Arkadaşlar tekrar merhaba. İlk bölümümle karşınızdayım. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. İyi okumalar.
* Multimedia Hera'nın otobüsten inip yolda kaldığı yer.
Ayakkabılarımı giyip anneme gülümsedim.
"Hoşçakal anne. "
"Hoşçakal kızım. Kendine dikkat et, seni seviyorum"
"Bende anne. Bende.. Dikkat et kendine hiçbirşey için canını sıkma, o adam için bile. Eğer birşey olursa beni ara. "
" Tamam kızım. "
Annemi yanaklarından son kez öpüp çıktım evden. Evmi dedim, ah pardon cehennem demeliydim. 21 yıllık ömrümün 15 yılını geçirmek zorunda kaldığım o cehennem..Ben kimmiyim? Ben annesinin tek kızı, babası olacak lanet adam tarafından terkedilmiş, geçim sıkıntısı yüzünden kahrını çektiği üvey babasının para kaynağı.
Nakil aldırdığım üniverstenin yurduna gidebilmek için otobüsümü bekliyorum. Hiç bilmediğim bir yerde tek başıma ne yaparım, bilmiyorum. Tek isteğim annemden para almak zorunda kalmadan okulumu bitirmek. Bunun için bir işe ihtiyacım var maalesef. Ama bu koca şehirde,herkes kendi derdinde. Benim gibi üniversiteli öğrencilerin dolu olduğu bir şehirde eğer ayrıcalık sahibi değilsen iş bulma olanağın çok zayıf.
Yeni başlangıçlarımı kafamda tasarlarken otobüsün yaklaştığını gördüm. Biletime bakıp yerime geçtim. Bu yolculuk annem olmadan geçmeyecekti biliyorum. Sanırım yolları izlemek vakit geçirmemi kolaylaştıracaktı.
Ekranı çatlamış telefonuma baktım, ve iç çektim. O adamın izleri heryerdeydi. Bana hem ruhsal hem de fiziki açıdan çok zarar vermişti. Annem o adamın bana yaptıklarına dayanamayıp araya girdiğinde bir de o yiyordu dayağı.
Annem cesur bir insandı. Babam olacak o şerefsizden ayrılırken bile bir gün olsun yüzünü eğdiğini görmedim. Ama hayat insanı yoruyor ve en sonunda mağlup ediyordu.
Annem babamdan sonra çok direndi başka bir adamın kahrını çekmemek için. Ama hayat bu. Tekrar vurdu onu. Daha fazla dayanamayıp boyun eğdi annem. Çünkü artık bir yavrusu vardı. Bakması, doyurması gereken bir can..
Otobüsün durmasıyla etrafıma bir göz attım. Mola vermiştik. Ama benim hiç inesim yoktu. Yanımda duran slüete baktığımda 40lı yaşlarında bir adam olduğunu gördüm. Ne zaman yanıma oturduğu konusunda hiç fikrim yoktu. İhtiyaçlarını gideren insanlar tekrar doluştular otobüse. Otobüs hareketlendi.
Uzun bir yolculuğun ardından indiğim durağın hemen karşısında kalacağım yurdu gördüm. Ne çok büyük ne çok küçük olmasına karşın dışarıdan bakıldığında özel yurtları aratmıyordu. Ulaşımının bu kadar kolay olmasına şükrettim. Fazla vakit kaybetmeden kayıt işlemlerini yaptırıp odaların olduğu kata çıktım.
Kaldığım oda iki kişilikti ama içeride oda arkadaşımı göremedim. Eşyalarımı yerleştirip boş olan yatağa doğru ilerledim. Okul yarın başlıyordu ve benim düşünmek için biraz zamana ihtiyacım vardı.
Boş olan yatağa uzandım. Gözlerimi kapattığımda aklıma ilk gelen güzel yüzlü annemin gözleri oldu. Acaba şimdi ne yapıyordur diye düşünmeden edemiyorum.
Üvey babama karşın oğlu tezat oluşturacak kadar iyi bir insandı. Buna rağmen o adamdan bir parça olduğu için ister istemez soğuk davranıyordum. Bunu bilmesine rağmen annemle bana yakın olmaya çalışıyordu. Sanırım babasının yaptıkları, onun vicdanını zorluyordu.
Ben bunları düşünürken kapıdan gelen sesle arkamı dönüp gelen slüete baktım. Koyu kahve saçları ve ela gözleriyle oldukça sıcak görünümlü kız beni görünce başıyla selam verip çalışma masasının yanına doğru ilerledi. Bu kadar kısa bir selamlaşma bünyeme tersti. Ne kadar karamsar bir insan gibi gözüksem de arkadaşlarıma karşı hep canayakın olmuşumdur. Ayağa kalkıp kızın yanına doğru ilerledim.
"Selam."
"Merhaba. Kusura bakma seni birden odada görünce şaşırdım. Aslına bakarsan mutlu oldum. Bu odada tek kalmayı sevmiyorum." Alt dudağını dişleyip kirpiklerinin altından bana baktı. Gülümsedim.
"Bu arada ben Yağmur." diyip kendini tanıttı.
"Memnun oldum ben de Hera. "
" Hera mı? Daha önceden duymuş olabilirim ama çıkaramadım, anlamı ne? "
" Yunan mitolojisine göre Zeus'un hem ablası hemde karısı. "
" Gerçekten güzel bir ismin var. Hangi bölümdesin Hera? "
" Mimarlık.. Sen? "
" Bilgisayar Mühendisliği. "
" Zor bir bölüm. Neyse ben seni oyalamak istemem. Kolay gelsin sana. "
" Teşekkür ederim sen de dinlen biraz. "
Olduğum yerde hareketlenip yatağıma doğru yol aldım. Kafamı daha fazla meşgul etmemek adına gözlerimi kapattım ve uykunun beni kendisine çekmesine izin verdim.Uyandığımda daha öğle olmadığını farkettim. Yerimi yadırgamamıştım. O evdeyken uyuduğum yarım yamalak uykuların üstüne burada biraz olsun yorgunluğumu atabilmiştim.
Dersim öğleden sonraydı. Uyuşuk adımlarla odamızda bulunan banyoya gittim. Kayan yüzüm ve dağılan saçlarımı dizginlemem biraz vakit almıştı.
Dolabın bana ayrılan bölümünden yırtık bir kot ve salaş bir tişört çıkardım. Kalın topuklu ayakkabılarımla kombinleyip üstüme geçirdim. Yurdun dışına çıktığımda hafif bir üşüme sardı bedenimi. Vakit kaybetmeden karşıdaki durağa doğru ilerledim. Yeni okuluma gidebilmek için gelen otobüse atlayıp içeri adımladım. Bu koca şehirde otobüslerin boş olmasını bekleyemezdim ama bu kadar dolu olması..
Otobüs hareketlendiğinde tutunacak boş yer bulamadığımdan elimi öndeki teyzenin çantasına doladım. Teyze bağırmaya başladığında kolumu çekip teyzeye baktım. Teyzenin benim hırsız olduğumu öne süren sözleriyle birkaç dengesizin beni otobüsten fırlatmasıyla -evet fırlattılar- kendimi asfaltta buldum. Kendimi savunacak birkaç saniye bile bulamamıştım.
Sinirle tepinmeye başladım. Dizimin sızlamasıyla yırtık olan kotumu biraz aralayıp çizilmiş olan dizime baktım. Topuklu ayakkabı yüzünden bileğim de incinmişti. Sarsak adımlarla nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Hiçbir fikrim yoktu. Etrafımda yol sorabileceğim hiçbiryer yoktu.
Az ilerde çalıların arasından önce bir hışırtı duydum. Sonra hareketlenen bir cisim. Geriye doğru adımladım. Eğer düşündüğüm şeyse ayakkabımı fırlatacaktım.
Birkaç saniye sonra gördüğüm şeyle olduğum yerde kaldım. Ama bu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahlı Bedenler
Teen FictionBenim adım Siyah.. Ruhum tamamen kara. Benim rengim yok. Tüm benliğim bir gölgeden ibaret. Benden öyle güzel şeyler bekleme melankolik bir insanım ben. Karamsarım. Ölüyüm. Uğraşma boşuna, var olsa da bedenim ruhum tutsak benim.