12 Eylül 2002
Uzun donuklu bir gecede zifiri karanlığa eşlik eden havanın sinsi bir şekilde uguldamasıyla birbirlerini tamamlıyordu adeta.
Aksi taktirde bu tamamlamayı bozulmasına karşı direten bir ailenin kahkahlarıyla dolup taşan mutluluk geceye savaş ilan ediyordu.Fakat bu inanılmaz mutluluk az sonra bu havayı dinderemeyeceginden emin olduğundan uğultu durmaksızın hala devam ediyordu..
Az önce mavi gözlerinden oldukça temkinli bakan baba zamanın durmasını isteyerek bu tabloya yani bir yanında ömrüne eşlik eden kadın ve daha önemlisi bu mutluluğu şereflendiren kızına bakıyordu.
Yemeğini sonlandırılması sonucu hızlı adımlarla merdivenlerden çıkmıştı. Yüzüne takınmış donuk ifadesine bürünmüş aklında deli sorularla her zaman gittiği çalışma odasına doğru yol almıştı.
Çünkü biliyordu ki bu oda sadece ona çözüm önerir gibiydi.Dışına yansıtmadığı o kadar bela vardı ki aklında keşke yapmasaydım bunları dedirten dürtüdeydi.
Ama artık sonlandırması gerekliydi.
O da anlamıştı bunun daha ilerisi olamayacağını daha kötüsü de pisman olduğunu bildiğiydi.Adımlarını dahada hızlandırıp çalışma odasına girdi.Önündeki büyük masanına herzaman oturduğu baş köşesine iç çekerek baktı ve oraya doğru bacaklarını hareketlendirip masanın üzerindeki var olacak herşeyi elinin tersiyle yerle buluşturdu.
Bu kırılma sesleri odanın her yanını bir çizik bırakır gibi odanın dört tarafına yığılmıştı.
Adam daha da kötü oluyordu üstündeki sırılsıklam gömleği onu içten içe dibe sürüklüyordu.Bu icteki diplik sonsuz bir yolun sonu olduğu kanıtıydı.
Kadın çoktan odaya girmiş hiçbir gözde görülmeyen kızına kendinden miras bıraktığı yeşilin en güzel tonunda gözleriyle adama bakar.Sanki onu anlamışcasına birsey demiyor bu dipliğin kurtuluşu olmadığını biliyordu.Fakat yapması gereken susmak değil konuşmaktı.
"Bu olay hakkında ne düşünüyorsun Fırat Bozkır "dedi adamın soyadını bastıran kadın.
Düşündü adam ve soruya karşılık kadına yaklaştı."Bilmiyorum" dedi boguk sesiyle "ama korkuyorum Nehir.Kızımıza bir zarar gelmesinden, o küçük gözlerindeki parıltının sönmesinden korkuyorum "
Fırat Bozkır anlatmıştı.Onun
korunması bu alete buluşmaması için canını koyucağını söylemişti.Bu dört duvar sadece bunu kazımıştı boyaların üzerine."Tamam.."
"Dayısı az sonra burda olucak.Asilimize ne pahasına koruyacağını ikimizde biliyoruz Fırat " dedi ve bu konuşmadan sıkılırcasına devam etmedi.
Adam başını salladı.Kardeş bildiği dostunu güveniyordu.Ama içinde bir tereddütsüzluk vardı.Kızını kendisi kadar belanın içine sarmıştı zaten.
Nehir Bozkır kapının yanında duran küçük kızını bir an gördüğünde etrafdaki gerginlik az da olsa gitmişti. Küçük kız yine oyuncak ayığının ayağından çekiştirerek suratını asmış bir şekilde son kez göreceği anne ve babasina bakıyordu.
" benim uykum tutmadı "diyerekten Homurdandı.Babası kızına yanıma gel işaretiyle elini kaldırmış hafif bir tebessüme bırakmıştı yüzünü.Kızının ona mutluluk kaynağı olduğunu tekrar yansıtmıştı kalbine.
"Neden asil gözlüm.O gözlerine değer mi " dedi babası.
Babasının ona gözlerine değer verdiğini biliyordu.Her daim bunu aklından çıkartamaz olmuştu küçük kız.Ona verilen bir armağan olduğunu biliyordu ve her defa o gözlerini kendine özel kıldırmaya çalışıyordu.
Asil Bozkır babasından biraz çekinerek "oyun..oy.nam..ak istiyorum" dedi sonunda üstünden yük gittiğini hissetmiş küçük kız.
Adam ve kadın güldü.Onaylarcasına kız, onların ne diyeceğini beklerken evin kapısı hışımla vurmaya kırmaya odaklı sesler çıkardı bir an.
Odaya gitmiş fakat ziyaret eden gerginlik tekrar çökmüştü.Adam ve kadın ne yapacağını bilememezken telaşlanmaya her adımda dahada artıyordu..
Kız ani bir sıcrayışla bozuntuya vermeden baba ve annesinin gözlerini tekrar izlemeye devam ediyordu.Fırat Bozkır kızını kucağına alıp aşinar olan pahalı bir tablonun oraya
götürmeye başladı. Kadın bunu anlamışcasına adımları adamdan daha önce orada var olmasını sağlayıp tabloyu duvardaki çividen çıkarttı.Sadece küçük kızı bu tablonun arkasindaki gizli bölme kurtarıcaktı ve sonrada dayısı onu alıp buralardan uzakta olan bir yere götürecekti.
Bu plan baştan aşağı düşünülmüş ve onaylanmıştı.Küçük kız tablonun arkasında duran bu bölmeyi gördüğünde şaşırmış ve neden haberi olmadığını sorguluyordu.Fakat bu sorgusu annesinin konuşması ile son bulmuştu.
Kadın "asil ben bir oyun buldum.. Saklanbaça ne dersin? " diye kızını son kez daha memnun etmek icin çabalamıştı.
Küçük kız ellerini birbirine çarptı ve sabırsızlıkla babasının dediklerini bekledi.
"Tamam öyleyse bir tek kural var.Dayın gelene kadar hiçbir ses çıkarmıycaksın kızım.söz mü? " dedi göz kırpıp buruk bir tebessümle.
Kız bunu duyduğunda heyecanlamıştı.
Bu heyecan sadece onun hayatını kurtarıcaktı.
Onun kaçışı olacaktı..
Ama son mutlu dakikaları olacağıda kaçınılmazdı küçük kızın.Anne ve babası tekrardan küçük kızlarını başından öpüp annesinden duyacağı son sözlerini kulaklarıyla dinlemeye devam etti.
"Seni seviyoruz kızım.O gözlerine her zaman bizim adımıza koru." dedi ve küçük Asil Bozkıra baktı.
Kız başını salladıktan sonra tablonun kapatılmasıyla sessiz ve karanlık bölmenin içinde bekledi.
Evin kapısının aşinar bir kırılma ses çıktığında kulakları duymaz olan kız birden ürpermişti.Söz vermese çıkıp bakacağını biliyordu.Ama yapmadı sözünü tutmaya devam ediyordu tekrardan.
Kaç dakika geçdiğini bilmeyen zaman iki kulak sağır edici sesle sona ermişti.
Küçük kız aklında babasına ve annesine bu oyun çok sıkıcı başka bir oyun oynayalım demek için sabırsızlıkla yerinde sinmiş onları beklemekten başka çaresi olmadığını biliyordu.
Fakat şuan yanında ayısı olduğundan sımsıkı sarılmış yenemeyecek olan uykusunada direnir vaziyetteydi.
Direndi ama zaman biraz daha ilerlemeden uykuya daldı Asil BozkırUykusunda rahat rahat yatarken sadece bir oyun olduğunu düşünen Asil Bozkır sadece uyuyordu çünkü onun hayalinden ötesine geçmiyordu bu yaşadıkları..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ
Ficção AdolescenteGri, siyah ve beyaza bulanmış bir denge.Ve nefes alındığında insana işleyen soğuk bir karmaşıdır.