Bölüm 22 - Kasvet ve Huzur

677 30 83
                                    

"Alın bakalım kuzularım, afiyet olsun." diye gülümsedi Döndü, bisküvi dolu tabakları sehpada ödev yapan çocuklara verirken. Yusuf ve Yağmur mutlulukla gülümsediler babaannelerine.

"Sağol babaanne!"

"Hadi çocuklar saat kaç oldu, bitirin o ödevleri artık." dedi Cemile, uyaran bir sesle. Oturduğu koltuğun yanında, tekerlekli sandalyede olan Veysel karısına hafifçe tebessüm etti.

"Cemile'm telaş etme, bitirirler. Di'mi çocuklar, he?" Gülerek baktı dua kuşlarına. "Ne kadar kaldı bakayım?"

"Benimki bitmek üzere." dedi Yağmur mutlu mutlu. Yusuf ise oflayarak kalemini bıraktı.

"Olmuyor ya, anlayamıyorum ben bu soruları! Amcam nereye kayboldu?" dedi çevresine bakınarak. "O yardım ediyordu bana hep."

"Sen amcandan kopya mı alıyon Yusuf?" dedi Cemile sertçe. Yutkunan Yusuf anında savunmaya geçti.

"Hayır anne ya, öyle değil! Birazcık yardım alıyorum sadece!"

Cemile kaşlarını çatarak karşılık verecekti ki Veysel merakla söze girdi:

"Yalnız doğru diyor ha. Abim nerede? Hiç ortalıkta görmedim yemekten beri."

"Valla bana en son bahçeye çıkacam dediydi." diye mırıldandı Döndü, Muammer'in yanına oturarak. "Biraz kafası dağınık gibiydi, elleşmedim ben de."

Veysel'in kaşları çatıldı. Kenan birkaç gündür zaten çok iyi görünmüyordu. Tek fark edenin kendisi olduğunu sanmıştı ama annesi de gördüyse, ciddi bir sıkıntı var demekti.

"Cemile'm." dedi kısık sesle. "Bir yardım eder misin?"

Cemile hızla kalktı yerinden, Veysel'in sandalyesini asansöre sürmesine yardımcı oldu. Karısına teşekkür edercesine gülümseyen Veysel, asansörle aşağı inerken derin bir nefes verdi. Kucakta taşınmaktansa tek başına inmeyi daha çok seviyordu - gerçi Kenan genelde güvenemediğini bahane ederek yine kucağına alıp çıkarıyor ya da indiriyordu onu. Abisinin korumacı tavrına bir yandan uyuz oluyordu Veysel, bir yandansa hoşuna gittiğini inkar edemezdi.

Bahçeye indi, sandalyeyi ittirip asansörden ayırarak etrafına bakındı. Kenan bahçedeki uzun, geniş sedirde oturuyordu, sırtı Veysel'e dönüktü. Yalnızca duruşundan bile kasveti belliydi. Veysel sandalyesini yavaşça sürerek sedirin yanına geldi, geçen süreçte Kenan onun varlığının farkına bile varmamıştı. Abisinin yandan görünen profiline baktı Veysel; Kenan'ın gözleri bir noktaya sabitlenmişti, öylesine dalgındı ki ev yansa ruhu duymazdı.

"Abi?"

Veysel'in sorgulayan sesiyle Kenan nihayet irkildi ve soluna döndü. Veysel'in geldiğini görünce ise şaşkınlıkla ayağa kalktı.

"Veysel? Oğlum sen ne ara geldin ya?"

"Valla bayadır buradayım da maşallah, ruhun duymadı." diye mırıldandı Veysel. Kenan sıkıntıyla kaçırdı bakışlarını.

"Ya kusura bakma, dalmışım biraz..." Ardından toparlanarak kardeşine ilerledi. "Neyse, gel hadi."

Eğilerek kardeşini kucağına aldı ve tekerlekli sandalyesinden kaldırıp sedire oturttu. Belki nereye oturduğunun fiziksel anlamda pek bir önemi yoktu Veysel açısından; ama psikolojik olarak kısa süreliğine de olsa o sandalyeden ayrılmak, düzgün bir yere oturmak, çok daha iyi hissettiriyordu ona; sanki diğer insanlardan bir farkı yokmuş gibi. Bunu Kenan'a hiç itiraf etmemişti, bu yönde bir isteği de olmamıştı ama abisi her zamanki gibi duygularını ondan bile önce anlıyordu. Kendi de bunu neden yaptığını Veysel'e açıklamamıştı hiç. Aralarında sözsüz bir anlaşma gibiydi sanki.

One Shots • VeyKen (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin