doğru yürüdü. kapıyı açtığında, kapısının önünde bir buket çiçek buldu. yere düşen notu kontrol ederken buketi eline aldı.

notta 'senden hoşlanıyorum, erkek arkadaşım olur musun? -park seonghwa' yazıyordu. hongjoong bu işe karışmadığını düşünüyordu ama nasıl olmuştu bu? park şirketinin ceo'su nasıl olur da ondan erkek arkadaşı olmasını isterdi?

hongjoong hızlıca abisini aradı. "namjoon hyung."

"sanırım park şirketi savaş başlatmaya karar verdi."

☆☆

AAA NABER
bu fici bitircem

flower | seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin